Demek istediğim şu ki перевод на английский
242 параллельный перевод
Demek istediğim şu ki...
The point I'm trying to make is this...
- Demek istediğim şu ki :
- The point I'm trying to make is :
Demek istediğim şu ki, günışığını görmeğe başIıyorum.
Come again Mr. Holmes in English. I mean that I'm beginning to see daylight.
Demek istediğim şu ki siz bana her zaman iyi davrandınız. Benim de size karşı hep dürüst olduğumu bilmenizi isterim.
What I really mean to say is that you've been real decent to me right along, and I want you to know that I've been honest with you.
Demek istediğim şu ki, daha kötüsü de olabilirdi.
What I mean to say is, it could've been worse.
Demek istediğim şu ki- - Özür dilerim, anne.
Oh, well, I only meant... I'm sorry, mummy.
Yok, demek istediğim şu ki Profesör Kelp futbol antremanına gitmek zorundayım.
No, well, what I meant to say, Professor Kelp, was that... I have to go to football practice.
Demek istediğim şu ki kocam onun sebep olduğu kırık kalp yüzünden öldü.
I mean to say that my husband is dead because of the broken heart that she caused.
Evet, demek istediğim şu ki benim aradığım yani aslında kısa saçlı ve uzun boylu, güzel bir esmer gördünüz mü acaba?
Yes, uh... I don't suppose that you've seen anything of a tall brunette in a short slip, have you?
Demek istediğim şu ki ; ruhun cehennem ateşine mahkum edildi mi?
What I mean is is your soul damned to hell's fire'?
Demek istediğim şu ki, Spencer hiç göze batmıyor çok ağırdan alıyor, çünkü doğru işi bekleyecek kadar parası var.
What I'm saying to you is that Spencer is laying very low playing it very cool, because I got the bread to wait for the right thing.
Demek istediğim şu ki çalındı...
What I mean is, somebody stole...
Bak, demek istediğim şu ki vampir ya da normal biri ol hedefler koymalı, planlar yapmalı, dolu dolu bir yaşam sürmelisin.
Look, all I'm trying to say is that whether you're a vampire or a regular person, you must set goals, make plans, live a full life.
Her neyse, demek istediğim şu ki, Jim'i sen öldürmedin.
Anyway, what I'm trying to say is, you didn't kill Jim.
Demek istediğim şu ki Madam, istediğiniz herhangi bir şey olursa, bana sadece söylemeniz yeterli olacaktır. Tuhafiye, iç çamaşırı, çorap... ya da yeni moda şeyler.
I'd like you to know that you only have to order... and I'll supply all your needs... in haberdashery, hosiery, millinery and fancy goods.
ben genelde bir şarkıcının başından aşağıya para yağdırmam yani... demek istediğim şu ki, sanırım o an aniden olmuş bir şeydi bu.
I don't necessarily shower money on a singer's head. But, I mean... I mean, I guess it was just something that happened.
Demek istediğim şu ki, gelecek yıl oynarsam, kendi şartlarıma göre, onlarınkine göre değil.
All I'm sayin'is if I do play next year, it's gonna be on my terms, not theirs.
Bakın, demek istediğim şu ki, dağımızı inşa etmek için son günümüz.
Look, what I'm sayin'is that today is our last chance to build the mountain.
Demek istediğim şu ki artık ne düşündüğüm ya da düşünmediğim umurumda değil.
The point is, I don't care what I think or don't think anymore.
- Ne demek istiyorsun? - Demek istediğim şu ki :
- I mean Humpty-Dumpty was pushed...
Doktor, demek istediğim şu ki gerçeğinin yerini hiçbir şey tutamaz.
Doc, the point is nothing can duplicate the real thing.
Ama demek istediğim şu ki hayat o kadar da kolay bir lokma değil?
But I mean, the point is life's not all lamb loin chops, is it?
Demek istediğim şu ki Kaptan, bu insanlar... yüzyllardır Bilge olarak adlandırdıkları Tanrıların,... kavgaların sonucu geleceğini inanıyorlardı.
The point is, Captain, that these people have believed for centuries that gods, known as the Sages, would deliver them from their strife.
Demek istediğim şu ki, yeni bir okulun ilk günü zor olur...
The point is, the first day at a new school is bound to be difficult...
Ama evet demek istediğim şu ki...
BUT, WELL, THE POINT IS...
Marlon : evet... demek istediğim şu ki
Marlon : WELL... THE POINT IS, I WOULD GLADLY
Yani benim benim demek istediğim şu ki hayat çok...
I GUESS WHAT I'M- - WHAT I'M SAYING IS THAT, UH, LIFE IS... FRAGILE.
Uğruna savaşmaya değecek bir kız varsa demek istediğim şu ki uğruna savaşmaya değecek bir kız
A girl worth fighting for That's what I said.
Demek istediğim şu ki, yakında taşınmak zorunda kalabilirim. Bir süre senin yanında kalmam gerekebilir.
I'm gonna probably have to move out cos she'll want to get rid of the apartment, so I hoped I could crash at your place.
Demek istediğim şu ki, daha önce hiç kaybetmediler, berabere bile kalmadılar. Sizce bu hepsini kazanmak değil midir?
What I wantto know is, if they've never lost before... and they've nevertied before, isn'tthatwinning'em all?
Oh, pardon, demek istediğim şu ki geçmişte çok doğal karşılamışız ve geri döndüğü zaman böyle yapmayacağız.
Oh, sorry, I just meant we in the past took it for granted and, um... we won't when she gets back.
"Demek istediğim şu ki ;" hesabı aramızda bölüşürken biftek yiyen ve salata yiyen aynı kefeye konmamalı.
AII I'm saying is when we split the check three ways... the steak-eater picks the pocket of the salad man.
Neyse... Demek istediğim şu ki bu benim dünyadaki son günüm ve hatırlayabileceğim çok güzel bir anımın olmasını isterdim.
Anyway, I guess what I'm trying to say here is that, um, you know, this being my last night on Earth and everything, this could be a very precious memory for me.
Ve demek istediğim şu ki, Amerikan halkı bana inanacaktır, neden mi?
And what I say, the people will believe. And you know why?
Demek istediğim şu ki o... o seni seviyor.
I mean. he- - he loves you. He cares for you.
Her neyse, demek istediğim şu ki... Hoş geldiniz, bayanlar ve baylar.
Anyway, what I mean is... welcome, ladies and gentlemen.
Demek istediğim şu ki...
I mean...
Demek istediğim şu ki Roswell kesinlikle yasal macera davetinin yuvası değil.
All I'm saying is Roswell isn't exactly a hotbed of challenging legal adventures.
Demek istediğim şu ki, Donna'ya güvenmelisin.
The point is, you have to trust Donna.
Demek istediğim şu ki, kendini farklı hissetmek kötü bir şey değildir.
The point is that it's not unusual to feel different and...
Demek istediğim şu ki : Atı istiyorum, parayı değil.
Bottom line, I want the horse, not the cash.
Demek istediğim şu ki, gördüğünüz kişi hakkında hiçbir şey bilmiyoruz, o yüzden tüm olasılıkları dikkate almak zorundayız.
And my point is, we don't know anything about the person you saw, and we should just keep all possibilities available.
Demek istediğim şu ki Cordy Seltrax gibi bir şey alıyorsa daha önce başka şeyleri denemiş olmalı.
If Cordy was taking something like Seltrax she'd have tried other stuff first.
Demek istediğim şu ki, sen... gerçekten olağanüstü bir kadın oldun.
What I mean is, you've become a truly extraordinary woman.
Demek istediğim şu ki, eğer Oscar'ı seçersen...
What I'm saying is, if you say Oscar,
Şey, demek istediğim şu, eğer o lastikte bir şey yoksa, ki o gün arabaya bakım yaptırdığında yeni kontrol edilmişti, bu demektir ki, biri lastiğin havasını indirmiş olmalı.
Well, what I mean is, if there's nothing wrong with that tire... and it'd just been checked that day when she had the car serviced, well, that means that somebody must have let the air out of it.
Demek istediğim şu ki...
And I searched further in the city.
Demek istediğim, şu ki, eğer yanlış birşey yaparsan, hayatının geri kalanı boyunca cezalandırılacaksın dolayısıyla bence bu hayatboyu bir çabalama hayat boyu bir çabalama mı?
I mean, the point is, if you do something wrong, you're going to be punished for the rest of your life. So I think it's a lifelong struggle. Is it a lifelong struggle?
Bu tamamiyle... şu an bana öyle bir şey sordun ki, demek istediğim, bana biraz süre tanımalısın, tamam mı?
You're hitting me with this right now, and I mean, you got to give me a minute, all right?
Şey, demek istediğim, şu an bulaşmış oldun, tabi ki, kendini açık fikirli, güzel ve etkileyici... Mari kadınlarından uzak tutamazsın
Well, I mean, you're involved now, so, of course, you won't be availing yourself of all the beautiful, fascinating and very open-minded Mari women.
Demek istediğim şu ki,
He kept the money.
demek istediğim 2063
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim de bu 21
şu kim 34
şu kız 71
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek istiyorsun 52
demek öyle 522
şu kim 34
şu kız 71
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek istiyorsun 52
demek öyle 522