Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ D ] / Düşündük ki

Düşündük ki перевод на английский

495 параллельный перевод
- Türkiye'ye gideceğiz... -... ve düşündük ki...
- We're going to Turkey and we thought...
Ve düşündük ki bu cinayete bir başka açıdan yaklaşırsak...
And we feel that if the murder were approached from another angle, it... oh, sorry.
- Söyledi, ama biz düşündük ki...
- He said so, but naturally we thought -
Cora'nın doktoru, babamın mutlaka kışı sert geçmeyen bir yere gitmesini söylüyor. Ve biz de düşündük ki, Addie'nin Kaliforniya'da yaşamasından dolayı...
Cora's doctor says that Father positively has to go where there are no hard winters, and we thought, on account of Addie living in California...
Düşündük ki şerif ofisinde yer aldığımız sürece, doğal olarak birşeyler yapabilme hakkımız var.
We figured as long as we had a sheriff's office... we might as well do something.
- Bayan, biz düşündük ki...
- Lady, we want to appeal to your...
Düşündük ki...
We thought...
İkimiz de düşündük ki...
- That is, both of us thought -
Ve düşündük ki şampiyonluk unvanını 6 ya da daha fazla ay kadar elimizde tutarsak, para kazanabiliriz.
And we figure if we can hold the title for six months or more, we could pick up some easy money.
Biz de düşündük ki...
We thought, uh...
Biz de düşündük ki, siz...
And we thought you might -
- Düşündük ki, çıkarsa...
- We thought if she...
Düşündük ki... Belki beni mutfağa atmakta sakınca görmezsiniz kızlar, ha?
So we were thinking... maybe you girls wouldnt mind putting me up in the kitchen?
- Gooper'la düşündük ki...
- Gooper and I think...
- Teğmen, Düşündük ki...
- Lieutenant, we thought...
- Düşündük ki, ilişkilerinizi kullanarak...
- And we thought, with your contacts...
- Efendim, biz düşündük ki...
Well, sir, I... that is, Louise and I...
Affınıza sığınarak, efendim ama onları aşağıda parmaklarıyla çalışırken görünce yani, biz düşündük ki... yani, arkadaşlar ve ben düşündük ki bir koşu yanlarına gidip... yani onlara yardım edebiliriz, efendim.
I beg your pardon, sir, but seeing them down there, working their fingers to the bones, well, we thought, that is, the lads and I thought, that we might just, well, nip along and give them a little hand, sir.
Bazı bilgilere ihtiyacımız var. Bu yüzden de düşündük ki -
We need some information, so we figured -
Biz düşündük ki, ben ve oğlun, birkaç dakika daha seninle birlikte olabilseydik.
We thought, your son and I, that if we came to you we would have those few minutes more.
Düşündük ki daireyi kaybetmemek için tek yol...
We thought the only way not to lose our apartment ‒
Geçiyorduk ve düşündük ki, "Joseph bize bir içki verebilir!"
We were passing by and figured, "Joseph might offer us a drink!"
Düşündük ki onu bulmamızı siz sağlayabilirsiniz.
We think that you might be able to help us get it back.
İkimiz de düşündük ki...
- Well, we- - That is, both of us thought- -
düşündük ki sen mağazada çalışmaya devam edersin ve gece okuluna gidersin.
We thought you could, uh, keep working down to the five-and-dime and go to school nights.
O dönemi göz önüne alarak, düşündük ki, telefon...
Considering the era, we thought that a telephone...
O zaman düşündük ki yani düşündüm ki, böylesi daha iyi.
So we thought... That is, I thought, it would be easier like this.
Düşündük ki, sen onu iyi tanırsın, belki sana doğruyu yanlışı söylemiştir dedik.
We thought, since you knew him so well, maybe he told you what is true and what is not.
Mektupta "Bayan Chevalier ve bir çocuk" deniyordu, biz de düşündük ki...
The letter said "Madame Chevalier and child," so we thought...
düşündük ki... 1433. Rapor durumu açıklıyor
- I thought - - it's clearly explained in the report.
Görüyorsun ki jenny ve ben, senin hakkında endişeleniyoruz... o eski evde tek başına kalman... ve ee biz düşündük ki belkide...
See, we're... well, Jenny and me, we're worried about you... living up in that old house there all by yourself... and, uh, we just thought that... well, we...
Düşündük ki, sizin ikiniz Stepford'ın en yenileri olmanızdan dolayı şunu anlamanız önemli.
We just felt that it was important that you two understand, you being the newest in Stepford.
Düşündük ki bu Carrie için iyi bir şey olabilir, insanların arasına katılıp karışması...
I thought it would be a good thing for Carrie, to join in and be with people...
Biz sadece düşündük ki sen...
We only thought you...
Humphrey ve ben düşündük ki.. .. özel bir komisyon kurarak tüm Quango etkinlikleri hakkında bir rapor hazırlayalım,.. .. rapor bu işe bir çözüm olabilir.
Humphrey and I were thinking, if we were to set up a special commission to investigate and report on the composition and activities of all quangos, that might be the answer.
Norman ve ben düşündük ki, eğer Walter bu kadar uzun yaşadıysa... bundan sonra da yaşamasına izin vermeliyiz.
Norman and I thought that if Walter's lived this long... we should let him keep on living.
- Düşündük ki birini kafana takabilirsin.
- Well, we thought you'd like to wear one.
Bizler de düşündük ki, bizler için bir program yapmalıyız.
So we just thought we'd have a programme for us.
Gizli, biliyorum aptalca ama düşündük ki kimsenin haberi olmazsa...
Classified! Silly, I know but if no one knows...
Clive ve ben Sevgililer Günü olduğu için düşündük ki...
Clive and I thought that since it's Valentine's Day...
Bunu seyreden milyonlarca insan var, biz de düşündük ki belki...
There's millions of people watching, and we thought maybe...
Öğretmenler ve yönetim olarak düşündük ki...
The teachers and the administration, we thought,
Ben ve Huck düşündük ki balonu indirmeli ve Becky'i bırakmalıyız.
So me and Huck was thinking we should set her down and let Becky off.
Janey, annenle ben konuştuk... ve düşündük ki bu hafta sonu seni St. Louis'e göndermeye karar verdik.
Janey, your mother and I've been talking... We thought that this weekend we send you to St. Louis on the plane to see your grandmother.
Pekala, biz düşündük ki Noel arifesinde en iyisi kilise ile görüşüp...
Well... as it'll soon be Christmas we thought the Church...
Biz de düşündük ki ; eğer oyunu görürsek, aktörleri de izler böylece ne olduğunu anlarız.
IF WE COULD SEE WHAT THE ACTORS WERE DOING WE'D UNDERSTAND.
Diyelim ki işe devam etmeyi düşündük.
Let's say we decide to go ahead with the job.
Akabinde oturduk ve üzerinde düşündük. Durum gösteriyordu ki 1 Eylül civarlarında, hedeflerin çoğu temizlenmiş olacaktı.
it is that we congregate in them and we think about the subject e we conclude that we would not have whiter in September
Düşündük ki... orada olduğunuz sürece..
Uh, we thought...
Birliği önümüzde ki hafta operasyondan dönüyor ve biz de buluşabiliriz diye düşündük.
His squadron gets off ops next week, so we thought we'd come up together.
Ama biz düşündük. ki..
But we thought for sure...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]