Dışarı перевод на английский
123,834 параллельный перевод
Dışarıda bir şey olduğuna dair onları uyardım.
I tried warning them there was something out there.
Dışarıda bir polis arabası var.
There's a police car out front.
Dışarıda hiçbir şey görünmüyor, dostum.
You can't see a thing outside, man.
Bayan Carmody dışarı çıktı.
Mrs. Carmody went outside.
O hala dışarıda bir yerde.
He's still out there.
Dışarı çıkıp oğlunu aramalı mıyız?
Should we go out and look for her son?
Kapıları kitleyeceğiz,... dışarıdaki her neyse, içeri giremeyecek.
We're gonna lock the doors, so whatever is out there won't be getting in here.
Umarım onun dışarıda bir yerde olduğunu biliyorsundur.
I hoped you knew what it was out there.
Eğer bu dışarıda bir problem oluşturacaksa...
If this is gonna be a problem out there...
Dışarıya bakın.
Look outside.
Dışarıda neler oluyor?
What's going on out there?
Dışarıda ne var?
What's out there?
Dışarıda koşmayı bıraktığımda, 429 00 : 27 : 24,536 - - 00 : 27 : 28,306... halisünasyon gördüm.
You know, when I stopped running outside...
Dışarıda ki yaşlı kadın... Sana bebeğim diye seslendi.
The old lady outside... she called you her baby doll.
Meg'le beraber dışarı çıkmıştın.
You left earlier with Meg.
Dün gece dışarı çıkıp yemek yedik sadece. - Ben, Mike, Vonnie ve Diana.
Well, all we did is we went out and had dinner last night, me and Mike and Vonnie and Diana, and...
Dün gece dışarıda buluşup yemek yedik, hepsi bu.
All we did is we went out and had dinner last night.
Çünkü dışarıda bekleyen şu polisler bana inanmıyor.
Because the troopers out there, they don't believe me.
- Seninle dışarıda konuşmak istiyorum.
I want to talk to you outside.
Rhonda, dışarıda bir kahve dükkanındaydı.
Rhonda, you were out of the office on a coffee run.
Herkes dışarıda beni ararken telefonlara bakan güzel kıza pandik atmayı mı umuyordun?
Huh? Were you hoping to finger that cute dispatch girl while everyone else is out looking for me?
Dışarıda olanları gördün.
You saw what was going on out there.
Arkadaşlar, dışarıda bir canavar varsa o da içimizdeki canavarlardır.
Folks, the only monsters out there are the ones within ourselves.
İşe gitmem gerek, dışarıdan bir şey anlaşılmamalı.
I have to get to work. Keep up appearances.
- Gece dışarı çıkıp kafayı bulmamı bilmek istiyorsan sor.
- You nervous? - If you want to know if I've been out at night getting high... ask.
Tanrım, kaçırmışım gibi hissediyorum Bazı deli partide dışarı Hakkında konuşacak mısın Hayatlarının geri kalanında.
God, I feel like I missed out on some crazy party you'll be talking about for the rest of your lives.
Yani, Canavar hala dışarıda. Bizi bekliyor...
I mean, The Beast is still out there waiting for us...
Dışarıdayız.
We're out.
Dışarı gel!
Come out!
Daha önce bizi dışarı attı Jizzu bile isteyebiliriz.
Kicked us out before we could even ask for the jizz.
Dışarıda Niffin yapacak.
She'll Niffin out.
Yani... Lütfen, dışarı çıkın!
So... please, exit!
Dışarıda bekleyenler kim?
People are still waiting outside, right?
Dava parası vermeden bunu dışarı çıkaracağım diye kaç kişiyi aradım.
I had to pull a lot of strings in that care / of, to get him out without being charged for this case.
O zaman şarj olmak için dışarı çıkmam lâzım.
So I will have to go outside to get charged!
Ben hapse girsem bile senin dışarıda olman lâzım!
What if I'm behind bars, you should be outside!
- Dışarı çıktı.
- He has gone out.
Dışarıdaki havayı içeri veriyor.
The air from outside will come inside!
Bize dışarıda olan şeylere de yaklaştıracak.
It's going to bring us closer to what's out there.
Ama dışarıdaki herkes vahşi değil.
But not everyone out there's a savage.
- Sana dışarıda Marco diye seslenmişti.
He called you Marco out there.
- Steph, dışarıda bekle lütfen.
Steph, step out, please.
Dışarı çıkarılmak istiyorsan seve seve çıkartırım.
If you're looking for a strikeout, I'm happy to oblige.
- Dışarıda mı?
Outside?
Öğrenince dışarı çıkıp hastalanırsa bebeğin hayatını tehlikeye atabilir.
She'd only go out looking for her and she might get ill and harm the baby.
Bu bebeği dışarı çıkarman lâzım yoksa benim gibi çok acı çekersin.
You must push this baby out, or you will be made to suffer as I was.
Çizgi burada, sen dışarıda kaldın.
That's... This line here, that's out.
- Burası dışarı.
- That's out.
Burası dışarı.
This is out.
İki hafta önce 24 yaşındaki sarışın İngiliz Barbara Walker Seul'un dışında bir çöpte bulunmuş.
Two weeks ago, a British woman... Barbara Walker, 24, blond... Her body turned up at a trash dump outside of Seoul.
Dışarıda.
Outside.
dışarıda 424
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkacağım 19
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarıdaydım 29
dışarı çıkma 37
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkacağım 19
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarıdaydım 29
dışarı çıkma 37