Dışarı çık перевод на английский
22,662 параллельный перевод
Ding, Gerçekten dışarı çıkıyor musun
Ding'are you really moving out?
Yakında dışarı çıkıyor musun
Are you moving out soon?
Dışarı çık.
Step outside.
Robyn, dışarı çıkıyorum.
Robyn, I'm coming out.
Ellerini kaldır ve dışarı çık!
Come out with your hands up!
- Bak, dışarı çıkıp şu eski sen olma.
Look, don't go out there and be the old you.
Dışarı çıkıp, ışıl ışıl parlamamı söyleyip,...
You don't get to tell me to go out and shine in the world
Pekala, dışarı çıkıp konuşalım, silahı bırak.
All right. Let's go outside and talk. Leave the gun.
Şimdi dışarı çıkıp küçük sümüklüleri aramam mı gerek?
Now I gotta go out and look for these little snots?
Dışarı çıkıyorduk, tamam mı?
We're on our way out, alright?
Dışarı çıkın!
Open up! Out!
Bu sanki, öldün diyelim, bu benim dışarı çıkıp başka bir adamla çatur çutur sikişmem gibi bir şey.
That's like saying if you died, I'm just gonna go out and fuck another guy right away.
Dışarı çık, Elena.
Get out, Elena.
- Dışarı çık.
- Go outside.
Dışarı çık.
Go outside.
- Dışarı çık.
- Go back outside.
- Yanında dışarı çıkaracağı bir kız olurdu.
A girl he would take out with him.
Kim olduğunu bildiğim tek zaman zenci kırması kıçını dışarı çıkarıp sana isim koyduğum zamandı.
Only time I knew who you was was when I took your yellow ass out to the spot where I stood and named you.
Ve dışarı çıkıp resim aldı. Ve ilaçlar ve langırt makineleri.
And he went out and bought paintings and drugs and pinball machines.
Dışarı çık evlat.
You got to come out, boy.
Siz... hepiniz, dışarı çıkın.
You all... everyone, get out.
Dışarı çık ve gözünü üstünden ayırma. Hiçbir şeyi bok etmesin.
Go outside and make sure he doesn't fuck anything up.
Evet ama bunca sene... Yani hep Quitman'ın berbat olduğunu düşündüm. Ve dışarı çıkınca ne kadar değiştiğinizi görünce hiç böylesini tahmin etmemiştim.
Yeah, but all these years I mean, I always assumed that, you know, it was horrible at Quitman, and I... saw how you guys changed when you got out, and just nothing I ever imagined
- Dışarı çıkıp kutlamak ister misin? - Hayır.
Do you want to go out to celebrate?
İki dakika içinde, koridorun solundan görünmeden devam edin, ve arka kapıdan dışarı çıkın.
In two minutes, walk left down this aisle, hug the wall, and go out the back door.
Ama yinede dışarı çıkıp, her sabah orada oturuyordu.
But she still comes out and sits there every morning.
Dışarı çıkınca üzerini arayın.
Search him when he comes out.
Koridorun solundan görünmeden devam edin ve arka kapıdan dışarı çıkın.
Walk left down this aisle, hug the wall, and go out the back door.
Dışarı çıkıyorsun.
You're getting out.
Ben orada senin ve ailenin dışarı çıkış biletlerini görüyorum.
I see three tickets out of here for you and your family.
Ben dışarı çıkıp biraz daha ilaç bulmaya çalışacağım.
I'm gonna go out and search for more medicine.
Ellerin başının üstünde dışarı çık!
Come out with your hands above your head!
Dışarı çık ve oyna benimle.
- Get out and play with me.
Bu şimdiye kadar duyduğum en aşağılık şey... Ağzından dışarı çık.
That is the most vile thing I've ever heard come out of your mouth.
- Kızlar, çık dışarı.
- Girls, get out.
Sen dışarıya çıkıyorsun Hey!
Okay, you're goin'outside. Hey! Hey!
Dışarı çık.
Come out here.
Çık dışarı!
Get out here!
- Terrell, çık dışarı.
Hey, yo, Terrel!
Ve dışarıya çıkıp ışıl ışıl parlamak için.
And to go out and shine in the world.
Dışarıya çıkıp etrafa bakmamız gerek efendim.
We have to get a look outside the perimeter, Ma'am.
- Çık dışarı!
- Like hell it...
Çık dışarı.
Get out.
çık dışarı.
Get out.
Kıçını kaldır da dışarı gelip gör hadi!
Get your ass out here and come and see this!
Tilda çık dışarı.
Tilda, come on out.
Dışarıdaki itfaiye depatmanı konteynırların yakınındaki yangın çıkışını sökecek.
The fire department outside is gonna take down the fire escape near the containers.
Sen çıkıp dışarısını kontrol et.
- Check outside. Check outside.
Dışarıya çıkmıştık Eddie ile ilgili konuşuyorduk ilişkinden bahsediyordun, ben de kendi kendime komadayken kaçırdıklarımı düşünüyordum.
We were out on a walk and we were talking about Eddie and how you were with him, and I was thinking to myself how I missed a lot while I was in that coma.
Cooler çık dışarı kanka!
Cooler, come on out, man!
Çık dışarı!
Get out!