Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ E ] / Elbiseleri

Elbiseleri перевод на английский

1,249 параллельный перевод
Bebeğin elbiseleri Londra'da Profesör Cameron tarafından inceleniyor.
The baby's clothes are being examined by Professor Cameron in London.
Görüyorum ki yazısı da elbiseleri kadar kötü.
I see she writes as badly as she dresses.
Üzerindeki elbiseleri hiçbir yerde göremiyorum.
And I cannot see the clothes she was wearing anywhere.
1 Mayis kutlamalari... kizlar ayni elbiseleri giyerlerdi.
The May Day parade- - the girls dressed the same.
Kadın elbiseleri giymeye başlamayacaksın, değil mi?
You're still going to wear men's clothing, aren't you?
Çocuk elbiseleri getirdiği zaman ona açıklarım mektubu götürür.
But when the boy brings the clothes, it brings the letters in order that I explain them to him.
Roma elbiseleri.
There's a Roman toga.
Adam bekar, ama bütün dolabı kadın elbiseleri ile dolu.
I mean, he's a bachelor but his whole closet is filled with women's clothing.
Bana kadın elbiseleri aldın diye ayaklarına kapanacağımı sanıyorsan... uçağın kadar eski modasın demektir.
If you think you can make me weak in the knees by giving me girl clothes you're as out-of-date as your airplane.
Bütün o smokinler, gece elbiseleri falan.
With the tuxedos and the evening gowns.
sonra siz ikiniz elbiseleri kuru temizliyeciye burakıp bankayı kontrol edin
You two drop the clothes at the cleaners and check out the bank.
Nbubane'nin cesedini morga getirdiklerinde elbiseleri tamamen kanla kaplıydı.
When they brought Ngubane's body to the mortuary... his clothes were full of blood.
Elbiseleri çıkarıp yakmamı söyledi.
He said, "Take off the clothes and burn them."
- Niye bu garip elbiseleri giyiyorlar?
- Yes, sir. Why are they wearing those suits?
Evet, bu elbiseleri giymeseler o kadar delinirdi ki, yürürken ıslık çalarlardı.
I guess if they didn't wear them, they'd be so full of holes... they'd whistle when they walked.
Gardırobundan bazı seksi gece elbiseleri.
Some wardrobe choices. A couple of provocative ensembles in here.
Mavi elbiseleri ne zaman verecekler, acaba?
Wonder when they gonna give us the blue suit?
Mavi elbiseleri siyahlara vermiyorlar, sadece beyazlara.
They ain't giving black soldiers blue suits, only white soldiers.
Bez elbiseleri duydunuz mu?
You've heard of sack dresses?
Bunlar kesinlikle onun elbiseleri ve parfümü...
These are certainly his clothes and his perfume...
Ama nedimelerin elbiseleri, gerçekten çok güzel.
But the bridesmaids dresses, they are really beautiful.
Elbiseleri dikkatinizi çekmiştir, kendi dikimi.
You noticed her clothes, her make-up.
Yine de dakikalar sonra eve vardığında elbiseleri tertemiz oluyor?
And still he manages to turn up to the house minutes later so immaculately dressed?
Döndüğümde elbiseleri atarsın.
Dump our clothes while I turn around.
Kovboy ceketli iyi giyimli iki adam. Sanırım elbiseleri Armani'dendi.
These two guys in real long cowboy coats and real nice suits. I think Armani.
- Aynı arabayı, aynı elbiseleri mi aldın? - Evet.
You got the same car, same clothes.
- Elbiseleri getirdin mi?
- Do you have the clothes?
Elbiseleri al ve üstünü değiş.
Get the clothes and change.
Elbiseleri kan içinde olan bir adam, oradan çıkarken görüldü.
A man was seen leaving the area, his clothes covered in blood.
Size o takım elbiseleri satanın iyi espri anlayışı varmış.
Whoever sold you those suits had a sense of humor.
Kadınların elbiseleri böyle işler için çok daha iyi tasarlanmış oluyor.
Women's clothes... are much better designed for this sort of thing.
Ben onun elbiseleri uyudu bir adam görüyorum.
I see a guy who slept in his clothes.
Mary ile beraber cennete gideceğiz ve sonunda Tanrı'yı gördüğümüzde beraber bu elbiseleri giyiyor olacağız.
Mary and I are going to heaven... and we'll be wearing these dresses together... when we finally see God.
Jack o elbiseleri çıkar!
Jack, get these clothes off.
Elbiseleri tam denk gelmiş, değil mi?
His clothes fit quite well.
Bu elbiseleri neden giyiyorsun öyleyse?
Why do you wear these dresses?
Şimdi hemen o elbiseleri çıkar. Küvete sıcak su doldur.
What I want you to do is get out of those clothes, run some hot bath water,
Örneğin, bence bir piyes yazalım ve piyesle birlikte karakterleri de moda olan, yani en son moda olan elbiseleri giymiş olarak resimleyebiliriz.
For instance, one could, perhaps, I'd suggest... Publish a play, for example, and along with the play - the characters dressed in a certain way - and to present that as the fashion, the latest fashion, of course.
Orta yaşlı bir kadın, kabarık saçları ve eski moda elbiseleri vardı.
It had middle age, a hair noisy and antiquated clothes.
Diğer insanların elbiseleri kurutucuda.
Other people's clothes in the dryer.
Elbiseleri kurutucuya koyuyordum, aynen senin söylediğin gibi ve Hal, içeriye tam olarak yani tam zamanında kazara karsının külodunu kafama geçirdiğim anda girdi.
I'm putting the clothes in the dryer, like you said... and... Hal, he walks in exactly... I mean, exactly at the exact second that... his wife's panties were accidentally on my head.
Kızları matemden çıktıktan sonra... modaya aldırmadan ilk elbiseleri konserde giydiler.
When her daughters left off their mourning... they wore the first lot to the symphony... without looking in advance of the fashion.
Sizin yönetiminizle, çocukların giyecek yeni elbiseleri olacak.
With your patronage, the children will have new clothes to wear.
Başka erkekler olacak, başka gece yarısı yüzmeleri, başka balo elbiseleri.
There'll be other boys, other midnight swims, other prom dresses.
Elbiseleri temiz.
Her clothes are clean.
Peki ya o elbiseleri gördün mü?
And did you see that outfit?
Hey, çamaşırhane elbiseleri!
Hey, laundromat clothes!
Elbiseleri.
Her clothes.
Elbiseleri yok ettim, tüm notlarımı da.
I destroyed the suits, all my notes.
Şeytan başka bir oğlumun olduğunu anlayamasın diye sana kız elbiseleri giydirdik
we dress you in dresses so the demon wouldn't know I had another son.
Elbiseleri getirdim.
Here you go.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]