Geçici olarak перевод на английский
1,866 параллельный перевод
Yani geçici olarak mı?
Split the rent. - You mean, like, temporarily?
Onu geçici olarak sizin ekipte görevlendiriyorum.
So I've temporarily reassigned him to your team.
Ama bazen geçici olarak başlar, ciddi bir ilişkiye dönüşür.
But sometimes, what starts as a fling Can lead to the real thing.
- Geçici olarak.
It would be temporary.
Bu arada, geçici olarak uzaklaştırma durumu hemen başladı.
Meanwhile, her suspension being effective immediately,
Kas tonusunu devam ettirdi ama darbe aldığında geçici olarak dikkati dağıldı.
He maintained muscle tensity, but was momentarily distracted when he got hit.
Neredeyse, geçici olarak orospuluk yapan iyileşmiş birine dönüşüyordum.
I almost became like a reformed whore temporarily, god forbid.
Sadece geçici olarak.
It's only temporary.
Ben yerleşene kadar geçici olarak.
Just temporarily, until I'm established.
Yani şimdi o da- - Geçici olarak.
And she is...?
Bu eskiden geçici olarak hakkında biraz bilgimin olduğu biri olabilir mi?
Is this the individual of whom I formerly had some slight transitory knowledge?
Geçici olarak hislerimizi saklayabilir.
Can temporarily hide our heartaches
Carter Rutherford, Duluth'te oynamak için Princeton'dan geçici olarak ayrılır, karşılığında da oyun başına 5000 dolar tiko para alır.
Carter Rutherford takes a temporary leave from Princeton to play for Duluth, and in exchange he is guaranteed $ 5,000 a game.
Aziz Gearge, Cenova'nın koruyucu azizidir. Aslında İngiltere onu geçici olarak aldı.
St George is the patron saint of Genova and England actually just borrowed him.
primer molekülü, hücrenin enerjiyi geçici olarak almasini sagliyor ve sonra azaliyor.
... lets the cells absorb the energy temporarily, and then it abates.
Grubun ikinci kişisi olarak, tabii ki geçici olarak yönetimi devralacağım.
( Ferguson executive Director of Winch International ) Of course, the second person in the team, I'll have to temporarily manage themselves
- Geçici olarak buradayım.
Just temporarily.
Bu, tam zamanlı emlâkçılığa başlayana kadar geçici olarak yaptığım bir iş.
Yes, this is just a temporary job, Until I faced over the real estate full time.
Geçici olarak yerel özerklik, Kenneth.
Temporary domestic autonomy, Kenneth.
Geçici olarak becerilerini sıfırlıyor.
It temporarily neutralizes their abilities.
Güçlerini geçici olarak etkisiz hale getirecek teknolojiye sahip olduğumuzu biliyormuş.
Says he knows that we have the technology that can temporarily neutralize his powers.
Böylece geçici olarak füze savunma sistemimizi etkisizleştirip hava sahamıza girebildiler.
That's how they temporarily shut down our missile defenses and entered our air space.
Geçici olarak "sürünen" bir dostuma yardım etmek görevimdir.
Is the bare minimum to help a friend that is temporarily below.
Doserman geçici olarak taktik timine.
Dozerman is temporarily assigned to tactical.
- Geçici olarak.
- Temporarily.
- Geçici olarak elbette.
- Provisionally, of course.
Geçici olarak bile programı bastırabilen kimse olmamıştı.
I've never seen anyone override the programming, even momentarily.
Belki geçici olarak, kim bilir?
Might be temporary. Who knows?
Cihaz çalıştığında, Karanlık Varlık'ı geçici olarak etkisiz kılan sınırlı şiddette bir delta-dalgası sesi yayıyor.
When activated, the device will emit a localized blast of delta-band noise to momentarily disable the Dark One.
Geçici olarak durduruldum.
Oh, I am momentarily disabled.
Geçici olarak orada olacağım.
I'll be there momentarily.
En azından geçici olarak, Sangala istilasında geri çekilmeden kimsenin sizi suçlayacağını sanmıyorum.
I don't think anyone would blame you for holding back, at least temporarily, the invasion of Sangala.
Bu ofis geçici olarak idareniz altında, Sayın Buchanan.
You have your provisional appointment, Mr. Buchanan, under the thority of this office.
Dubaku yakalanana kadar, geçici olarak yardım edeceğim.
I'm just running FBI ops temporarily until they catch Dubaku.
Resmi olmayan ya da geçici olarak gelişen her türlü cinsel ya da duygusal yakınlaşmaya ilişki denir.
An affair is any sexual or romantic relationship... of an informal or temporary nature.
Geçici olarak.
Just temporarily.
Tahliye ettiğimiz binalardan birisi geçici olarak Darphane'nin kullandığı tesislerden biriymiş.
One of the buildings that we evacuated is a temporary holding facility for the Bureau of Engraving and Printing.
Patrick'in yerine geçici olarak bakıyor.
She's temping for Patrick.
Geçici olarak.
Only temporarily.
Annemin yaptığı iş gibi okullarda geçici olarak çalışırdı.
Like how Mommy used to do, where she used to fill in at schools.
Fargo manyetik sensörlerimle gece görüşümü geçici olarak değiştirdi.
Fargo has temporarily replaced my night vision with magnetic sensors.
Geçici olarak annemle beraber yaşıyorum,..
- I live temporarily with my mother.
Geçici olarak araba kiralama şirketinde çalışıyorum.
I work at a temp agency at a car rental place.
Geçici olarak, evet.
Temporarily, yeah.
Ayrıca, seninle konuşmak, mecazi olarak kendime senin gözlerinden bakmamı gerektirecek, yine geçici olarak.
Also, speaking to you would require me to figuratively look at myself through your eyes, again temporarily.
Kafaya alınan bir darbe ve eş zamanlı olarak omuzdaki yara yüzünden oluşan kan kaybı geçici hafıza kaybına sebep olabilir, evet.
I don't know. That kind of trauma to the head combined with the blood loss from the shoulder wound... it could cause memory loss, yeah.
Geçici hükümet ilk olarak siyasî, sivil ve askerî tutukluları serbest bırakacak.
The provisional government, first, will free all political prisoners, civilian and military.
Birçok nitelikli işçiyi geçiçi olarak işten çıkarmak zorunda kaldık.
We've had to lay off several competent employees.
En azından geçici olarak.
Hey, Chev?
Bilgilere geçici personel olarak çalışırken ulaşmış olmalı.
She must have accessed them when she temped for me.
"Bu şahıs, olası şüpheli olarak geçici gözaltındadır."
"This person is in temporary custody as a possible suspect only."