Gibi перевод на английский
694,330 параллельный перевод
Ama ben numaralara takılmam, çünkü bunun yerine, her yıl olduğu gibi,
But I don't really get hung up on numbers, because instead, like, every year,
Belli bir yol var sanki son bahar ışığı düşer gibi. Sırtımın sıcak olduğu, ama sanki yanaklarımın serin zemine değdiği bir uyku.
There's this certain way that the fall light, like, strikes the hardwood, where it's warm on my back, but, like, my cheek still rests on the cool of the floor.
Ve sanırım ayaklarımı koltuğa uzatsam, Doğru yolda ve doğru bir rüyada gibi... Patilerim de beni güneşin hareketine göre yönlendirecektir.
And I think if I just set my feet against the couch in just the right way and have, like, just the right dream, my kicks will slowly push me along, like, with the sun's movement.
Bilirsin, eğer yapabileceğim başka bir şey varsa sana sürmeyi öğretmem gibi...
You know, if there's... if there's anything else I can do, like, teach you how to drive yourself places...
Bu sanki sıfır gibi.
That's, like, ground zero Stepford Wife / Pilates land.
Babam gönderdi, nadiren ebeveyn gibi davranır.
My dad sent it, in a rare fit of pretending to be a parent.
Daha genç ve aptal bir yere. Sorunlarımızdan kaçabileceğimiz yerlere, 20'li yaşlarda yaptığımız gibi.
Someplace, like, young and dumb and stupid where we can run away from our problems, like we did in our 20s.
Neden yaşlı gibi davranıyorum?
Why do I keep saying old-people things?
Bu eğlencenin aktif bir versiyonu gibi.
Like, a fun, like, more active version of that.
Sanki cehennemin bir yeri varmış gibi çok uygun ve tam evimin altında.
It just so happens that, like, hell is located, very conveniently, right under my house.
Ve bu, bunun gibi...
Like, that... and... that...
Ölüm nedeni aşırı dozda uyuşturucu alımı gibi görünüyor...
The cause of death seems to be a massive drug overdose...
Ben de senin gibi bir devlet memuruydum.
I was a civil servant just like you.
Başardılar gibi görünüyor.
- They seem to be done.
Cehennem gibi acıyor.
Hurts like hell.
Hapishanedeki herkes palyaçon gibi görünüyor.
Everyone in that prison seems to crawl to you.
Bunu bir fırsatmış gibi değerlendir.
Take this as an opportunity.
Öküzün trene baktığı gibi bakarken her şeyini kaybedebilirsin.
You'll lose everything standing around gawking.
Lakabımı, burada ayaklı bir sözlük gibi olduğum için aldım.
Dr. Kim I got that nickname here as I was a walking dictionary.
Dinle bu bir kaza gibi gözükmüyor.
listen, this doesn't look like an accident.
Bok gibi mi hissediyorsun?
You feel shitty?
Mahkumları, koçun oyun için oyuncu seçtiği gibi seçip para uğruna hapishane dışına suç işlemeye gönderiyor.
He sends out prisoners to commit crimes for money, like a coach picking players for a game.
Şimdi kelebek gibi kozan oldu da, dışarı çıkmanın bir yolunu mu arıyorsun?
Now you've earned your crust, you want a way out?
Aynasızlar fabrikayı bir sürü vahşi köpek gibi basmış.
The fuzz ambushed the factory like packs of wild dogs.
O boktan kasetleri korkak bir fare gibi topladın.
You collected those shitty tapes like a scared rat.
Herkese senin gibi bir pisliğin nasıl bitirildiğini göstereceğim.
I'm going to show everyone how a scumbag like you ends up!
Sen hiç yük treni de görmemişsindir Eli. Kutsal kehaneti yerine getiren bizim gibi yüzlercesi var.
You ain't ever seen a wagon train long as this, Eli... hundreds of us, fulfilling a divine prophecy.
Sanki soru soruyormuşsun gibi söyledin.
Well, you say that like a question.
Çok sessizdi. Rüzgar yok gibi bir şeydi.
It was real quiet... hardly any wind.
Eskiden olduğu gibi yabanda yaşar giderim.
Living wild, just like the good old days.
Eli çocuklarını yabanda, tıpkı Kızılderililer gibi yetiştirdi.
_
Hayatta kalmaya çalışıyorum, diğerleri gibi.
I'm surviving, no different from anybody else.
O zaman neden farklı biri gibi davranıyorsun?
Why do you pretend to be different then?
Ama bizden biri gibi olmak istiyorsan bizim kurallarımıza göre yaşayacaksın. Anlaşıldı mı?
But if you want to be one of us, then you'll live by our rules.
Sonra da Albay, Pedro'ya adam gibi teslim olmasını istedi ama onun adamları ateş açtı.
And the Colonel tried to talk Pedro into surrendering peacefully, but... his men just opened fire.
Kulağa ucuz farkla sıyrılmış gibi geliyor.
Sounds like she dodged a bullet.
- Sanki kulağımda nohut var gibi hissediyorum. Mitch, ciddiyim.
Mitch, I'm serious.
- Dediğim gibi, kısa süre içinde geri dönecekler.
- Like I said, they'll be home soon. - Candy for breakfast?
Hiçbir şey olmamış gibi mi?
Like nothing happened?
Bilmiyorum, şifreli gibi görünüyor.
I don't know, it looks like it's encrypted.
TAŞ gibi görünüyor.
Looks like SDE.
Evim gibi kokuyor.
Smells like home.
Ona yardım etmeye çalıştım, tıpkı onun bana ettiği gibi, ama edemedim, ve ayrıldım.
I tried to help her, like she helped me, but I couldn't, so I left.
Orada öylece durup... Clem'i vermeyi düşünmemiş gibi yapamazsın.
You can't stand there, pretending... you didn't consider turning Clem in yourself.
Peki! O zaman sende bu gibi değişik kelimeler kullanmamalısın. ( Atlı karınca )
Well, then maybe you shouldn't have named it such a fun word.
Tıpkı aldığım karpuza ne yapacağımı bulamadığım gibi
Like what to do with that big watermelon I bought.
Alışveriş, spa ve sizin gibi hayatıma sıçanlardan 2 günde olsa uzak kalabilmek için gidiyorum.
I-I'm going for shopping, the hotel spa, and two days of being away from you life-sucking turds.
Beyzbol oyuncusu gibi giyineceksin sanmıştım.
But I thought you were gonna dress like a baseball player.
Çünkü, aslında çok eğlenceli gibi duruyor. Stewie :
Because it's actually more fun sounds like you got it all worked out.
Tıpkı şey yolunda gidecek sandığın gibi. Hey, bu arada.
When everyone pitches in.
Büyü gibi mi?
Like magic?