Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ G ] / Gidebiliriz

Gidebiliriz перевод на английский

5,399 параллельный перевод
Hank, gidebiliriz.
Hank, we're good to go.
Ee, Kate düşünüyordum da, sen ve ben, bu hafta sonu bir bara gidebiliriz.
So, uh, Kate, I was thinking maybe you and I could, uh, go to a bar this weekend.
Böylece Tayland yemekleri yapan çok hoşuna gidecek bir yere gidebiliriz.
We could go to that Thai place that you really like.
Hemen şimdi gidebiliriz.
We can go right now.
Ya da direk senin evine gidebiliriz.
- Umm... - Or we could just go back to your place.
Bir bara gidebiliriz.
We can go to a club.
İçkilerimizi bitirir, randevumuza gidebiliriz.
Well, we can finish our drinks and then we can go on our date.
İçimizdeki her şeyi ortaya döküp aklımıza oldukça canlı resimler sokup, yatağa gidebiliriz.
But, yeah, we could clear everything up and go to sleep tonight with some pretty vivid pictures in our heads.
Biz de onların yazlık evine gidebiliriz.
We could go to their country house.
Bu hafta sonu onu görmeye gidebiliriz.
We could go see her this weekend.
Daha bir gün oldu, nasıl bir yere gidebiliriz ki?
It took a day so we could go somewhere.
Benim evime gidebiliriz o zaman.
Uh, okay, well, we could go to my place.
Bilekliğim çıktığında, gidebiliriz.
When my anklet's off, we can go.
Evet yalnız gelmiş ama gerekirse karısıyla konuşmaya gidebiliriz.
Do we know if the victim was here with anyone? No, he was alone.
Bak, eğer balık tutmayı sevmiyorsan havaya atılan hedef için atış yapmaya da gidebiliriz.
Look, if you don't want to go fishing, we could always go skeet shooting.
Hemen dairemin altındaki bara gidebiliriz.
We can just go to the bar by my apartment.
Biz de gidebiliriz.
I-I guess we can leave.
Biliyor musun, tek ihtiyacımız olan şey... büyük bir kargaşa. Böylece Tez'i gizlice kaçırıp festivale gidebiliriz.
You know, all we need is, like, a big distraction so that we can sneak Tez out and go to the festival.
Altıncı caddeyi kesip, köprüye doğru gidebiliriz.
We can cut over to six, hit the bridge.
- Nereye gidebiliriz?
Where can we go?
Böylece birlikte gidebiliriz.
Then we can all go together.
- Hepimiz süslenip diskoya gidebiliriz!
We could all get dolled up and go disco. Dolled up?
- Belki bir ara öğle vakti gidebiliriz.
Maybe we can go there one afternoon.
Avrupa'ya gidebiliriz.
We could sail to Europe.
Ve, biliyorsun, eğer cesetleri görmeye gitmek istersen, gidebiliriz.
And, you know, if you want to go see dead bodies, like, we can.
O halde gidebiliriz.
Then we're good to go.
- Yeni bir davam var. Maine'de ve biraz uzun sürebilir. Ben de birlikte gidebiliriz diye düşündüm.
Like I have a new case, and it's in Maine, and it might take me awhile, and I think we should go.
Hatta buradan çekip gidebiliriz, bile.
Maybe even get out of here.
Halka gidebiliriz, o zamanda batırmamak için medyaya sığınmamız gerekecek.
[Cellphone beeps] We could go public, but then you're relying on the media not to screw this up.
- Striptiz kulübüne gidebiliriz.
Uh, ooh! We could go to a strip club.
Bir geyik avlamaya falan gidebiliriz.
You know, bag a deer or something.
Dediğin şeyi yapmak için nereye gidebiliriz ki?
Where are we going to do that?
- Alışveriş merkezine gidebiliriz.
- Um, we could go to the mall.
Onu ne kadar çabuk bulabilirsek, Wonderland'den o kadar çabuk gidebiliriz. ve birlikte yeni bir başlangıç yaparız.
The sooner we find him, the sooner we can leave Wonderland and start our life together.
Biz de gidebiliriz.
So maybe we go.
İstersen gidebiliriz.
We can go if you'd like.
- Tamam, sonrasında da BBB ye gidebiliriz!
Okay, and then we can go to BBB!
Gidebiliriz.
We're good to go.
Oyun sona erdi. Hemen eve gidebiliriz.
This is game over.
Pişmansan istediğin zaman gidebiliriz.
If you regret it, we can always leave.
Eve gidebiliriz.
We can go home.
Nereye gitmek istersen oraya gidebiliriz, Carly.
I can take you anywhere you want to go, Carly.
Her şeyi söylemeni istiyoruz. İsimler, tarihler, eşkâller... Bu yüzden daha ileri gidebiliriz, Rick.
So what we'd like is a full confession... names, dates, figures... so we can all move on, Rick, because this is an open-and-shut case.
Belki bir gün oraya gerçekten gidebiliriz.
Well, maybe we can go there for real someday.
İyi bir restorana gidebiliriz.
We can go to a really nice dinner.
Sonrasındaysa sahilin oraya gidebiliriz.
And then afterwards, maybe we can go to the beach.
İşleri halledip yarından sonra gidebiliriz.
WE COULD SET OUT THE NEXT DAY, WHEN THINGS SETTLE.
- Gidebiliriz istersen. Biraz korktum...
We could leave.
Tamam ama sakin olmak zorundasın. Çünkü kaçabiliriz, gidebiliriz.
Okay, but you need to calm down, because we can run, we can go.
- Benim daireme de gidebiliriz.
Or, uh... we could just go back to my place.
Polise gidebiliriz.
We could go to the police.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]