Hayvan перевод на английский
19,981 параллельный перевод
Ne de olsa küçük evcil hayvanım seni öldürdüğünde ailecek bir araya gelebildik.
After all, losing your life to my little pet is what finally brought us together as family.
Ve sadece seni davadan atmakla kalmam... evcil hayvanının yanına seni de parmaklıklar arkasına tıkarım.
And I'll not only get you off this case. I'll put you behind bars along with your little pet.
Kiliseden birisi, Hazel Buchanan'la uygunsuz bir ilişkinizin olduğunu söyledi. Hayvanın tekisin!
Someone from the church has said that you are involved in an inappropriate relationship with Hazel Buchanan.
Kanımı dök, sonra da yala ve ardından içindeki hayvan gibi beni götür.
Spill my blood, then lick it up, and then run with me like the animal you are.
Geçtiğimiz 6 ayda getirilmiş 9 kargo var sekizi hayvan koruyucularına ve hayvanat bahçelerine.
Okay, I tracked nine shipments in the last six months- - eight to sanctuaries, wildlife preserves, and zoos.
- "Denetimli Hayvan Bakımı." demek.
A Controlled Animal Feeding Operation.
Onu bir yere asıp tıpkı bir hayvan gibi doğradı.
Hung the owner up on a hook like the cattle they butcher.
Süründüm ölümcül yara almış bir hayvan gibi vahşi doğaya doğru süründüm sürüden mümkün olduğunca uzaklaşabilmek için,... zamana kazanmak için.
I crawled... crawled into the wilderness like a mortally wounded animal to get as far away from the pack as I could, to... to run out the clock.
Dolmuştu, açlıktan ölen bir hayvanın gücü gibi atıyordu. Kırılamaz zincirler tarafından zorlukla zapt ediliyordu. "
It was charged, ppened pulsing with energy like a starving animal, barely contained by its unbreakable chains. "
- Hortum mu hayvan mı?
The hose or the animal?
Çünkü kendisi yarı insan, yarı hayvan- -
because he's half-man, half-animal in the sack...
Dinleyicilerini dolandırmak için kullanmaları gereken kelime ve cümleleri bulmuşlar ve bu kelime ve cümleleri liste haline getirip isim şehir hayvan tarzı her şarkıda kullanıyor gerçek işçi sınıfının milyonlarca dolarını söğüşlüyorlar.
to pander to their audience, and they list the same words and phrases off, sort of mad-lib style in every song, raking in millions of dollars from actual working-class people.
Hemen çıkar şu hayvanı dışarı.
Get that fucking animal out of here, now.
O lanet hayvan kızımı ele geçirdi.
The fucking animal has got my daughter.
Sadece birkaç parça giysi dondurulmuş bir hayvan ve Maya için birkaç defter.
just some clothing, a stuffed animal, and some sketchbooks for Maya.
Ben hayvan deneylerine bile karşıyım.
Like, I'm against animal testing.
Kızımın çocuğu oluyor hayvan herifler!
My daughter's having a baby, you animals!
Orman hayvanı anlamında söylemedim. Irkla bir ilgisi yok.
I don't mean- - not "animals" like jungle animals- - it's not a race thing.
Memeli hayvanım ben.
I'm a mammal.
- Birini evcil hayvanı yapmış!
Woah, woah, woah. Jesus!
Yani, o bir hayvan.
I mean, he's an animal.
Makineli tüfeği olan bir hayvan.
Ok, shh. He's an animal with a machine gun.
Onu ormanda buldum, yanmıştı. Bu bir hayvan.
Found him in the woods... burned... blinded... dying.
Hayvan kanı yavandır.
Animal blood is crude.
Ayağını bir hayvan gibi çiğnedi.
He chewed off his foot like an animal.
Evet, eski bir hayvan damgasına benziyor.
Yeah, looks like an old cattle brand.
Bunlar 1800'lerden günümüze kadar olan hayvan damgaları.
These are livestock brands from the late 1800s till now.
- Tate ailesi hayvan damgalardı.
The Tate family were cattle rustlers.
Araştırmanda hiç hayvan damgalayanlara denk geldin mi?
In your research, you come across any "cattle rustlers"? Tate family?
Hayvan herif.
What an animal...
Kafamı vurduktan sonra uyandığımda dört ayak üzerinde sadece bez parçası giyerek hayvan gibi dolaştığını gördüm.
When I woke up after hitting my head, I saw him crawling around on all fours like an animal wearing nothing but some sort of diaper.
Kutu bir hayvan olsaydı, ne tür bir hayvan olurdu?
If the box were an animal, what sort of animal would it be?
Dur, hayvan mı?
Stop. Animal?
Bir dikdörtgen çizdin ve eğer hayvan olsaydı kutu kaplumbağası olurdu dedin.
You drew a rectangle and said if it was an animal, it'd be a box turtle.
Tatlı bir hayvan mı, yoksa insanoğlunun zalim bir hatası mı?
A kindly pet, or humanity's cruelest mistake?
Bu bir hayvan takip cihazı.
That's a pet tracker.
Belki dediğin şeyi benim harika hayvan takip planımın önüne koyabiliriz.
So maybe we can add your thing on top of my great pet tracker plan.
Bir sürü doldurulmuş hayvan var.
Bunch of dead stuffed animals.
Pekala, eğer onu gerçekten bulursak hiç kimse aptal bir evcil hayvan takip cihazı ile bulduğumuzu söylemeyecek.
All right, if we actually do find him, no one can tell him it was because of that stupid pet tracker.
Bu bir evcil hayvan iz sürücü.
That's a pet tracker.
Küçük bir kızken donumun içine oyuncak hayvan koyup üzerinde sallanıp sallanmadığımı sor bana.
Ask me if when I was a little girl, did I ever used to put a stuffed animal in my underpants and rock back and forth on it.
Hayvanın içinde mi?
Live inside the beast?
Winnie isminde oyuncak hayvanım vardı.
I had a stuffed animal named Winnie.
Tam olarak hayvan olduğu söylenemez ama.
- Oh, wow. - I mean, it wasn't technically an animal,
Hepimiz çukurdaki birer hayvanız.
We're all just animals in a pit.
Doğa... Gavin, bu salona bir tane daha hayvan getirirsen toplantı anında biter.
Gavin, if you're bringing another animal into this board room,
Onu yürüyüşe çıkarması gereken aptal hayvanı suçla Bart'ı.
Blame the dumb animal who's supposed to walk him : Bart.
Çalışmalarım gösterdi ki insan etkinliklerinde yer alan hayvan videoları oldukça iyi iş yapıyor.
Um, my analysis shows videos of animals engaged in human activity perform quite well.
Aynı hayvan gibi.
He's like an animal.
Başka hayvan gerekirse diye burada para var.
Here's some cash if you need more critters.
O lanet hayvan kızımı ele geçirdi.
Fucking animal has got my daughter.