Herseyim перевод на английский
257 параллельный перевод
Onlar benim herşeyim, çöp değiller.
It's all I have... and not entirely trash.
Ama benim herşeyim!
But it's all I have.
Cüzdan, kimliğim, herşeyim.
Wallet, identification, everything.
Çilli ve kırmızı saçlı bir çocuk vardı... onun benim herşeyim olduğunu sanırdım ama o bana bakmazdı bile.
There was a boy with freckles and red hair... and I thought he was the beginning of the world... but he never paid me any mind.
Yoluma Allison çıkana kadar herşeyim vardı.
I had everything my way until Allison came along.
Düşünebiliyor musun, kendi evim var. Su, elektrik, havagazı, her türlü konfor. Herşeyim var.
Mind you, I have my own house... with water, electricity, bottled gas, every convenience.
Herşeyim var.
I've got everything.
Keşke eskisi gibi herşeyim olsa.
I wish I had everything I used to.
Herşeyim var.
I got everything.
Herşeyim var.
There's nothing I don't have.
Vera evlendiği zaman herşeyim onun olacak, babasının son arzusu.
All I have goes to Vera when she marries. Her father's last wish.
Herşeyim canlı. Bazen inciniyorum ama umrumda değil.
It hurts sometimes but I don't care.
Benim herşeyim, taşıdığım silahtır.
It's all I am, handy with Colts.
Herşeyim arkadaşlık için.
It's all for the sake of the company.
Pekala, sana söylediğim herşeyim anladın, değil mi hayatım?
Now, you understand everything I told you, don't you, dear?
Sakın düşürme. Oradakiler benim davadaki herşeyim.
That's my whole case in there.
Altı ay önce söyledim, herşeyim onların olabilir.
Everything I could tell them, I said six months ago.
Ailem benim herşeyim.
My family is everything to me.
Herşeyim senin, bedenim ruhum.
What about me?
Herşeyim.
Everything.
Herşeyim.
My whole life.
Henrietta benim herşeyim, Dulcie.
Henrietta's my whole life, Dulcie.
Lucinde zaten herşeyim, ve o herşeyimse bir başka "şey" daha eklemek manasız.
Lucinde is everything. You can't add to everything.
Cui, Herşeyim sensin
Cui, you're all I've got
Sevgili annen öldüğünden beri sen benim herşeyim oldun.
Ever since your dear mother died, you've been everything to me.
Fiyatını söyle, herşeyim var Acele et, bitiyor
Name your price, I got everything Hurry, It's all going fast
El çantam, herşeyim içinde.
It's my only bag. I carry everything in it.
Dikkat et o benim herşeyim birşey olmasın.
Be careful, this is my lover, don't mess it.
Herşeyim Elaine'in evinde.
Everything I have is in Elaine's apartment.
Başka herşeyim yerinde!
Everything else is fine!
Herşeyim kardeşliğimindir
What our mansion has is brotherhood.
Cruchot, herşeyim sana feda.
Cruchot, ask me anything.
Ben yasaklanan herşeyim, Utanç vericiyim... tarif edilemeyen cinsellikteki siyah bir kadınım... utanç verici ve karşı konulamaz.
I'm everything that's forbidden, that's shameful... a black woman with an undefined sexuality... shameless and irresistible.
Sen benim herşeyim oldun!
You've become everything I'm about!
Paul... herşeyim sana emanet..... ben geri... alana kadar.
Paul... take care of my things, will you? Till I get... back.
"Geri alana kadar herşeyim sana emanet."
"Take care of my things until I get back."
Bisikletim benim herşeyim.
My bike means everything to me.
Bunun dışında, ihtiyacım olan herşeyim var.
OTHERWISE, I'VE GOT EVERYTHING I NEED.
Herşeyim gitti.
Oh, no.
Bu iş benim herşeyim.
This job is all I got.
Çantalarıma bakabilirsin, herşeyim hazır.
you can see my bags are packed, ready to go.
Herşeyim vardı.
I had everything.
Burası benim herşeyim.
It is all I have.
Zevklerim, herşeyim... sen öldükten sonra bedenimde hapsoldu... ve senin onaylamadığın ve güldüğün şeyleri bile sakladım... kitaplar, fotoğraflar ve diğer şeyler.
My likes, my stuff... After dying, unearth things in my trunk... he had kept because tu te mofabas of them... books, photos and stuff.
O benim herşeyim.
He's all I have.
Hazari, Madhu benim herşeyim, ona hem anne hem baba oldum.
Hazari, Madhu is my only daughter. I am her mother too
Ben namussuz dışında herşeyim.
I am everything but devious.
Herşeyim!
All my stuff!
Herşeyim?
My heart?
Herşeyim senindir.
What's mine is yours.
Babam, bütün dünyamdı ve o gidince herşeyim gitti.
My father had become the whole world to me, and, when he left me, I had nothing.
herşey 150
herşey yolunda mı 236
herşey iyi olacak 43
herşey tamam 39
herşeyi 155
herşey yolunda 454
herşey bitti 79
herşey için teşekkürler 44
herşey iyi 21
herşeyi yaparım 20
herşey yolunda mı 236
herşey iyi olacak 43
herşey tamam 39
herşeyi 155
herşey yolunda 454
herşey bitti 79
herşey için teşekkürler 44
herşey iyi 21
herşeyi yaparım 20