Inanıyorum перевод на английский
17,354 параллельный перевод
Ben buna gerçekten inanıyorum.
And I truly believe that.
Hayvanların değiştiğine inanıyorum.
I believe the animals did.
Ben sana inanıyorum, tamam mı?
I believe in you, okay?
Her Allahın müridlerine inanıyorum...
I Trust all Allah's followers...
Ashraf kardeşimin gerçek bir mülüman olduğuna... inanıyorum...
In President Of Pakistan Brother Ashraf That he's a true Muslim...
Bilakis, dün gece ikna edildiğine inanıyorum. Hem de tek kuruş harcanmadan.
I believe he was persuaded last night without a penny changing hands.
Hem eminim bugün Andy ile aranızda yaşananları unutmanı sağlayabileceğine inanıyorum.
Besides, I'm sure you could use the distraction after what happened between you and Andy today.
Bana anlattığın her şeye inanıyorum.
I believed everything you told me.
Başkanınızın mide ağrılarına iyi geleceğine inanıyorum.
I believe I can help your President's stomach condition.
Dakikliğin bir erdem olduğuna inanıyorum. Tabi emirlere uymanında.
I believe punctuality is a virtue, as is following orders.
Öyle olduğuna inanıyorum, Leicester Efendi.
I believe so, Sir Leicester.
Bay Compeyson'u daha yakından tanımak istediğine inanıyorum.
I believe you've come to know Mr Compeyson quite well.
Buna ben de tüm kalbimle inanıyorum, hanımefendi.
I most sincerely do hope so, madam.
Bu söyleyebileceğim kimse yok. Bay Compeyson'a karşı güçlü, çok güçlü hislerim olduğuna inanıyorum.
There's no-one else I can say this too but I do believe I have feelings for Mr Compeyson, strong feelings.
Evet, sana inanıyorum.
Yeah, I believe you.
Sana inanıyorum.
I believe you.
Evet, inanıyorum.
Yes. I do.
Buna gerçekten inanıyorum. Çünkü haftasonu aktiviteleri.. O tarz yerlerde asla sevişemezsin.
Because activity weekends, you're never going to get a shag on those.
O köpeğin örümcek olduğuna bile daha çok inanıyorum.
I am more convinced that that dog is a spider.
Sana inanıyorum zaten ama...
I believe you, except... ( culebra grunts )
Pekala, dediklerinize inanıyorum.
Well.. I believe what you say.
Bilmeni isterim ki yaptığın her şeye inanıyorum.
I want you to know that I believe in everything that you're doing.
Ben... sana inanıyorum.
I... I believe in you.
Colin, bu korkunç trajediden tamamen seni sorumlu olduğuna inanıyorum.
Colin, it is my belief that you are wholly responsible for this terrible tragedy.
Sadece kamyonu kullandığınızı söylediniz ve size inanıyorum ve gerçekten suç işlemiş iki kişi de elimizde.
You said you were just driving the truck and I believe you, and we already have the two gentleman who committed the actual felony.
Affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceği değiştirebileceğine inanıyorum.
Forgiveness can't change the past, but I believe it can change the future.
Ona ulaşmamı sağlayacağına inanıyorum.
I trust you would get through to her.
Sana inanıyorum sanırım.
_
Sana inanıyorum, tamam mı?
I believe you, all right?
Dünyanın sorunlu bir yer olduğuna ve bir parça mutluluk bulduğun yerde olabildiğince kalmak gerektiğine inanıyorum.
I believe this world's a damaged place, and if you can find a sliver of happiness, stay in it as long as you can.
Sana tamamen inanıyorum.
No. I believe you 100 %.
Sana inanıyorum.
I believe you. I believe you.
CIA Rich'in daha önceden Akhtar'la ilişkili olduğunu doğruladı bu yüzden bize verebileceğini söylemesine inanıyorum.
The CIA confirmed that Rich has had dealings with Ahktar in the past, so I believe him when he says he can deliver.
Ben sana inanıyorum.
Well, I believe you.
Daha fazlasının olabileceğine inanıyorum hanımefendi.
Lady, I believe there may be more!
Editörüme telgraf çekmek zorundayım ama evet, öyle olacağına inanıyorum.
Well, I-I should have to cable my editor, but, erm... Yes. I believe it would.
Çalıya çarptığını söylüyor, ona inanıyorum.
She said it was a pricker bush. I believe her.
Galavant sana inanmıyor olabilir ama ben inanıyorum.
Well, you know what? Galavant may not believe in you, but I do.
Sana aşırı inanıyorum Tad Cooper.
I super believe in you, Tad Cooper.
Senin öyle olduğuna inandığına inanıyorum.
I believe... you believe he is.
Bak, üstüne gelmemeye çalışıyorum, sadece bu şeyin inanılmaz olduğunu söylüyorum.
Look, I'm not trying to pressure you. I'm just saying this stuff looks amazing.
İnanın bana durumunuzu anlıyorum.
Believe me, I... I sympathise.
İnan bana, karşı koymaya çalışıyorum.
Believe me, I am trying to fight it.
İster inan ister inanma Louis ama şu anda Donna için uğraşıyorum aslında.
You can believe this or not, Louis, but right this second, I'm actually looking out for Donna.
İnanıyorum ki, bu arkadaşlar bizim kendi seçtiğimiz ailemizdir.
And I've come to believe that friends are indeed the family we choose.
İnan bana, seni anlıyorum.
I get it, trust me, I...
İnanıyorum ki yeniden itfaiyeci olacaksın ama benim istediğim zaman, senin değil.
Now, I believe that you will be a firefighter again, just on my timetable, not yours.
Üzgünüm, sana inanıyorum.
I'm sorry.
İnanıyorum ki Brightborn'la birlikte insan deneyleri yürütüyorlar.
Well, I truly believe that, along with Brightborn, they're conducting human experiments.
- Aşkı arıyorum desem inanır mısın?
- Would you believe I'm looking for love?
Tisdale'in yeniden inşa edilebileceğine inanıyorum.
I believe Tisdale can rebuild.
inanıyorum ki 68
inanılmaz 1325
inanırım 48
inanın 122
inanılmazsın 87
inanılmazdı 150
inanılmazdın 22
inanılmaz bir şey 125
inanın bana 383
inanılmaz biri 32
inanılmaz 1325
inanırım 48
inanın 122
inanılmazsın 87
inanılmazdı 150
inanılmazdın 22
inanılmaz bir şey 125
inanın bana 383
inanılmaz biri 32