Kararımızı verdik перевод на английский
291 параллельный перевод
Biz kararımızı verdik.
We've made up our minds.
Bütün gün bekleyebiliriz Sully, ama anlamalısın... biz de kararımızı verdik ve kesin.
We have all day, Sully, but you must realize... we also have minds, also made up.
Biz de kararımızı verdik.
And we have decided.
Kararımızı verdik, değil mi?
It has been decided, right?
Kararımızı verdik, Sinyor Ferrari.
We've decided, Señor Ferrari.
O anda kararımızı verdik. Onun gibi yalnız ve yaşlı adamlara... aynı huzuru bulmaları için... yardım edecektik.
We made up our minds, then and there that if we could help other lonely, old men to find that same peace we would.
- Evet kararımızı verdik.
- Yes, we finally made up our minds.
Biz kararımızı verdik, lordum.
We are resolved, my lord.
Kararımızı verdik. Galba'nın, Neron'un yerine geçme vakti gelmiştir.
The time has come for Galba to replace Nero.
Kararımızı verdik.
We've made our decision.
Kararımızı verdik, değil mi Tony?
We've decided, right, Tony?
- Kararımızı verdik... değil mi?
- We have decided... right?
- Kararımızı verdik Lordum.
- We are resolved, my lord.
Biz kararımızı verdik bile.
We've already made up our minds.
Hayır, kararımızı verdik.
No. No, we've made our decision.
Kararımızı verdik.
We decided.
Kararımızı verdik.
We've decided.
- Hayır, kararımızı verdik.
- No, we decided.
Amiral kararımızı verdik.
[Man] Admiral, we're here to render our decision.
Ve biz de kararımızı verdik.
And we have made a decision.
- Hayır, baba. Biz kararımızı verdik.
- We've made our decision.
- Kararımızı verdik.
- And we made our decision.
Kararımızı verdik.
Well, we've made our decision.
Kararımızı verdik.
We've made up our minds.
Biz kararımızı verdik.
We've made our decision.
- Hayır, hayır, kararımızı verdik.
- No, no, no, we're done.
- Korkarım kararımızı verdik.
- I'm afraid we have made our decision.
Bu mekanların, kalabalıklara ruhen ve bedenen muhtaç oldukları Noel coşkusunu..... kıtı kıtına tesis edeceği izlenimiyle pek azımız bir fon oluşturarak yoksullara yiyecek, içecek ve yakacak almaya karar verdik.
Under the impression these places can scarcely furnish Christmas cheer... for the mind and body of the multitude... a few of us have endeavored to form a fund for the poor, to buy them food... and drink, and means of warmth.
Ama biz eğer Allison'la barış içinde yaşayacaksınız... bir kısım kurallara uymanız gerektiğine karar verdik.
Maybe so, but we just got to figuring that a man's got to draw the line someplace if he's going to go on living with himself.
Geri kalanlarımız, şansımızı gün ışığında denemeye karar verdik. Şansımız az bile olsa.
The rest of us decided to take our chances in the sunlight small as those chances might be.
Öncelikle, hükümetimiz ile yaptığımız çalışmalar sonucu ülkemizin birinci derece afet bölgesi olmasına karar verdik.
Further, I have in conjunction with the Federal Government, declared this state to be a disaster area,
Aklımız senin davranışın üzerine kilitlendi, Marco ve güvenimize lâyık olduğunu kanıtlaman gerektiğine karar verdik.
Our mind dwells upon your conduct, Marco, and we've decided that you have to prove yourself worthy of our trust.
Adabımızı göstermeye karar verdik.
We've decided to use our company manners.
Garson, kararımızı verdik.
Waitress? yes.
Bakın, ortağım ve ben ayrılmağa, yollarımızı ayırmağa karar verdik.
See, my partner and I decided to split, go our separate ways.
Sonra da Kira'nın Yonezawa'ya taşındığını duyduk. Ve canını almak için tek şansımız olduğuna karar verdik!
Then we heard that Kira was being transferred to Yonezawa and decided it was our only chance to take his life!
Adama, Konsey oylama yaparak eski kararımızı yürürlükten kaldırdı. Acil durum kuvvetlerini güçlendirmeye ve komutayı tamamen size bırakmaya karar verdik.
Adama, the Council has taken a vote and has decided to rescind our edict, extending emergency powers, and giving you full command.
Ya onu kaçırma kararımızı sorguluyorsun, ki öyleyse, vaktini boşa harcıyorsun çünkü buna oy çokluğuyla karar verdik.
Either you're questioning the decision to kidnap him and if so, you're wasting your time. We voted on it.
Kalbin ise kendi bilgeliği vardır. Sam ve ben, yalnızlığımızın sınırlarını çizmeye karar verdik.
But the heart has a wisdom of its own and Sam and I have decided to traverse the fall line of our aloneness.
Kardeşim ve ben hostes olmaya karar verdik çünkü, bu şekilde pilot olacağımızı düşünüyorduk.
So my sister and I got jobs as stewardesses because we thought that's the way to become pilots.
Paramızı daha önemli şeylere saklayacağımıza karar verdik.
We decided we'd save our money for more important things.
Balayımızı birkaç yıl ertelemeye karar verdik.
Oh, we've decided to postpone our honeymoon for a couple of years.
Ku Klux Klan'ın plaklarımızı yaktığı... benim de satanist olmakla suçlandığım... o turnenin ardından... bir daha turneye çıkmamaya karar verdik.
After the Beatles'last tour... which was the one where the Ku Klux Klan were burning... Beatle records, and I was held up as a Satanist or something... then we decided, no more touring. That's enough of that.
San Francisco'da şansımızı denemeye karar verdik.
We decided to try our luck in San Francisco.
Artısını eksisini ölçtük biçtik ve zamanımızın ve kaynaklarımızın kullanılması açısından makul olmadığına karar verdik.
It's just that we weighed up the pros and cons, and decided it wasn't a reasonable use of our time and resources.
Bazılarımız bir karar verdik.
Some of us have come to a decision.
Dehamızı takdir edemeyen insanların kendilerine ne kadar yazık ettiklerine karar verdik ama kitabın onlara biraz da olsa yardım edeceğini umuyorduk yine de kimse bizi tam anlamıyla takdir etmedi.
We have decided how sad it is for other people that they cannot appreciate our genius, but we hope the book will help them to do so a little, though no one could fully appreciate us.
- Araştırma ekibini de tedirgin etti. Bu yüzden deneyi sona erdirip neyle uğraştığımızı anlamak için, daha fazla araştırma yapmaya karar verdik.
It made the research team a little anxious too so the decision was made to terminate the experiment to run more research to see what we were dealing with.
Her ikimizin de, motorları, buluttan çıkınca durdu, ve, anti madde stokumuzun boşalması nedeniyle, her ikimizde motorlarımız çalışır durumda tutmak için proton patlamaları yapmaya karar verdik... ama bundan sonra, tecrübelerimiz farklılaşıyor.
Both of our engines stalled as we left the cloud, which caused both of our antimatter supplies to drain and then we both decided to keep our engines running by emitting proton bursts... but after that, our experiences diverged.
Yaptığımız işi yaymanın en iyi yolunun sokağa çıkmak olduğuna karar verdik.
We figured the best way to spread the word was to hit the streets.
İkimizde kimseyle beraber olamadığımız için hıncımızı pastalardan almaya karar verdik.
Since we both didn't get any love, we got our revenge on the cakes.