Kaya перевод на английский
3,860 параллельный перевод
Aslında, gördüğüm kadarıyla, hiçbir işçim onun kadar fazla kristal kaya itmedi.
In fact, for as long as I've been dealing, none of my employees have ever pushed the amount of crystal rock she has.
Lily, bu şekilde hayal etmediğini biliyorum ama şu an yanında olduğumu ve kaya gibi durduğumu bilmeni istiyorum.
Okay, Lily, I know this isn't how you imagined it, but I want you to know that I am here for you and I am rock solid!
Bir kaç km önümüzde Lockhart Basin'in... dingil koparan kaya parçaları var... ve arabalarımıza ciddi hasar verebilir.
A few miles ahead lay the axle-snapping boulders of the Lockhart basin, and the prospect of doing serious damage to our cars.
Şöyle bir baktım ve kendime ; "Manzara çok güzel belki de bu kaya parçası, o kadar kötü değildir, ha?"
And I looked out and I said, "You know, a view this beautiful, maybe this rock ain't so bad, huh?"
Eğer acıkırsan burda bolca kaya var, ve hiç bir kireç kayasını yeme.
There's plenty of rocks if you get hungry, and don't eat any limestone.
- Kaya kaymasına neden olacak!
She's gonna cause a rock slide!
Bu civarda kaya tırmanışı yapmıştım.
I've done some rock climbing up this way.
Bu kayaların birinin, İçinde gizli anahtar var. Yani, Saklanan kaya?
Is that one of those rocks with the key hidden inside, you know, the hideaway rock?
Saklanan Kaya mı?
Is it a hideaway rock?
Hayır, normal bir kaya.
No, it's a regular rock.
Her neyse, siz kaya gibi sağlamsınız ve aşkınız da ölümsüz.
Anyways, you guys are solid as a rock, and your love seems eternal. Bye-eee!
İş yerinde kaya gibiyim, evde kaya gibiyim.
At work I'm a rock, and at home I'm a rock.
Hâlâ kaya gibi sertler!
They're as firm as rock!
İri kaya parçası ile kesinlikle moda girdin, fakat- - Gelecekte öğrendiğim şey amigo o da yok etmenin- -... yaratmaktan daha kolay olduğu!
Boulder's definitely feeling the mode... but one thing I learned in the future, amigo, is that it's easier to destroy... than to create.
Aslında lav ve kaya kokteyli yani ikisini karıştırınca ay toprağına benziyor.
Well, basically, it's a cocktail of lava and rock that's mixed together to mimic the soil on the Moon.
Peki beş saatli yol gidip onunla kaya tırmanışı yapıpr ardından ise sex beklemek istermiydin?
Do you want to drive five hours to go rock climbing with her, and be expected to have sex after?
Kaya gibi aptallar.
Dumb as rocks.
"Hey Maria, umarım idamdan Sonra seni görebilirim, Çünkü bir kaya gibi sertleşeceğim."
"Hey Maria, I hope I'll see you after my execution, because I'll be hard as a rock."
Kaya gibi sert olacağım!
" I'll be hard as a rock!
... Çünkü... Kaya gibi sert olacağım. Komikmiş.
"... because I'll be hard as a rock. " That's funny.
Tatlım, benim evlilik deneyimim ve senin kaya gibi sert kaslarınla, bizim jambonumuz onlarınkini ezip geçecek.
Honey, with my marriage experience and your rock-hard pecs, our ham is gonna crush their ham.
Bu haritadaki kaya.
This is the rock on the map.
Sıla Kaya Yukarı Doğu Yakası hakkındaki kitabımı yazmam için, senin fotografik hafızana ve sosyal kargaşaya olan tutkuna ihtiyacım var.
I need your passion for social upheaval to help me write the book about the Upper East Side.
Ben duygularımı kaya gibi fırlattım sana.
I've been throwing my feelings at you, like rocks.
Benim kaya gibi kalbimle vurulmak muhtemelen incitti bu kadını.
Getting hit by my rock-like feelings, probably hurt this woman.
Ben sana duygularımı kaya gibi fırlattım.
I've been throwing my feelings at you, like rocks.
Kaya tabakası gibiyim olm!
I'm a fucking ledge!
Kaya tabakasına sıkıştım kaya tabakasından düştüm ve kaya gibi ayakta kaldım!
I was stranded on the ledge, I fell from the ledge and then I survived the fucking ledge.
Kaya tabakası gibiyim lan!
I am a fucking ledge-ledge!
Kaya tabakası!
Ledge-ledge!
Kaya tabakası!
Ledge, ledge!
Kaya tabakası.
Ledge!
Kaya çıkıntısı.
Ledge...
Dünya'yı güneşin etrafında dönen üçüncü kaya olarak çizerek evrenin merkezinde bir küme oluşturmuştu.
Earth had been relegated from the centre of the universe to just the third rock circling the sun.
Oh, yüze kaya çarpması.
Ooh, rock to the face.
K-Kaya...
K-Kaya...
Onun görevi de tıpkı Sisifos'un kaya yuvarlaması gibi sonu olmayan bir iş.
His task is as endless as Sisyphus'boulder-rolling.
Mahendra şu anda yüksek lisans derecesi almak için çalışıyor ve Dalit hakları için savaşmak istiyor. Diğer "kaya yuvarlayıcılarına" özgürleşme yolunda yardım etmek istiyor.
Today, Mahendra is studying for a master's degree and wants to fight the Dalit cause - help other boulder-rollers break free from their struggle.
O ayaklar demir gibi dayanıklı, kaya gibi sağlam olursa hangi zorluklarla karşılaşırsak karşılaşalım asla devrilmeyiz.
If those'feet'are as resilient as cast iron and have strong will, like boulders, no matter what kind of hardship approaches we will not fall, no matter what.
Tavan penceresinden inecek, kaya matkabını alacak ve sperm bankasına giriş yolumu deleceğim.
I will drop in through the skylight, take the jackhammer and blast my way into the sperm bank.
Kaya ve taş, kuru kemiğe benser, etini sıyırır.
The rocks and stones, they're like old bones, all bare of meat.
Bu Kaya.
This is Kaya.
Bu basit bir bilim, Kaya.
It's simple science, Kaya.
Evet, Kaya.
Yes, Kaya.
Priya mı benim Kaya'mla mı konuşuyorum?
Priya, or my Kaya?
O benim mutantlarımdan biri olan, Kaya.
She is one of my mutants.
- Kaya, çok teşekkür ederim.
- Kaya, thank you so much.
Kendi dünyana dönmen seni mutlu etmedi mi Kaya?
Aren't you glad to be back In your world? Kaya?
Kasayı kaya matkabıyla açamazsınız.
[Jackhammer] You can't jackhammer into the safe.
- Kaya mezgidi.
Rock cod.
- Şu kaya parçasına bir bakın!
( Laughs ) Look at that rock!