Kazanan перевод на английский
6,589 параллельный перевод
Ve son kazananımız Sarah Martina Claire.
President Westwood : And now for our final winner... Sarah Martina Claire.
Cuma günü Piyangonun kazanan 100 kişisinini açıklıyoruz.
We're announcing the one hundred winners of the lottery on Friday.
Saatler sonra çekişme sonra ermiş ve Amerika 100 şanslı kazananı oylamış olacak.
Within hours, the competition will be over, and America will vote to determine the 100 lucky winners.
Son kazanan da açıklandığı an Langdon'un adamlarından biri ayaklanma başlatacak.
When the last winner is announced, one of Langdon's men will incite a riot.
Bu tarz şeylerde kazanan taraf olmuyorum genelde.
I never get to win these things.
25 yaşına gelmeden önce kumarda servet kazanan bir sokak dolandırıcısıymış.
A street hustler who made his fortune gambling before he was 25.
Bart, sen cehenneme gittin. ... ve kazanan bir şekilde geri geldin. Tıpkı İsa gibi...
Bart, you went to Hell and came back a winner, like Jesus.
Bu kadar yetenekli ve ödül kazanan bir yazarla tanışmak büyük bir onur.
What an honour to meet such a talented and award-winning writer.
Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nün yaz stajı programının kazananına...
The announcement of the winner of the Parks and Recreation's coveted summer internship.
Ama kazanan açıklanmadan hemen önce sırtına yavaşça vurup "Senin sıran, evlat." diyeceğim.
I'm gonna pat you on the back and say, "It's your turn, kid."
Ödül kazanan doktorlardan biri olduğunuzu sanıyordum.
I thought you were supposed to be some award-winning doctor.
Tüm alkışlar, kazanan kahramana.
All hail the goddamn conquering hero.
Kazanan... 22!
Winner - - 22!
Bu gecenin kazananı...
And the winner tonight is...
Kazanan eli yere attı.
She folded the winning hand.
Ve kazanan :
And the winner is...
Umarım kazanan erkek olur.
Hopefully it's a man.
- Bir kazanan oluyor, değil mi?
- Uh, there's just one winner at the end, right?
Bu yılın kazananını açıklamaktan mutluluk duyuyorum.
And so I am very pleased to announce this year's winner.
Harper Avery ödülünü kazanan...
The Harper Avery award goes to...
Seçimin galibini şeref duyarak açıklıyorum, kazanan : Julius Priscus!
It is my pleasure to introduce your newly elected tribune, Julius Priscus!
Kazanan tek isim eşiniz oldu.
And she's the only one who won.
Grayson Global Şti.'nin en çok kazanan ortağı.
He was Grayson Global's biggest earner.
Kazanan yok, kusursuz sistem yok.
No winners, there is no perfect system.
Ölümüne savaşacaksınız. Kazanan, özgürlüğünü kazanacak.
You shall battle to the death, and the winner will be given his freedom.
Kazananın ismi tabelada en üstte yazar.
Winner gets top billing on the sign.
Kazanan kırmızı.
Winner.
- Kazanan kırmızı.
Awoo! Winner. Red.
Kazanan kazanan, domates soğan değil mi ama?
Winner, winner, chicken dinner, right?
Harper Avery Ödülünü kazanan cerrah çok mu meşgulmüş?
'cause the guy who won the Harper Avery's too busy?
Ve kazanan "Mess in a Dress".
And the winner is Mess in a Dress.
Nasıl kazanan olunur bilmiyorum ki.
I don't know how to be that.
Ve işte kazananımız.
And we have a winner.
kazananısın.
And then cast aside.
Şuna bak. "Toplum Hizmeti, bir kazanan."
Here. "Give Back Scheme a winner."
Kazanan tüm ülkelerin olmasını istediği bir şeydi bu.
This was what the victors all wanted to see happen.
Kazanan tarafta bulunan Japonlar barış görüşmelerinde tam anlamıyla bir tokat yemişlerdi.
The Japanese, who'd been on the winning side, get this slap at the peace conference.
İtalyanlar savaşın kazanan tarafındaydılar. Ancak almak istedikleri toprakları elde edememişlerdi. Bu da İtalyan milliyetçileri üzerinde büyük öfke uyandırmıştı.
The Italians came out of the war on the winning side but failed to gain the territory they had expected to gain, and there's a sense of outrage about this amongst Italian nationalists, a sense almost that Italy has lost the war
Bizi yavaşlatmayı başardılar ama kazanan biz olacağız.
They managed to slow us down, but we will win the day.
İngiltere'deki dağıtım ağı sayesinde uyuşturucu tacirliği yapan ve milyonlarca pound kazanan çeteleri çökertmek için olanak sağladın.
You've facilitated a link to a team of drug dealers with a distribution network in the UK worth millions.
Kazananı onaylamak istiyorsun, özellikle de o mevkiye atadığın birini.
You want to endorse a winner, especially one you appointed to his position.
Ama belki şanslı kazananın ben olmadığımı söylersin diye düşünmüştüm.
Although I think you might perhaps have told me I was not the lucky winner.
Görünüşe bakılırsa kazanan, Peter.
Well, it looks like Peter won.
O Kentucky at yarışlarını kazanan iki attan doğma safkan bir tay.
It's a thoroughbred colt sired from Two Kentucky Derby Winners.
Bir suç olarak başlayıp tamamen farklı bir boyut kazanan bir olay.
A crime that began is one thing but became another.
Bu benim oyunum ve kazanan benim.
This is my game and I'm the winner.
Kazanan her şeyi alır.
Winner takes all.
Kazanan belli.
We have a winner.
Finans konularında cahil bu saf gazetecilerin sana kazandıracağı kadar para kazanan bir ACN istiyorsun sen.
You want the ACN that makes as much money as these naive, financially illiterate journalists will let you make.
Ve kazanan takım!
WE HAVE A CLEAR WINNER! WESTLAKE HIGH HAS A NEW DANCE SQUAD,
Kazanan tarafta olmalarına rağmen, sanki İtalya'nın savaşı kaybettiği algısı oluşmaya başlamıştı.
despite being on the winning side.
kazan 69
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazanmak 22
kazandın 147
kazandı 52
kazandık 165
kazanacak 20
kazandınız 29
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazanmak 22
kazandın 147
kazandı 52
kazandık 165
kazanacak 20
kazandınız 29
kazandın mı 31
kazanırsan 21
kazanacaksın 22
kazanıyorum 16
kazanırsam 20
kazanamazsın 48
kazandım mı 18
kazandık mı 21
kazanırsan 21
kazanacaksın 22
kazanıyorum 16
kazanırsam 20
kazanamazsın 48
kazandım mı 18
kazandık mı 21