Kaçırmam перевод на английский
1,217 параллельный перевод
Onu hayatta kaçırmam.
I'd never miss that.
Yazılarını çok severim, asla kaçırmam.
Love your column. Never miss it.
Hayır, ama asla sünnet kaçırmam.
Oh no, but I never miss a Bris.
Teşekkürler Tom. Görünüşe göre fişek yasağı bir kasabanın keyfini kaçırmamış.
The firework ban won't be putting a damper on one town's festivities.
Annesini kaçırmamız da ne demek?
What was that about us having his mother?
Umarım katliamı kaçırmamışımdır.
I hope I ain't missed the massacre.
Ama onu bitirdiğim anı kaçırmamı mı istiyorsunuz?
But, what, I gotta let go the moment I give birth?
Haydi gidelim, böylece randevumu kaçırmamış olurum.
Let's go, that way I won't miss my date.
Partileri asla kaçırmam.
- I never miss these.
Dünyada, kaçırmam.
Of course, I wouldn't miss that for the world.
Oh, Tanrım, evet, bunu hayatta kaçırmam.
Oh, yeah, I'm going to the luau. I never miss it. The barbershop quartet- -
37 saat sonra. - llkini kaçırmamıştım.
- I didn't miss the first one.
Daha önce uçağı hiç kaçırmamıştım.
I've never missed a plane before.
Sen de hiç kaçırmamışsın.
It's all here.
- Bunu asla kaçırmam.
Miss it. I wouldn't miss it.
- Hiçbir şey kaçırmam.
I don't miss a thing.
Vuruş sıramı kaçırmam.
I won't miss my innings.
Treni kaçırmamışsa eve gelmiştir.
He'll be home if he caught the train at four.
Gerçekte, burdaki bütün hayatımı seviyorum. Aslında, gelecek cumaya bir randevum var... Umarım bu randevuyu kaçırmam çünkü kanunlardan kaçıyor olacağım.
In fact, I have a date next Friday... that I'm hoping I won't have to miss because I'm running from the law.
Emma Thompson'ı asla kaçırmam.
Anything with Emma Thompson.
- Ben hayatta kaçırmam.
- Wouldn't miss it. - Yeah.
Büyükçe yaz. Başkanla olan yemeği kaçırmamız için bir bu eksikti.
That's just what we need, to miss dinner with the mayor.
Her şey Çörek'in bokunu kaçırmamızla başladı desek sanki inanacaklar.
Like they'll believe it started'cause we kidnapped Muffin's turd.
Sen de insanları nasıl rencide edeceğini öğrenme derslerini... hiç kaçırmamışsın.
Oh, see, when you should have been learning... how to make someone bleed, you were.
- Sakın kaçırma. - Kaçırmam!
- Don't let up.
Kimse kaçırmamış.
Everybody's scored.
Ben bu 2 kurşunla hiç kaçırmam.
I ain't gonna miss with these two bullets.
Hiç kaçırmam.
I never miss your recitals.
Seni bırakayım mı? - Evet, en azından treni kaçırmam.
- yeah, at least this way i won't miss my train.
Treni kaçırmamı mı istiyorsun?
You want me to miss the train?
Normal bir oyuncu : "Ah, bu fırsatı kaçırmamıza neden oldum" der ve muhtemelen bu yüzden kendini paralardı.
A normal player would have said, "Oh, I cost us this opportunity"
Fırsatı asla kaçırmam.
I never miss the chance.
Ve biliyorsun, ben ilgimi çekecek hiçbir şeyi kaçırmam!
And you know, I never let go of my interest!
Durum çok tehlikeli görünüyor ve bunu kaçırmam haksızlık olur.
It all sounds so vicious, and it's just not fair for me to miss out.
Uh, Bazen ve sonra düşünürüm oturan bir FTA avcısını, ve her nasıIsa daha fazlasını kaçırmam
Uh, sometimes. And then I think about dumping payload to outrun an FTA bounty hunter, and somehow I don't miss any more.
Hayatta kaçırmam.
I wouldn't miss it.
- Kardeşimin düğününü asla. kaçırmam.
And miss my sister's wedding? Never.
Bu fırsatı kaçırmam, çünkü birlikte olmak bizim kaderimiz.
I won't blow it, because we are meant for each other.
Salih Emir bugüne kadar duruşmanın tek bir saniyesini bile kaçırmamıştı.
You know, Saleh Amir didn't miss a second of this trial until today.
Sen, ben ve babam koltukta Ed Sullivan izliyorduk. Hiçbir Pazar kaçırmamışızdır herhâlde.
You and me and Daddy on the sofa watching Ed Sullivan.
"Bu sefer bu kızı kaçırmam"
This time the girl is gonna stay
"Bu sefer bu kızı kaçırmam"
This time the girl is gonna sta-ay
Ve şovunu kaçırmamı telafi etmek için seni davet etmek istiyorum.
To make up for missing your cable show, I'm inviting you.
Kesinlikle kaçırmam.
I wouldn't miss it.
Bu tür açıklamalar gösteriyor ki, pek bir şey kaçırmamışım.
Statements like that convince me that I was missing nothing.
Ama kaçırmamı onlar söyledi.
But they told me to miss it.
Müsaade ederseniz, ulaştırmam gereken bir kaç tane mektup var.
Anyway, there's one that I want to do personally.
Yeniden canlandırmamıza sızdınız, bir adamımızı kaçırıp, öldürdünüz.
You infiltrated our re-creation, captured and killed one of our people.
Hayatta kaçırmam. Görüşürüz, Hogan.
See ya, Hogan.
- Bunu kaçırmam.
- I wouldn't miss it.
Ama diş temizletmemi bile kaçırmamıştım.
But I hadn't so much as missed a teeth cleaning.