Koyun перевод на английский
7,305 параллельный перевод
Yani kurbanlık koyun gibi mi?
Like cattle?
Buraya koyun onu.
Put her down over here.
Daktilonun önüne bir maymun koyun en sonunda bir cümle yazacaktır.
Put a monkey in front of a typewriter, he'll eventually type a sentence.
- Koyun, lütfen.
Hit me, please.
Anahtarlarınızı kasenin içine koyun.
Guys put their key cards in the bowl.
Bir tane de karaborsada sağlıksız koyun eti satıp müşterilerini ishal eden bir adam var.
I've got a black market fellow selling dodgy mutton that gives his customers the terrible runs.
Paraları masaya koyun.
- Yes, sir. Cash on the table.
Ellerinizi görebileceğim bir yere koyun!
Put your hands where I can see'em.
Onlar ilk kez karşılaşacak 298 00 : 09 : 43,233 - - 00 : 09 : 44,634 Yiyebileceğin kadar koyun eti
It's... it's their first mutual litter boxing.
Koyun yemek bana göre değil.
Tippy doesn't like me to eat lamb.
Tom, koyun eti... Savaşçının yiyeceği
Tom, mutton... it's the meat of warriors.
Koyun eti
Remember mutton.
Hemen kasaya koyun.
Secure it in the vault.
Üçü ikinci konuma, biri birinci konuma koyun. İki, irtibat kursun.
Put three on position two and one on position one, two contact.
Buraya koyun.
Put her here.
Ancak o anda zil zurna sarhoştu ve gördüğünü iddia ettiği perinin boynuzları altı kıvrımlı ihtiyar, alacalı bir koyun olduğu ortaya çıktı.
But he was fou as a puggle at the time, and the fairy he claimed to see turned out to be an old piebald sheep, sporting six horns.
Masum koyun parayı taşır.
The innocent sheep carries the cash.
Ana yemeği, deniz ürünlerinin tam karşısına koyun çocuklar.
Hey, guys, make sure to keep the chafing dishes on the side opposite the seafood.
Ortaya ödül de koyun.
And put out there's a reward.
Facebook'a da koyun tabii hâlâ oraya giren varsa.
Facebook, if anyone still looks at that.
"Mükemmellikten korkmayın kendinize bahis koyun."
"Don't be afraid of greatness. Bet on yourself."
Güneşi güvenli bir yere koyun.
Put the sun somewhere safe!
Düşük açılı merminin sekmesini hesaplamak için katilin biraz mesafeye ihtiyacı vardı, yani nişancı burada durur yerde yüzü koyun hasta duran Weaver'a ateş eder.
Killer would have needed some distance to account for the low-angle bullet skip, so... Shooter stands here... Fires at Weaver, who's prone, sick on the ground.
Sen uzakta o tüp peyniri koyun.
You put that tube cheese away.
Yani bir bahçe düşünün ve içine beş hidrojen atomu koyun.
SO THINK OF A CUBIC YARD, AND PUT JUST FIVE HYDROGEN ATOMS
Sis kutuları koyun ve sokağın iki tarafını da denetim altına alın. Bizi görme yeteneklerini sınırlayıp görüş hatlarını azaltacağız.
Put smoke pots up and down both sides of the street, reduce their sight lines, limit their ability to see us.
Bu yüzden, lütfen yolumda durmak gibi aptalca bir şeyin çekiciliğine karşı koyun.
Governor, the helplessness you feel will incline you to irrational behavior. So please, resist the temptation to do anything stupid, like standing in my way.
Koyun ya da at götü olmalı.
Must be the sheep. Or the horses'arses.
Tamam millet, özel eşyalarınızı ve giysilerinizi numaralı çantalara koyun.
Okay, people, place your personal items and your clothing in the numbered bags.
Ellerinizi direksiyona koyun!
Put your hands on the wheel!
Bunları oraya koyun.
Put them here.
Bunun ne kadar iğrenç olduğunu sana bile anlatmaya başlayamıyorum. Yüzünüz yere koyun.
I can't even begin to tell you how disgusting that is, your face on the floor.
Koyun sürüsünü güderken tökezleyip üzerime düştü.
He stumbled upon me while he was herding his goats.
Koyun doğurmak üzere.
The sheep is about to lamb.
Şu tekerleklerin arkasına biraz taş koyun! Lütfen!
Get some rocks behind those tires to block them!
Sırt çantalarınızı sıralarınızın üzerine koyun.
Place your backpacks on the desk in front.
Ceplerinizdeki harçlıkları da buraya sıranın ucuna koyun.
Put all your pocket money here - at the end of the desk.
Koyun kesin ölmüş, yolumuza devam edelim.
Sheep is totally Daud. We can only run on. - Are you sure?
Kurbanlık koyun lazım onlara.
They need a sacrificial lamb.
Evet, düşmanla koyun koyunasın sadece.
No, you're just sleeping with the enemy. I'm not gay, Emily.
Şurada çalışan koyun sürüsü için hayır, ama biz yöneticiler için...
Well, not for the sheep out there, no, but for us, upper management...
Ellerinizi arkanıza koyun!
Put your hands behind your back!
Bıçağı yere koyun.
Put down the knife.
Böyle şömine önünde koyun postu üstünde...
On a sheepskin in front of a fire...
Kurbanlık koyun gibi gitmeyin oraya!
Don't go up there to get slaughtered.
Ve ödül de koyun.
And offer a reward.
- Uh-huh. Üzerine toz bezi koyun.
Put your dust rag on it.
Koyun karşısına kadar arabayla sana bir kutu Twizzlers getiren adamın süper bir baba olduğunu düşünüyordum.
I thought it was pretty cool that your old man drove across the bay just to bring you a box of twizzlers.
Bay Keller'a bir koyun mu yakmasını öneriyorsunuz?
Are you suggesting Mr. Keller burn a sheep?
Bu çok saçma! Sol 16 saniye var, Aşağı 2 ile olan Alan amaç kicker koyun! Hayır!
This is ridiculous!
Yemek torbasına koyun.
Put it in a doggie bag.