Koyunlar перевод на английский
1,026 параллельный перевод
Benim şarkı söylemem, koyunlarımın melemesine benzer.
My singing sounds more like the bleating of my sheep.
Koyunlar, bir hain tarafından yönlendirilir.
The mother sheeps are guided by the "Traitor".
Deniz Apaçık bir gökyüzünün altında Bulutlar yünlü koyunlar gibi
The sea... in the summery sky,... the plush clouds, sheep,
Ağılda, hala tedirgin olan koyunlar, sessizlikte uykuya dalacaklar.
In the fold, the sheep, still altered, will remain sleeping in silence.
Bu oldukça ilginç bir nokta öyle değil mi? Peki koyunlarının kaldırımlarda gezmesini mi öneriyorsun bana?
This exchange the picture.
Koyunları sürenlerde silahlarıyla yaşayan adamlardı.
And with the sheep rode men who also lived by their gun.
Ve Morgan Lane yıllar sonra Montana'nın sığır topraklarına koyunlarını sürdüğünde durum böyleydi.
And that's how it was when Morgan Lane rode north years later driving his sheep into the cattle lands of Montana.
Koyunların canı çıktı ve su içmeleri lazım.
The sheep's all played out and they need water.
- Koyunların bugün bir adım daha atacak halleri kalmadı.
- The sheep can't go a step further today.
Babanın seni götürdüğü Avustralya koyunlar için iyi bir ülke, Mr Lane.
Australia, where your father took you, is a fine, fine country for sheep, Mr. Lane.
Küçük Bo-Peep'sin koyunlarını bulamamasına şaşırmamalı.
No wonder Little Bo-Peeps couldn't find her sheeps, heh.
Dünyanın tüm koyunları sizde.
You've got them. All the sheeps in the world in one bunch.
- Ben koyunları severim.
- I loves them. Uh-huh.
Ve öyle göründüğü için dün geceki koyunlarınız gibi vurulacak mıyım?
And I get shot like your sheeps last night just for the looks of it?
Mac, dikkat et koyunlar dağılmasın.
Mac, be sure you keep the sheep well-bunched.
Bence koyunlar dünya için önemli şeyler.
I think sheep are pretty important in the world.
- Koyuncular ve koyunlar sorun yaşadı.
Them sheepherders and the sheep had the trouble.
Şimdi pis koyunlarına dön ve bu topraklardan dışarı çıkar.
Now get back to those filthy sheep of yours and get them out of the country.
Koyunlarımı yeni kiraladğım otlağa götüreceğim.
I'm gonna move my sheep into the pasture I just leased.
Koyunlarına dönsen iyi olur, bayım, hala hayattayken.
You better get back to your sheep, mister, while you're still alive.
Dinle, Morgan Lane arazime koyunlarını sokarsa o dahil tüm koyunlarını bizzat ben vuracağım.
Listen, if Morgan Lane moves sheep on my land I'll personally shoot every one of them and him too.
Ya koyunlar, Mr. Lane?
Well, what about the sheep, Mr. Lane?
Sığırlarla birlikte koyunları da aynı çiftlikte beslemeye başlamalısınız.
You've got to start running cattle on the same range with sheep.
Size sadece nasıl yapıldığını göstermekle kalmayacağım, başlangıç için koyunları da vereceğim.
Swing with me, I'll not only show you how, but I'll give you the sheep to start.
Ya koyunlarına ne olacak?
What about your sheep?
Koyunları bilirsin.
You know sheep.
Koyunların sığırlarla aynı çiftlikte beslenebileceğini kesin olarak ispat etti.
He definitely proved that sheep can be run on the same range with cattle.
Koyunlarını Forsythe arazisine yönlendirdiğini duydum.
I heard you aimed to get your sheep onto the Forsythe range.
Ne koyunların ne de siz asla geçemeyeceksiniz.
Your sheep will never get through, nor you neither.
- Koyunlar geçti mi?
- Did the sheep get through?
Koyunlar geliyor, millet!
The sheep are coming, fellas!
Koyunlar geliyor.
The sheep are coming.
Koyunları buraya getirirsen, seni öldürürüm demiştim.
I told you if you brought sheep on this range, I'd kill you.
Küçük kara koyunlarız Sürüden ayrılmış
We are little black sheep Who have gone astray
Ben bazen koyunları saymayı denerim.
- Sometimes I try counting sheep.
Üretmeyi düşündüğü koyunları.
- The sheep he's been planning on.
Ama bu koyunları bırakıp gidemeyiz.
But we just can't up and leave these sheep.
Sonra birdenbire koyunlarım öldü, ya da ben.
Then all of a sudden the sheep went dumb, or I did.
O kış koyunlar ölmeye devam ettiler.
That winter the sheep kept dying.
Söz verdiğiniz koyunların gelmesini bekliyorlar.
The seed, the sheep you promised.
Şu koyunlar kime aitse, buradan uzaklaştırabilir mi?
Whoever belongs to these sheeps, will you please get them out of here?
Siz en iyisi koyunlarınızla ilgilenin.
You better look after your sheeps.
Elbette burada Hindistan'da olduğu gibi fil mil yok, koyunlarımız var, kargalarımız var kuşlarımız, dağlarımız ve keçilerimiz.
Cause we don't have any elephants here, the way that you do in India, but... we have marmots, we have birds, montensas and goats.
- Keşke koyunlar erkek olsa!
- If only sheep were men!
Koyunlar su içene kadar keçilerinizi geri çekin.
Drive back your goats until the sheep are watered.
Bu gece koyunları güdeceğim.
Tonight I tend the sheep.
Koyunlar arasında bir adam var!
Moses! There is a man among the sheep!
Gençlerimizle ve ihtiyarlarımızla, oğullarımızla ve kızlarımızla gideceğiz... Koyunlarımızla ve sığırlarımızla gideceğiz çünkü Rabbin yüceliğini ve diğer tanrılardan üstün olduğunu biliyorum.
We will go with our young and with our old, with our sons and with our daughters, with our flocks and with our herds will we go, for I know that the Lord is great and that our Lord is above all gods.
Doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden, her şeyleriyle geldiler, koyunlarını sığırlarını ve develerini önlerine kattılar.
From east and west, from north and south, they came with all they had, driving their Hooks and their herds and their camels before them.
# Ak koyunları getirin #
Bring your white sheep in
Koyunlarımı aramaya başladım, ama göz gözü görmüyordu.
I started looking for my sheep and I couldn't see my hands in front of my eyes.