Kurtar onu перевод на английский
1,187 параллельный перевод
- Kurtar onu!
Help! - Get him!
Kurtar onu.
Save her.
Kurtar onu.
Save it.
Kurtar onu!
Save him!
- Ufaklık! - O zaman kurtar onu.
- In the worst scene she'll fall.
- Git ve kurtar onu!
- It's a gift from Daddy.
Bizi birlikte görme acısından kurtar onu.
Spare her the pain of seeing us together.
Onu kurtarıyoruz.
We're saving her.
- Buraya geliyorsun ve onu trajik bir kurbanmış gibi kurtarıyorsun.
- Coming up here and treating her like some tragic victim.
Ya kötü adamın ardına düşersin ya onu kurtarırsın.
Will you chase the villain... ... or save him?
Neye mal olursa olsun onu kurtar.
Save it at any cost.
Efendim, efendim o ölecek Lütfen onu kurtarın efendim
Please save him, Sir
Lütfen onu kurtarın efendim
I beg of you, please spare his life, Sir So, lost all of your starch at last, have you
Onu kurtarın doktor.
Did you strip-search him?
Yaşaması gerekiyor, kurtarın onu!
He has to be alive. So save him.
Tüm yapmamız gereken onu bulmak ve kurtarılacağız.
All we have to do is find it and we will be rescued.
Lütfen. Silahlarınızı kullanın ve onu kurtarın!
Please, use your weapons, and free her!
Onu oradan sağ salim kurtarırsın.
Tell you what.
Bir çok kişi önce birinin hayatını kurtarıp, sonra onu öldürmenin saçma olacağını düşünür.
I thought most people would agree it's not really likely... that you'd save someone's life and then kill them.
Onu acılarından kurtar!
So put him out of his misery
Kendi kendime bir gün onu o buzdan kurtarıcağımı söyledim.
I told myself one day I'd get her out of the ice.
Öyle gözüküyor ki onu telepatları kurtarırken bozdun.
It seems you violated it when you rescued these telepaths.
Onu o durumdan kurtarırdı.
It would get her off the hook.
# Bu canavarlıktan kurtarın onu!
# Save him his life from this monstrosity
- Ve eğer onu kurtarırsan bu senin.
And it's yours if you save her.
- Onu biraz zor kurtarırsınız!
- Good luck trying to save her!
Yemin ederim onu kurtarırsan bir daha asla küfretmeyeceğim.
I swear that I will never swear again in my life if You save her.
- Onu bu sefaletten kurtar, lütfen.
- Please take him out of his misery.
Ben de senin kıçını kurtarırdım çünkü onu sonra da haklayabilirim.
I'd save your ass cause I can bust her later.
Mmm, o zaman onu bu hastalığından kurtarırız.
Mmm, then we'll soon cure him of that.
Eğer şansm eseri ölmediyse Onu hala sevdiğimi söyleyin. Phoebus Eğer beni duyuyorsan beni kurtar.
Phoebus lf you hear me, come save me make them hear the truth
Onu nasıl kurtarırsın?
How could you save him?
- Kurtarın onu...
- Save them.
Eğer onu kurtarırsak, donunu çıkarıp "Sok ve Sürt" oynayacağım!
If we save her, I'm going to take off her pants and play slip and slide!
- Kurtarın onu! Boğulmaktan bahsetmeyin!
- She looks lovely as she drowns.
- Onu kurtarın.
Don't talk of drowning!
- Şimdi devam et! - Dvam et. - Kurtarın onu!
- No problem when you play cricket!
Makineyi kaldırarak onu kurtarıyorlar ama oradaki patatesleri görmüyorlar.
They free it by lifting the machine and they miss potatoes there.
Ben aklıma ilk kim gelirse onu kurtarırdım.
I'd save whoever came to mind.
Kurtarırdım onu tüm acılardan elimden gelse...
( sing ) I'd save Him all the suffering if I could ( sing )
Bu biz onu kurtarıcımız sandığımız zamandı.
That's when we thought he was our Messiah.
Eğer onu durdurabilirseniz bizi bu beladan kurtarırsınız.
If you'd turned him in, you'd have saved a lot of trouble.
Lütfen onu kurtarın.
Please save him.
Ama efsane bu ya, sihirli midye tarafından kurtarıldı onu kıyıya taşıdı ve yeni koloni görüsünü paylaştı. Koloninin adı da Quahog olacaktı.
But, as legend has it, he was saved by a magic clam, who brought him to shore and shared the vision of a new colony, which would be called Quahog.
Beni, onu öldürmek zahmetinden kurtarırsın.
It'd save me the trouble of killing him.
Bence onu bir sürü sorumluluktan kurtarıyor.
I think it relieves him of an awful lot of responsibility.
- Kalp masajı, onu kurtarırdı sanıyordum. - Evet, anlıyoruz.
How about your partner?
Eğer orada olsaydım onu kurtarırdım!
If I be there... I save her!
Bu, beni onu bulma derdinden kurtarırdı.
It'll save me the trouble of having to find him.
Onu Kurtarın.
Save him.
O seni kurtarır, sen onu, bu böyle başlar.
He saves your life, you save his life, this leads to that.
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onu sevdim 104
onun yerine 89
onun da 23
onu geri ver 55
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onu sevdim 104
onun yerine 89
onun da 23
onu geri ver 55