Listed перевод на английский
1,935 параллельный перевод
Ne zaman listeye alınmış?
When was he listed?
Ve bağlantılı olan diğer şeyleri de mesela Alice Liddell ve Lewis Carroll gibi.
And pull anything that's got a listed cross-reference, Like Alice Liddell, Lewis Carroll.
Mucizevi bir şekilde Rahibe Grace Ellen olayı ufak yaralarla atlattı şu an Unionville'de bir hastanede ve durumu iyi.
Miraculously, Sister Grace Ellen only suffered minor injuries and is listed in stable condition at a local hospital here in Unionville.
Acaba lisedeki erkek arkadaşım hala müsait midir?
I wonder if my high school boyfriend is still listed?
Schindler'in adresi Kansas City'de kayıtlı.
Schindles address is listed as Kansas City.
Onu sevmem için gereken üç nedeni de sıraladın.
You have just listed three of the reasons why I may just love him.
Telefon defterinde adı yoktu.
He's not listed in the phone book
Annenin adı Lorraine Hill olarak geçiyor.
Your mother is listed as Lorraine Hill.
Düşündüm ki ; Johnny frengiyse ve Nikki'nin adı da seks partnerlerinin arasında geçmiyorsa...
- I figure if Johnny has syphilis and Nikki wasn't listed by the county as one of his sexual partners...
Beynine girip hipokampusa yuva yavan bir böcek ama onlar...
It's a bug that crawls into your brain and nests in your hippocampus, but they're- - Red-listed.
Bugünkü toplantıda konuşup listeye ekleriz.
We are gonna talk to the committee today and get her listed.
Organ listesine girmesi için beş yıl kansersiz yaşaması gerekiyor.
She needs 5 years cancer free to be wait-listed for an organ.
Eğer müşterilerinden biri olsaydım bana günden güne derdin.
If I was one of your clients, I'd be listed as "day-to-day".
Polis departmanı onu yönetimsel çalışma listesine eklemiş.
The department has him listed as an administrative liaison.
Şey, O kira başvursunda sizi işvereni olarak yazmış.
Well, he listed you as his employer On his rental application.
Yani sitenin üyeleri mi listelenmiş?
So the members of the site are listed here?
Hiçbiri telefon defterinde kayıtlı değil.
No one is listed in the phone book They all have cellphones
Hasta olarak kayıtlı değil... ama biri St. Sebastian Hastanesi'ne kimliği belirsiz birini bırakmış.
He's not listed as a patient, But someone dropped a john doe off At st. sebastian hospital,
Yanlış ellere geçmesini engellemek için bilgilerini daima B'ye kaydederim.
I always listed her in the bs in my personal information In case it fell into the wrong hands.
Adli doktorla konuştum. Arşivinizde o tarihte kaydedilmiş ağabeyimle aynı yaşlarda beyaz bir erkek varmış.
Checked with the coroner, said you had a white male listed back then about the same age as my brother.
Listede adımız var ama Shawn'la bu davada çalışmamıştık.
Our names are listed on the case, but we didn't work on it.
Petrovich listede olduğunuzu bilse, şimdiye kadar bir hamle yapardı.
If Petrovich knew you were listed, he would've already made a move.
- Başka bir adresi var mı?
- Any other addresses listed for him?
- Petrovich davasında ismimiz vardı
- We're listed on the Petrovich case.
Sen de mesaj listesindesin.
You're listed as a recipient here.
Ama tam gün ve zamanı hakkında sonuca varılamamış.
But the exact day and time are listed as inconclusive.
Nolan tıp dünyasında bir dâhi. Nobel ödülü için son elemeye kalan adaylar listesinde.
Nolan's a medical genius, short-listed for the Nobel.
- Ben hâlâ bekleme listesindeyim.
- I'm still wait-listed.
Babası yazmıyordu. Jesse'nin biyolojik annesi Julia Wright.
There's no father listed, but Jesse's biological mom is named Julia Wright.
Peki neden bilekliğinde sorumlu doktorunun...
Then why are you listed as the attending
Kayıtlı olduğu adresten üç ay önce ayrılmış.
She moved from the address they had listed three months ago.
Chicago'daki 11 çocuğun vasisi olarak görünüyorsunuz.
You're listed as guardian for 11 kids in chicago.
Ama geçerli bir adresi yok... Benjamin, kaldır onu, hemen!
But there's no current address listed here for her- - benjamin, put that away right now!
- Eksilerini bile listelemiş.
But it turns out he was pretty fed up with Maynard debate. Even listed the cons.
Tablo 67 yılında çalınmış ama sanat kayıpları kayıtlarında yok.
The painting was stolen in'67, But it's not listed on the art-loss registry.
Emlak şirketiyle görüştük. Listelerinde Sam Parker isimli bir sakin yokmuş.
We contacted the leasing office, and they don't have a Sam Parker listed as a tenant.
Godse dosyası altında kaydedilmiş halde.
Listed under Godse.
Bu iki kısa sayısal kod, Victor'ın ismi altında kaydedilmiş.
These two shorter numeric codes, listed under Victor's name.
Adresim hiçbir yerde yazılı değil.
My address isn't listed.
Mareşal Servisi isim kullanmıyor.
The Marshal's Service doesn't have anything listed by name.
Hepsi aynı numaradan.
All listed to the same number.
Sadece listedeki bir isim.
Flack only name listed...
Broward'ın otopsi listesine göre ölüm sebebi asılarak boğulması.
So, Broward's autopsy listed the cause of death as asphyxia by hanging.
LT şüpheli olarak gözüküyor.
LT is listed as questionable.
Listesinde başka bir ev daha var.
He's got another house listed.
Doğum gününün kutlandığı gün sadece halka söylenen bir şey ama gerçek doğum gününün bu olmadığını duydum.
He celebrates his birthday but that date is just the date that is listed on his ID card People say that date is really not his real birthday
Nasılsa, insanların kutladığı başka bir gün var... Bugünün benim için bir anlamı yok.
I celebrate the date listed on my birth certificate so today holds no meaning to me
Kocanız en yakın akraba olarak sizi yazmış, annesi ve babasını da ikinci olarak yazmış.
Your husband's DD-93 has you listed as the primary NOK... and them as secondary.
Bir telefon numarası gerekliydi ve dosyadakilere ulaşılamıyordu.
We needed a contact number and the ones listed weren't in service.
Listede yok mu?
Not listed?
- Şimdi kaç karenin listesi yapıldı.
Now how many shot have been listed, Two,