Mahkûm перевод на английский
8,635 параллельный перевод
Ancak bir tiran duruşma olmaksızın bir insanı mahkûm eder!
Only a tyrant would condemn a man without a trial.
Bir konuşma yapacağım ve insanlar onu resmi bir infaza mahkûm edecekler.
I would make a speech and the people would condemn him to a formal execution.
- Bennett yemekten zehirlendi. Glades'e bir mahkûm götüreceksin.
- Bennett has food poisoning, so you're gonna transport a prisoner to Glades.
Sen onu tutukladın, mahkûm etmedin.
You arrested him, you didn't convict him.
Göğsünde "kaybetmeye mahkûm" dövmenle maceraperest bir soygunu becerebileceğini görmüyorum diyelim o zaman.
Let's just say I don't see you pulling thrill-seeker holdups with a "born to lose" tattoo on your chest.
Bay Bohannon'ın bizi kar küremeye mahkûm ettiği tepelere...
How's that sound? A price higher than the peaks Mr. Bohannon has condemned us to shoveling.
- Mahkum.
- A prisoner.
Mahkum.
Prisoner.
Mahkum olmak biraz daha az çaba gerektirir gibime geliyor.
A prisoner sounds like it would be a little less work.
Bu da mahkum.
He's a prisoner.
Bir mahkum, hapsedildiği andan itibaren bir daha hücresini terk edemeyecek. Bazı istisnalar hariç olmak üzere.
Once a prisoner is jailed, he will not be able to leave, except under established procedures.
Şu andan itibaren, adın Mahkum 8612,... yalnızca 8612.
From now on, you will be known as Prisoner 8612 and only as 8612.
Her mahkum, ıslah edilmesi gereken bu topluluğun bir parçasıdır.
Prisoners are part of a correctional community.
Yatağını düzgün yapıncaya kadar hiç bir mahkum uyuyamayacak.
Don't none of these other prisoners get to sleep till you make your bed to my satisfaction.
Her mahkum okuyacaklarımı yapacaktır :
Each prisoner must complete the following :
Mahkum 8612,... sanırım kendini iyi hissetmiyorsun.
So, prisoner 8612, I understand you're not feeling well.
Bir mahkum olarak hiç bir hakkı olmadığı halde mi?
Even as a prisoner with essentially no rights?
Pekala, sanırım hepiniz mahkum arkadaşlarınızın, bugün öğlen yarattığı karmaşaya şahit oldunuz.
Okay, so I'm assuming that you've all seen and heard the mess that your fellow prisoner has created for us this afternoon.
"Mahkum 819 kötü bir şey yaptı."
"Prisoner 819 did a bad thing."
Mahkum 819 kötü bir şey yaptı.
Prisoner 819 did a bad thing.
- Mahkum 819 kötü bir şey yaptı.
- Prisoner 819 did a bad thing.
Kötü bir mahkum olduğumu zannediyorlar,... ama değilim, yemin ederim, değilim.
They think I'm a bad prisoner, but I'm not, I swear I'm not.
Mahkum bile değilsin aslında.
You're not even a prisoner at all.
O çocuklar mahkum değil.
Those are not prisoners.
Olay da bu ; ben bir deneydeki herhangi bir mahkum değildim.
That's the thing ; I wasn't a prisoner in an experiment.
Eli mahkum.
What can you do?
Albay Floyd, mahkum komiseri Bay Loring'e kadar yardımcı olabileceğini düşündüğüm herkese mektup yazdım.
I've already written to everyone I could think of who could help... Colonel Floyd, Mr. Loring the Commissary of Prisoners.
- Bugün bir adamı ölüme mahkum ediyoruz.
For today we condemn a man to death.
- Mahkum takası.
Prisoner exchange.
- Nerede olduğumu veya neden mahkum gibi kilitlendiğimi söyleyene kadar bir şey indirmiyorum.
I'm not putting anything down until you tell me where I am or why you got me locked up like a prisoner.
Çünkü bu tarz bir telkin, mahkum edicilikte büyük bir rol oynar, Chris.
- It's hard to say. 'Cause that type of suggestion's very damning, Chris.
Eli mahkum.
' Well, needs must, innit?
Şirket ya da başarısızlığa mahkum olan direnişin.
The Company or your doomed - to-fail resistance.
Bamonte bağları ile Bazı hit adam sonunda cinayetten mahkum edildi.
Some hit man with ties to Bamonte was eventually convicted for the murder.
Cezaevine gitti hit adam Alfonz DeRosa cinayetinden kanıtlara mahkum değildi.
The hit man who went to prison for the murder of Alfonz Derosa wasn't convicted on evidence.
O bir hapishane hırsız kelime mahkum edildi.
He was convicted on the word of a jailhouse snitch.
Şişman ayaklarıyla yeryüzüne mahkum dünyalı tembeller.
Terrestrial slobs bound to the earth by their meaty feet.
Ruffles birçok şey iddia eder belki de bu yüzden belli bir süre idama mahkum edilmişti.
Ruffles claims a lot of things, maybe that's why Ruffles once spent time on death row.
Her kötü adam hapse girmiyor ve her mahkum da kötü değil.
Not every bad guy ends up in prison, and not every prisoner is a bad guy.
Hepiniz bu mahkum eğitim programında çok yardımcı oldunuz.
You have all been very cooperative with this inmate education program.
Ama bu Dekan ve bu mahkum bugün burada bu rüyanın gerçek olduğunu ispatlıyor.
But this Dean and this prisoner stand here together today to prove that the dream is real.
Geller, mahkum numarası 042098.
Geller, prisoner ID 042098.
- El mahkum kabul ettim.
- As if I were an option.
Adamı burada mahkum edelim, belki Ruslar anlaşmaya tekrar yanaşır.
Perhaps that will be enough. If found guilty, the Russians continue negotiations.
Adam mahkum olsa bile Sidorova bunu onların güvenliğini umursamadığımızın kanıtı olarak görecek.
Though it and position, but Sidorov looks at Chechen problem as the further evidence that we do not perceive their security questions correctly.
Sanık, kazara adam öldürmekten iki yıl hapse mahkum edilmiştir.
Respondent sentenced to imprisonment for two years for manslaughter.
İkinci kattaki mahkum merdivenlerinden giriyoruz.
We take the prisoners staircase to the second floor.
Yasalar izin verse de, onu ölüme mahkum edersek yaşamının artık bir anlamı yok demektir.
If we put him to death, even if the law allows for it, we are saying that his life no longer has value.
Onu da mahkum ettiniz.
before he rose from the death you condemned him to?
Kimse onu mahkum edemedi.
There's never anyone to flip to convict him.
Evlat, bunlar dinden sapmış kişiler, ve dini yargılamaya mahkum olmalılar.
My son, these men are religious extremists, answerable to the ecclesiastical courts.