Mahkûm no перевод на английский
349 параллельный перевод
Hiçbir jüri seni mahkum edemez.
"No jury would convict you."
Hiçbir mahkum, 90 günlük hapis çekene kadar, affa uğramayı hak edemez.
No prisoner is eligible for pardon until he's served 90 days.
Af umudu olmayan bir mahkum.
A prisoner with no hope of reprieve.
Hiçbir eski mahkum programýmý alt üst edemez.
No ex-con is gonna jazz up a schedule for me.
Ben Kral Richard'ın vesayetindeyim ve kraldan başka hiç kimse beni ölüme mahkum etme hakkına sahip değil.
I'm the royal ward of King Richard and no one but the king himself has the right to condemn me to death.
Cinayetten olmayabilir ama soygundan mahkum edileceğine hiç şüpheniz olmasın.
Maybe not murder, but there's no question of a conviction on the robbery charge.
Senden başka bu notu görebilecek birisini aklına getiremeyeceğine göre kocasını öldürmesinde ona yardım ettiğin için bu seni mahkum etmeye yeterli bir itiraf durumundadır.
And since she had no idea anyone would ever see that note but you it therefore has just enough of a confession to convict you of helping her kill her husband.
Elinde Johnny Howard'ı mahkum ederken olandan fazla kanıt yok.
You convicted them on no more evidence than there was against Johnny Howard.
Yakaladıklarımız yarısı sonradan mahkum oldu.
Half those citations were capital cases. There's no help for a cop who doesn't believe he's protecting the masses.
Elimiz mahkûm!
We've got no other choice.
Evet. doğuştan suçlu birinin, kendisini mahkum eden ve cezasını ertelemeyen yargıca karşı beslediği kin.
The grudge that a born felon bears against the judge... who sentences him and grants no reprieve
- Georgia kaderine mahkum olan kız artık yok, inleme yok, içmek yok...
Georgia no more doomed daughter, no more whimpering, no more drinking- -
Hayır, o yapamaz... 20 yılda bir kez olsun bir adamı ölüme mahkum etmedi.
No, he couldn't do... Why, in 20 years he never once sentenced a man to death.
Ancak ne dava açıldı ne mahkum oldun.
But no indictments and no convictions.
Bu sorgulama ne kadar zorlu olursa olsun, eminim ki mahkum bütün sorulara cevap verebilecek durumda.
I am confident that no matter how searching this may be, the prisoner will withstand it.
Dünyadaki hiçbir jüri onu mahkum edemez.
No jury in the world would convict her.
Gerçekten var olsaydı, burada kimse mahkum olmazdı.
If he existed, there would be no prisoners.
- Ben kaybetmeye mahkum değilim.
- Well, I'm no loser.
Sizi ölüme mahkum etmekten başka bir alternatifim yoktur.
Therefore, I have no alternative but to sentence you to death.
Beni bir mahkum gibi tutmaya hakkın yoktu!
You had no right to keep me prisoner!
Artık doğanın kanunları ile bağlı değil... Dünyevi bir bedene mahkum halde durmuyor.
It's no longer shackled by nature's laws, no longer condemned to inhabit a fleshly body.
Duygusuzca idama mahkum ediyoruz seçilebilecek benzersiz, özel bir idam şekli de yok bütün milletlere azar azar dağıtabileceğimiz isimsiz, ucuz bir ölüm var sadece matematiksel bir esasa dayalı hayatın topyekûn söndürüleceği zaman gelene dek.
We condemn to death without emotion and there's no singular, personal death to be had only an anonymous, cheapened death which we could dole out to entire nations on a mathematical basis until the time comes for all life to be extinguished.
Dranitsa'daki 2 no'lu mahkum kampı!
Yes, a comrade came to the camp.
Kaçma şansı olmayan kapana kısılmış bir mahkum olmayı anlamışsınızdır.
What it's really like to be a prisoner confined in the hole with no hope of escape.
Mahkum etme şansımız yok.
We got no chance of getting a conviction.
Mahkum kimseyle konuşturulmayacak mahkuma yatak, yemek ve berber verilmeyecek ve eğer kaçarsa yetkili subay ve askerlerce vurulacak.
The prisoner is to talk to no one. He's to be denied bed, and food, and barber. And if he escapes, responsible officers and men will be shot.
Hayır, Barrera tüm ününü Webster'ı mahkum etmeye adadı mecbur olmadıkça sözünden dönmeyecektir.
No, Barrera staked his whole reputation on convicting Webster, and won't back down unless he has to.
Hüküm açıklamadan önce mahkum, mahkemeye beyanat vermek istiyor mu?
Does the prisoner wish to make a statement to the court before sentence is passed? No.
Ben sıradan bir mahkum değilim.
I am no ordinary prisoner, sir.
Ömür boyu hapse mahkûm olduğum için intikamımı kendi ellerimle alamayacağım.
But... I've been sentenced to life in prison... I can no longer... exact my revenge... with my own hands.
8 nolu Kamptan 372 nolu mahkûm.
It's prisoner no. 372 of Camp 8
Sizlere hiçbir fiziksel veya zihinsel özrü olmayan ve kendi suçları olmadığı halde hiç yoksulluk çekmeyen ve sonuçta lüks içinde yaşamaya mahkum edilmiş bir azınlıktan söz edeceğim.
I'd like to talk to you tonight about a minority group of people who have no mental or physical handicaps and who, through no fault of their own, have never been deprived, and consequently are forced to live in conditions of extreme luxury.
İkincisi bizi mahkum edecek juri yok.
In the second place, no jury'll ever convict us.
- Hayır, sizi bugün mahkûm etmeyeceğim.
- No, I will not sentence you today.
Hayır. Katili yargılandı, elektrikli sandalyede ölüme mahkum edildi.
- Well, no, the actual murderer was tried, sentenced and electrocuted.
Hepimiz, Linda Arden'i hayatının sonuna kadar yatağa mahkum eden tedavi edilemez hastalığının iyileşmiş olmasına sevinmeliyiz.
Dare I deduce that the great Linda Arden has been cured of her incurable disease and is no longer bedridden?
Hizmetçilerin giremediği, birinin tırmanıp içeri giremeyeceği kadar küçük pencereleri olan odalarda birdenbire ortaya çıkmışlardı, bunun hiçbir açıklaması yoktu. Ölüme mahkum olduğunu söylemişti bana.
It would appear quite suddenly without explanation in rooms to which the servants had no access and where the windows were too small for a man to climb through.
William Hayes, seni 30 yıldan aşağı olmamak koşuluyla hapse mahkum ediyorum.
I must sentence you, William Hayes, to be imprisoned for a term no less than 30 years.
Oniki kere tutuklandım, hiç mahkum olmadım.
Twelve arrests, no convictions.
Bu konudaki kararı sizin hırslarınızla vermeyecekler. Beni mahkum etmeden önce en azından dinleyeceklerdir.
Your anger will be no judge in this affair and I shall at least have a hearing before I am condemned.
Hiçbir mahkum altıncı kademeye çıkamamıştı.
No inmate ever took it to six level.
Elim mahkum.
I've got no choice.
Bu durumda bana verilen yetkiye göre, sizi mahkemeye karşı gelmekten 30 gün veya bu mahkeme tatmin olana kadar... hapis cezasına mahkum ediyorum.
Then I have no alternative but to hold you in contempt of court... and instruct the bailiff to take you into custody for 30 days... or until this court is satisfied.
Ben hiçbir zaman mahkum olmamış bir adamım.
I'm a man of no convictions.
Hiçbir erkek veya dişinin onda hakkı yok. Tabii ki, bu kişiler Andaman mahkum kışlasındaki 3 adam ve kendim olmadığı sürece.
No living man or woman has any right to it unless it is the 3 men in the Andaman Convict Barracks and myself.
Diğer 13 mahkum, hiç şüphesiz, o aptalca kaçma girişiminden feyz alıp kaçmaya çalıştılar.
13 other prisoners, no doubt inspired by that idiotic example also tried to escape.
Hayir. Korkarim yalnizliga mahkum olmus haldeyim.
No, I'm condemned to solitude.
Ve Mississippi'de beni bu yüzden mahkum edecek bir mahkeme yok.
No court in Mississippi would convict me for it.
Bu sandalyeye mahkum olduğumdan beri... daha fazla abaza oldum.
No, you're right. Since I've been condemned to this chair, I feel hornier than ever.
Bir ölü memur ve bir ölü mahkum var. Ama açıklama yok!
I have a dead officer and a dead inmate but no fucking answers!
Sizi yakalayan polis şefi de artık bir mahkum.
The Police Chief who arrested you is now no more than a poor prisoner.