Makine перевод на английский
6,145 параллельный перевод
Araştırma, çalışma, makine, kısacası her şey.
The research, the formulas, the machine, everything.
Yani eğer yıldız çiçeğini kendime geri yollarsam, makine onun olacak demektir bu.
I mean, if I send the dahlia back to myself, then he owns my machine.
Makine hâlâ çalışıyor.
The machine still works.
Makine saldırısı için mi?
For a drone strike?
Daha önce savaş içinde olmadığımız dost bir ülke şehrine... İngiltere öncülüğünde herhangi bir makine saldırısı gerçekleşti mi?
Has there ever been a British-led drone attack on a city in a friendly country that is not at war?
Ancak dürüst olacak olursak, politik olarak makine saldırısını savunmak yerine alışveriş yapan 80 insanın katlinin sorumlusu olarak Al-Shabab'ı gösterirdim.
But frankly, politically, I'd rather point to Al-Shabab as murderers of 80 people shopping than have to defend a drone attack by our forces that kills an innocent child.
Duyduğuma göre, orada eskiden bir sürü makine varmış.
I hear there used to be lots of machines.
Makine dev bir mıknatıstır.
The machine is a giant magnet.
.. Bu makine etrafında geziniyorduk
.. we were hovering around this machine.
Bu makine!
It's the machine!
Makine!
The machine.
- Makine gitti. - Gitti mi?
The camera's gone.
Süper makine.
Beautiful piece of machinery.
Çoğu insan M.I.T. Bilgisayar Bölümünden birincilikle mezun olup makine mühendisliğinde yüksek lisans yapmaz üstelik 20 yaşında.
Most people don't graduate MIT with a BS in Computer science and Masters in Mechanical Engineering - at the age of 20.
- Bir makine.
- A machine.
Bu bir tür makine çocuklar.
This is some sort of a machine, guys.
Hayır, bir makine değil.
No, not a machine.
çerçevenin genişliğini azaltıyorum ki makine 22'ye 14 inçlik bir sırt çantasına sığabilsin.
I'm reducing the width of frame so the machine can fit inside a 22-by-14-inch backpack.
Makine 24 saat öncesine ayarlanıyor.
Setting the machine to 24 hours back.
Beyler, beyler, ben de Einstein'la tanışmak istiyorum, tamam mı? Ama bu makine sadece üç hafta geriye gidebiliyor.
Guys, guys, I wanna go back and meet Einstein, okay, but this machine only goes back three weeks.
Makine bunu yapamaz.
The machine can't do that.
Makine bize her şeyi verdi!
The machine has given us everything!
Makine bize fazla!
It's bigger than just us!
Artık makine, silah ve ekspertizde daha da geniş hizmetler sunuyor.
Provides much more extensive services now in machinery, weaponry, expertise.
Birmingham'dan makine parçaların geldi.
Your machine parts are here from Birmingham.
Makine parçaları almak için depoya gideceğim. Onu da yanımda götürürüm.
I'll go to the depot, pick up the machine parts and take her with me.
Ama bir makine bozulursa, arıza dosyasını belleğine kaydetmek zorundadır.
But if a machine failed, it should have saved the memory to a diagnostic file.
Bu makine çok iyi çalışıyor.
This machine works very well.
Evet, bu makine onların güzel rüyalar ile uyumalarını sağlayacak.
Yes, it will help them sleep with good dreams.
- Hayır, öyle makine yok çünkü.
No, because it doesn't exist.
- Makine gibi ses çıkarıyorsun.
You sound like a machine
VE LUIS İLE BİRLİKTE BİR YEMEK ŞİRKETİ KURDULAR 2009 yılında Arizona State Üniversitesi'nden mezun oldu makine mühendisliğinde derece yaparak.
In 2009, he graduated from Arizona State University with a degree in mechanical engineering.
Sanırım bir makineyle konuşuyorum ancak makine Carol olduğunu söyledi.
I'm talking to a machine here, I guess. But the machine said this was Carol.
Her gün birisi kablosuna takılıp düşüyordu. Tabii makine de yere düşüyordu. Arka tarafa gideyim demeyin.
And every day one of them would trip over that wire and yank it off the table.
Kartta 1,25 doların var mı? - Makine çalışıyor mu?
You got $ 1.25 on there?
Bak, makine çalışıyormuş.
Hey, the machine's working.
Onu tanımlamam gerekseydi pençeli makine oynu gibiydi.
If I had to describe it, picture like a claw-machine game.
Ama ne yazık ki bu makine bir önceki yüzyıldan kalma.
Unfortunately, this machine is pre-millennial.
Muhtemelen makine bozuktur.
It's probably just the machine.
O makine dairesine yalnız inmiştir.
Probably gets lonely down in that engine room.
Gücü kestilerse, hala makine dairesindedir.
If they killed the power, it's still in the engine room.
İki tanesi makine dairesinde.
Two are in engine room.
Denizin altında makine bile bulduk.
There's even a machine that we found in the sea.
Bunu yapabilen bir makine yapmayı nasıl başardın?
How did you manage to make a machine that could do that?
İşte bu yüzden bu makine bizi kurtaracak cevap olabilir.
That's why this machine could be the answer that saves us.
Bu makine annenizi bulmanıza yardım edebilir.
This machine will help you find your mother.
- Makine dairesine.
- Engineering? Where is that?
- Makine dairesi mi? Nerede orası? - Nerede dedim?
- Where is that, pal?
Bu bir makine.
It's a machine!
Bu bir makine.
It's a machine.
Sıradaki makine!
Next machine.