Mıllı перевод на английский
325,702 параллельный перевод
Yapacağım, oldu mu?
I'll do it, okay?
Söz veriyorum nazik olacağım.
I promise, I'll be gentle.
Neyse, bir dakika içinde evine bırakırım seni.
Mm-hmm. Anyway, I'll have you home in just a minute.
Seni yarın sekizde alayım mı?
I'll pick you up tomorrow at 8 : 00?
Atlayayım artık.
I'll hop on... I'll hop on in.
- Ee'si Frankie izleyecek olursa erken ayrıldığımızı ve hafif pulpa çıkmasıyla beraber orta derece diş oklüzyonu tedavisine... -... zamanım olmadığını anlayacak.
So if Frankie sees the tape, she'll know that we left early, and I wouldn't have had time to do a mesial distal occlusal with slight pulp horn exposure.
Gerekiyorsa her hafta sonu burada çalışma yapacağım.
I'll be workshopping it every weekend here at the house if need be.
Benden daha akıllı olduğunu sanırdım.
And here I thought you were smarter than me.
Ben hep burada olacağım sonraki hayatta ve ebediyette.
I'll always be here, in this lifetime and the next, for eternity.
Sanırım güzel bir hikayem olmadan liseden mezun olacağım.
So, guess I'll graduate high school without an epic story.
İleriki yıllarda ailemle nasıl bir şaka yaptığımın hikayesini anlatacağım.
Years from now, I'll be telling the story about how I pulled a prank with my parents!
Ona duş alıp yaklaşık bir saate çıkacağımı söylüyorum. O da 46 dakikaya oraya varacağımı anlıyor.
I'm letting her know I'm gonna take a shower, and then I'll leave here in about an hour, and then she'll know I'll be there in 46 minutes... 42 minutes to get there
Normalde yol 42 dakika sürüyor ama ekstra dört dakika koyuyorum. Eğer zamanında oraya varmazsam polisi arayacak.
and then a four-minute window for extra padding, and then if I'm not there, she'll call the police.
Aklında tut "cep şerbeti". Daha sonra ne olduğunu bulacağım.
Write down "syrup pocket." I'll know what it means.
Kulübün sahibi "Seni içeri alırım ama hiçbir motoru çalıştırma." demiş.
The maître d'said, "I'll let you in, but, uh, don't start anything."
Ben başlattığım zaman başlattığımı itiraf ederim ama ben başlatmadım.
Oh, I'll admit I started it when I start it, which I did not do.
Sonuç olarak senden asla istemediğim bir şey isteyeceğim ve benden daha iyi olduğun için belki yaparsın.
So bottom line, I'm gonna ask you to do something that I would never do, but you're better than me, so maybe you'll do it.
Sonsuza kadar anne şirketinde çalışmak zorunda kalırım.
I'll end up working at Mom Co. forever.
Yıllıklarımız, ilham posterlerimiz "Planet Nowhere" kitapları...
Our yearbooks, inspirational posters, "Planet Nowhere" books... you think they're gonna keep all that?
Her neyse, dört yıllık işletme diplomasıyla hayata adımını atıyor.
Anyway, he's going into the world with a B.S. in business.
Belki bir şeyler yapabiliriz. Siz bana takımı verin ben de ücretini gelecek ay ödeyeyim.
Maybe you and I can work something out, like you let me have the suit and I'll pay you next mth.
Ben seninle tokalaşırım.
I'll shake your hand.
Seni bir an önce forma sokacağım.
I'll whip you into shape in no time.
Kaldıracağım.
I'll pick those up.
Jack Lalanne'den "Sonsuza Kadar Genç Kal" ile başladım ama ansiklopedi veya yıllıklara geçmeyi düşünüyorum.
I started with Jack Lalanne's "Live Young Forever," but I'm thinking about upgrading to an encyclopedia or maybe even an almanac.
Söz veriyorum Karayipler yat gezine gitmeden önce takılmaya zamanımız olacak.
I promise we'll have time to hang before you go on your fancy Caribbean yacht trip.
Sana kanıtlayacağım.
I'll prove it to you.
Sanırım bir sosisli alacağım.
I guess I'll have a hot dog.
- Belki bir çello çalarım
♪ Perhaps I'll take up cello ♪
- Belki bir dostla tanışırım
♪ Perhaps I'll meet a fellow ♪
Sanırım Ağustos'ta döneriz.
We'll be back in August, probably, I think.
Pasaportunu al ben çantanı hazırlarım.
Get your passport, I'll get your bag ready.
İletişim bilgilerini bulayım.
I'll get his contact info.
Tamam, internetten bulup bakarım.
Okay, I'll find the show online and watch it.
Sağdan sola 1 olana bak. Ben de çay yapayım.
Have a look at one-across and I'll make us some tea.
Agresif havayolu kontrolü lazım ve en kısa zamanda damar için serum lazım. Aksi taktirde yarım saat içinde ölecek.
Some aggressive airway management and an intravenous drip as soon as possible, otherwise she'll be dead within half an hour.
Sanırım kıçından biraz alacağım.
I think I'll take a bit off the rump.
200 mil'lik bir sürüş mesafesinde olduğu için, Bize bir fırsat vereceğim Arabalarımızın gerçek dünyada nasıl çalıştığını görmek için.
Because it's a 200-mile drive, or thereabouts, it'll give us an opportunity to see how our cars work in the real world.
O zaman kazıcınızı ağaca getirin, Ya da ne tür bir engel eklersek, Ve düğmeleri kullanacağım.
Then you bring your wincher up to the tree, or whatever obstacle we attach it to, and I'll operate the buttons.
- Ben burada olacağım, tamam, evet.
- I'll be here, OK, yeah.
Bu akıllıca bir hareket, sanırım.
That's a wise move, I think.
Yeniden başlayacağım, Çünkü orada bir dakika durmak istedim.
I'll just restart, because I wanted to stop there for a minute.
Kendi işimi yaparım ya.
I'll do my own jobs, man.
Hadi gel, sana bir taksi çağırayım.
Come on, I'll go call you an Uber.
- Ben yaparım.
I'll do it.
Craig'e mesaj atayım.
I'll text Craig.
Bardakları alayım ben.
I'll get the glasses.
Tamam, bir dahaki sefere barından çıkaracağım. Olur.
All right, well, next time, I'll just do it off your bar.
Eksik veya fazla aktarmamdan mı korkuyorsunuz?
Are you afraid that I'll take out or add in the middle?
Eminim yakında gelecektir.
I'm sure he'll come by soon.
- Yine arayacağım.
I'll contact him again.