Olabildigince перевод на английский
4,714 параллельный перевод
Listeyi olabildigince guvende tutuyorum ve senin yardiminla oyle de yapmaya devam edecegim.
I keep the list as safe as I can, and I will continue to do so with your help.
olabildiğince nazik... ... olacağım, bende bunlardan olmadığı için en ufak... ... bir fark bile yaratmayacak.
I will be incredibly pleasant, and because I'm not all of that, it will not make a bit of difference.
Bu arada da hiç şüphesiz Audry'nin Yeri'ni olabildiğince tırtıkladınız.
- While no doubt using him to strip every dime you could out of Audry's.
Buraya olabildiğince çabuk bir adli tıp ekibi çağıralım Iütfen.
Let's get forensics here, ASAP.
SunnyLinks'teki konumumuzu olabildiğince korumayı umuyoruz.
Well, we were hoping to hold our position at SunnyLinks as long as possible.
Olabildiğince küçük parçalara ayırın, tamam mı?
See, chop the big ones up into smaller pieces.
Olabildiğince erken gidin.
Get there as soon as you can.
Küçük bir tavsiye... araştırmayı kesin ve o kızdan olabildiğince uzak durun.
Bit of advice... stop digging and stay the hell away from that girl.
Ondan olabildiğince uzaklaşmak gerekiyor.
You should get as far away from him as you can.
Sabit tutun, olabildiğince sabit tutmaya çalışın.
Keep it steady, as steady as you can.
Tanrım senden Helena'yı bu sonsuz lanetten arındırmanı olabildiğince samimi bir şekilde istiyoruz.
Lord, we are asking you, as simply as we can... Reclaim Helena from eternal damnation.
Bundan olabildiğince uzak durmaya çalış.
Just... stay as far away from this as you can.
Burası bizim gibiler için olabildiğince iyi.
This place is as good as it gets for folks like us.
Olabildiğince çabuk gelmeye çalıştım.
I got here as fast as I could.
Lütfen, olabildiğince hızlı gelin.
Please, just be as fast as possible.
İki kardeş, jipteler sonra bir meteor çarpıyor ve olabildiğince hızlı kaçıyorlar dev kedi canavarlardan. Sonra da dev bir hortum geliyor. İşte, işler o zaman sarpa sarıyor.
Two brothers, in a van, and then a meteor hit, and they ran as fast as they could from giant cat monsters, and then a giant tornado came, and that's when things got knocked into twelfth gear.
DRN'lerin asıl amacı onların olabildiğince insani olmasıydı.
The idea behind the DRNs was to be as human as possible.
Bunun amacı gösteri yapıp olabildiğince fazla izleyici çekmek.
This is about putting on a show. Police! And getting as many views as possible.
Yapman gereken, kardeşini alıp buradan olabildiğince uzaklaşmak.
What you need is to take your brother and get as far away from this place as you can.
Olabildiğince çabuk geldim.
I came as soon as I could.
- Olabildiğince çabuk geldik.
Got here as fast as we could.
- Olabildiğince çabuk olun!
- As fast as you can!
İkisi de olabildiğince hızlı yemişler sandalyelerini kaydırıyorlarmış ve ekmek masasının ortasına kadar gelmişler.
Each of them ate as fast as they could, edging their chair forward, and they met at the middle of the trencher.
Tragların Suvek'i nereye götürdüğünü görmek için olabildiğince yüksekte olmalıyız.
We've got to be up high enough so we can see which way the Trags move the Suvek.
Sen buraya olabildiğince hızlı gelmeye bak, tamam mı?
Can you just get here as fast as you can, all right?
Lütfen, olabildiğince desteğe ihtiyacı var.
Please, he needs all the support he can get.
O kadından olabildiğince uzak durmaya çalışacaksın.
You are gonna stay as far away from that woman as possible.
Olabildiğince uzağa git, tamam mı?
Just try to get as far away as you can, okay?
DRN'lerin yaratıImasındaki amaç olabildiğince insani olmalarıydı.
The idea behind the DRNs was to be as human as possible.
Sadece bizi olabildiğince hızlı bir şekilde Batı Otoyoluna yetiştirmeye bak.
Just get me over the West Side highway as fast as you possibly can.
Çünkü babanız sizinle olabildiğince fazla vakit geçirmek istiyor.
Because your dad wants to spend as much time with you as I do.
Şimdi de ara verdikleri için, Marshall verdikleri arayı olabildiğince sürdürmek için her şeyi yapacaktı.
And now that they were paused, Marshall realized he would do anything to stay paused for as long as he could.
Ama bunu olabildiğince uzun aramızda kalmasını istiyorum.
But I'd like to keep this between us for as long as possible.
Otopsiyi olabildiğince çabuk bitirmek istiyor.
She wants to finish the autopsy as soon as possible.
Çünkü kinesioloji suçlayıcıyla arasına olabildiğince mesafe koymasını önerir.
Because kinesiology suggests that he'd maintain as much distance from his accuser as possible.
Olabildiğince çabuk götür onları.
Get them out of here as soon as you can.
- Olabildiğince hızlı geliyorum.
I'm coming as fast as I can!
- Pekâlâ, durum değerlendirmesi yap ve çalışırken, yemek yaparken, Tv izlerken, olabildiğince tak.
All right, just size it up, and wear it when you study, cook, watch TV, for as long as you can.
Olabildiğince çabuk.
Fast as you can.
Canını alırken olabildiğince hızlı olmaya gayret edeceğim.
I'll show mercy to end your life as fast as I can.
Amiral ışığa bakıp olabildiğince hızlı göz kırpmanızı istiyorum.
Commodore, I'd like you to stare into the light and blink as quickly as you can.
Her hafta bana 100 gr sağlarsan, olabildiğince saf payımı alırım, gerisini eşine veririm.
Once a week, you get me 100 grams, pure as you can. I take a cut, give the rest to your woman.
Olabildiğince hızlı ilerliyoruz.
Get me my six as soon as you can.
Yanınıza olabildiğince çabuk gelmeye çalışacağım, çocuklar.
I'll get there as soon as I can, guys.
O yüzden uyanık kal. Seni buradan olabildiğince çabuk götüreceğiz.
So, you stay awake and we're gonna get you out of here as fast as we can.
Üç hüzünlü tesbih duası okuyarak tövbe et, ve yaptığın şeyi olabildiğince düzelterek telafi et.
Repent by reciting three sorrowful rosaries, and atone by putting right what you've done as far as that's possible.
Hiccup, olabildiğince fazla ejderha gücüne ihtiyacın var.
Hiccup, you need as much dragon power as you can get.
Size olabildiğince hızlı bir şekilde gemiye dönmenizi öneririm.
I suggest you get to a ship as soon as you can.
Sadece seni olabildiğince rahat hissettirmeye çalışıyorum.
I'm just trying to make you as comfortable as possible.
O artık Gabe ile birlikte. Bu da iyi bir şey çünkü ben onunla olduğumda kötü şeyler oluyor. Tam da bu yüzden ondan olabildiğince uzaktaki kanepemde olacağım.
And she is with Gabe, which is a good thing, because when I'm with her, bad things happen, which is why I'm gonna stay far away, right there on that couch.
- Kate'i olabildiğince üzmek istiyor.
She wants to inflict maximum pain upon Kate.
olabildiğince 16
olabildiğince çabuk 25
olabildiğince çabuk geldim 25
olabilir 2111
olabilirim 40
olabilirsin 27
olabilir mi 109
olabilirdi 52
olabilir de 21
olabildiğince çabuk 25
olabildiğince çabuk geldim 25
olabilir 2111
olabilirim 40
olabilirsin 27
olabilir mi 109
olabilirdi 52
olabilir de 21