Once перевод на английский
471,934 параллельный перевод
Buraya geldiğinden beri bir kelime bile etmedi, Fakat federal süperaksda olduğu zaman değişecektir.
He hasn't said a word since he's been here, but once he's in federal supermax, that will change.
Işte ben kapıdan çıkıyorum Ve bir kere gittikten sonra...
Here is me going out the door, and once I'm gone...
Endişeleriniz arttırmak istemem ama yakın bir zaman önce Almanya'da yapılmış bir araştırma var. O araştırmaya göre 2060'ta eşcinseller dünyada hakim taraf olacakmış.
And not to exacerbate your concern, but, there was this recent study out of Germany that says that by 2060 homosexuals are gonna completely rule the world.
Onu sadece bir defa yaparım.
I only do that once.
Leğen kemiği dokularının gevşediğini fark edince de bir damar genişletici olan Relaksin'i buldum.
And once I realized that her pelvic ligaments were loose, it led me to Relaxin, which is a vasodilator.
Sanırım Yeti efsanesinin sonu gelmiş oldu.
Well, I guess that puts the yeti myth to bed once and for all.
Flynn bütün Rittenhouse üyelerinin aynı mekanda olacağını öğrendi. Hepsini tek seferde yok edecek.
Flynn figures he'll get all these Rittenhouse dicks in one place, take them out once and for all.
Annem onunla Beyaz Saray'da yardımcıyken tanıştığını söylemişti.
My mother told me that she met him once, that he was a White House aide.
Çünkü Jiya makineyi kullanmayı öğrenir öğrenmez,
Um, because once Jiya can pilot the Lifeboat,
Bak seni bir kere kaybettik.
Look. We already lost you once.
Ailemi geri getirir getirmez, o makineyi bir daha asla görmek istemiyorum.
Once I get my family back, I never want to see that machine again.
Evvel zaman içinde cennetten bir damla güneş ışığı düşmüş... Ya da durun.
Once upon a time, a single drop of sunlight fell from the heavens- - you know what?
Bir aylığına üvey babam olmuştu...
You know, I once had a stepdad for a month- -
Elbette, ayrıntılara girmeden önce... Nasıl diyelim ki... nefes alma kabiliyetinden kurtulduk, yani...
Of course, before we could get into the specifics, he was... how shall we say... relieved of his ability to breathe, so...
Tamam, bu altı kelime ve şartları konuşmaya başlamadan önce, Sen, uh, bize göstermek isteyebilirsin İstediğimiz bir şeyin var.
Okay, that's six words, and before you start talking terms, you might want to, uh, show us that you have something that we want.
İlk önce şunu yapmam lazım... Bir içecek.
Well, first, I shall require... a beverage.
Ama seni daha önce hiç böyle görmemiştim.
But I've never seen you like this before.
Daha önce Mr. Mercedes'te...
Previously on "Mr. Mercedes"...
Yatmadan önce içtiğim bir bitki çayı var.
I've got an herb tea I like before bed.
Kokular, renkler, daha önce algılamadığım şeyleri.
Smells, colors, stuff I never did before.
Daha önce kendi kendine konuşan bir ihtiyar göremediniz mi?
You never see an old guy talking to himself before?
- Az önce bana küfür mü ettin, Brady _
- Did you just swear at me, Brady?
Merak ettiğimiz bir şey var... Daha önce bunu sorduğumuzun farkındayız ama hâlâ merak ediyoruz. Acaba anahtarı kontakta unutmuş olmanız...
Well, we were just wondering... and I know we've asked before... but we still wonder whether it's possible that either you left the key in the ignition...
Bu nihayete varmadan önce de harap geçen yıllar onları bekliyormuş.
Shedding years off their lives in the process.
Bundan önce bir çalışmam daha vardı. Ona da "A Eseri" diyordum.
There was an earlier incarnation... "Thing A."
Daha önce de dediğim gibi...
As I mentioned before,
Daha önce de olmuş bir şey.
Yeah. It's happened before,
İki gün önce Haddonfield, Illinois'den Meegan Whitney Himalayalar'ın Nepal tarafındaki Khumbu Vadisi'nde kaybolmuş.
Yeah. Uh, two days ago... Meegan Whitney of Haddonfield, Illinois, went missing in the Khumbu Valley on the Nepal side of the Himalayas.
Kamp alanına ve cesedin haline bakılırsa akla önce hayvan saldırısı geliyor.
From the condition of the campsite and what was left of her body, initial science suggested an animal attack.
Önce mi?
Initial signs?
Ebeveynleri Tom ve Edith üç yıl önce trafik kazasında ölmüş.
Her parents, Tom and Edith, died three years ago in a car crash.
İki yıl önce de yogaya başlamış.
And two years ago, she got into yoga.
Buna rağmen Meegan ölmeden önce gruptan ayrı bir yere çadır kurmuş.
And yet, the night before Meegan died, she set up her tent away from the rest of the group near the woods.
Bazılarının kıyafetlerindeki gezi yamalarına bakarsak altı ay önce kaybolan İsviçrelilere ait olabilirler.
Well, based on the expedition patches that were found on some of the clothing, several of them could've been from a Swiss trekking group that went missing about six months ago.
Flynn az önce 1954'e Başkente sıçradı.
Flynn just jumped to 1954, DC.
Günler önce, benim mekanımda palazlanıyordun, bana kendi evimde misafir muamelesi yapıyordun.
Days ago, you were strutting about my offices, treating me like a peasant in my own kingdom.
Bakın, bildiklerimi anlatacağım, ama önce sizden bir şeyi öğrenmem gerek.
Look. I'll tell you what I know, but first I need to find out something from you :
Belki daha önce onunla tanışmışsındır.
Maybe you've met him before.
Ethan daha önce hiç torunu olduğundan bahsetmemişti.
Ethan never mentioned a granddaughter before.
En azından önce ailesini kurtarmasına izin veremez miydik?
We couldn't have at least let him save his family first?
Önce yapmam gereken bir şey var.
There's just one thing I have to do first.
Daha önce bu kadar güzel bir şey gördün mü?
Have you ever seen anything so beautiful?
Tabii önce günlük saç kesimim var.
Before my daily trim, of course.
18 yıl önce, Prenses, Corona'dan kaçırıldığında Kral onun yüzünden istenmediğini düşündüğü bütün insanlara çok sert davrandı.
See, 18 years ago the Princess was taken from corona, and it was because of her the king unfairly cracked down on all those he considered undesirable.
Sen bütün şatoya duyurmadan önce öyleydi.
It was before you announced it to the whole castle.
Bir yıl önce burada birden türediler.
They just kind of sprouted up here about a year ago.
Sonuçta, bunu daha önce de gördük.
Because we've seen this, obviously.
Babanla tanışmadan önce ben de senin gibiydim.
I was so much like you.
Tavukların boğazlanmadan önce tırmanmaya zorlandıkları şu merdiveni korumaya aldık.
We will be preserving the staircase that the chickens were forced to climb before they were golfed to death.
Rahip önce iki kilo ver, dedi.
The Reverend said I need to lose five pounds first.
Gemiden önce...
Before the cruise-
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önce sen 213
önceleri 26
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce para 23
önce ben geldim 22
önce siz 62
öncelikle 448
önceden 33
önce sen 213
önceleri 26
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce para 23
önce ben geldim 22
önce siz 62