Onları duydum перевод на английский
345 параллельный перевод
Onları duydum.
I heard them.
Sonra onları duydum.
And then I heard'em.
- Onları duydum.
- Herds of them.
Dün gece onları duydum.
I heard them last night.
Sakin ol, Sam, onları duydum.
Quiet, Sam, I hear them.
- Evet, onları duydum.
- Yes, I heard them.
Dün gece Lindy'nin Yeri'nde yemek yiyordum, o yan bölmede oturuyordu bir adamdan satın alırken onları duydum.
I had dinner at Lindy's last night, and he was sitting in the next booth, and I heard him buy it from a man.
Onları duydum.
You were great.
- Onları duydum.
- I heard them.
- Ama onları duydum diyorum.
- But I'm telling you I heard them.
- Onları duydum Karl.
- I just heard them, Karl.
Onları duydum.
I've heard them.
Onları duydum teğmenim.
They're definitely on the roof.
Ben, geceleri onların ulumalarını duydum.
Me, I've heard them howl at night before.
Onları dinledim ve ağabeyinin ona bir cinayet işlediğini itiraf ettiğini duydum.
And I heard your brother tell her that he committed a murder.
Onları konuşurlarken duydum.
I've heard them talking.
Ama haklarında bir şeyler duydum. Bil ki... Paris raporunun gücüne dayanarak onları Konstantinopol'e gönderdim.
You must realize... it was on the strength of your Paris report that I sent them to Constantinople.
Ürünlerinin üzerine sürülen sığır sürüleri hakkında bir şeyler duydum, ve şu anda bu vadide başı boş dolaşan bir çoğu daha var, Sadece onlar başıboş değil.
I heard about those cattle being stampeded over their crops, and there's too many strays running loose in that valley right now, only they're not strays.
onları denize atmak istediğini duydum şimdi söylediklerini yapmalısın.
You said you'd brain him and throw him in the sea.
Onların Nil'in sularından içtiklerini duydum, asla bizim dışımızda kimse bunu yapamaz.
It's said "He who have drunk of the Nile water... can never quench his thirst in other lands."
Onların "Cherche-Midi" dediğini duydum.
I heard them say "Cherche-Midi".
Onların savaş kılıçlarının gökyüzünde gezinircesine şarkı söylediklerini duydum,
I heard the singing of their battle swords as they rode across the sky.
Neredeyse tam öldüğü anda şöyle dediğini duydum : "Baba, onları bağışla çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar."
Almost at the moment He died I heard Him say, "Father, forgive them for they know not what they do."
Yük vagonlarına çamaşır şuyu koyacağını ve onları banliyö trenleri olarak kullanacağını duydum.
I heard he was going to put bleachers in the freight cars... and use them for commuter trains.
Onları öldürürken bile gurur duydum.
Even while I was killin''em I was proud of'em.
Onları gördüm ve duydum.
I saw them and I heard them.
Bizi tuzağa düşürdüklerinde, onlar konuşurken kendi kulaklarımla duydum.
Akagi. I heard them say so with my own ears when they ambushed us.
- Oradan canlı olarak kaçabilmem, bir mucizeydi. - Ve onların nasıl bağırdıklarını duydum,
It was only by a miracle that I managed to escape, and I heard what they were shouting,
Duydum onları.
I've heard'em.
Cocatlan kadınlarının methini duydum. Ve ben de iki haftadır yalnızım. Ve anlarsın, ben de onları ziyaret etmeyi umuyordum.
Well, I've heard about the women in Cocatlan, and I've been alone for 2 weeks now, and I was looking forward a little bit to see them, you know.
Tuzakları yeni düzelttiğinizi duydum ama Gan ailesi onları mahvetmiş.
I heard you've just fixed the traps, but the Gan Family has ruined them.
Onlar duymadıysa bile ben duydum.
And even if they didn't, I did.
Ne kadar da büyüleyici bir çifttiniz. Yvonne'yi aradığımda, onların yeni evini senin yaptığını duydum...
When I called Yvonne and found out that you'd built their new home...
Onların tüm batının en kötü adamı olduklarını duydum.
I heard they were the most vicious in all the west.
Onların Büyük savaşçılar olduğunu duydum 2 gün sonra tuttuğum adamlar varacaklar
I heard they are great fighters The people I hired will arrive in a couple of days
Onları da duydum ve hepsi yalan.
I heard that, too, and it's a damn lie.
Hayır, onlar hakkında ne bir şey gördüm ne de duydum.
Do you mean the Jungen, the young, or the Juden, the Jews? The Juden.
Evsahibesini kimse dövmedi. Duydum onları.
No one beat the landlady.
Ben onların güvenilmez olduğunu duydum.
I've heard they're unreliable.
Kesinlikle kaybetmez. Bunu kaynaklarımdan duydum ve onlar çok güvenilirdir.
A little birdie told me, and my little birdies are reliable.
Hayır, onları daha önce duydum.
No, I've heard'em before.
Duydum ki sen... onlar...
I heard that when you... when they...
Onların inlemesini duydum...
you heard them moaning...
Bir keresinde yanlışlıkla, sevişirken duydum onları. Kadın adama sürekli sanki adam tanrının lütfuymuşçasına sesleniyordu.
And once, by mistake, I happened to hear them making love, and she was carrying on incredibly, like he was some kind of God's gift.
Onların Musso'da eğlendiklerini duydum.
Look, my kid's in trouble, Ben.
- Onların arabasının sesini duydum.
- I can hear their car. Hold me.
Ben son 25 yılda yalnızca iki tane yamyamlık vakası duydum, onlar da hükümet tarafından hasıraltı edildi.
As for cannibalism, in 25 years... soun only two cases which were suppressed by the government.
Onları tamamen yok ettiğimizi duydum.
I hear we closed them down good.
Oğlum Peter'dan onlar hakkında çok şey duydum.
I've heard a lot about them from my son Peter.
Kesinlikle çatıdalar. Evet onları duydum.
Yeah, I hear them.
Ben duydum ve onlar için sürekli dua ettim.
I heard, and I prayed for them
duydum 657
duydum ki 65
duydum seni 20
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
duydum ki 65
duydum seni 20
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onları istemiyorum 21
onlar nerede 35
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onları istemiyorum 21
onlar nerede 35