Paranın перевод на английский
10,390 параллельный перевод
Ama bu sırada, ekibinin paranın kalanını şehre saçmasına izin veremezsin.
But in the meantime, you can't keep letting your crew spill what's left of your cash all over town.
Açıkçası paranın ruh halime iyi geldiğini düşünüyorum.
Well, as it happens, I often find that money has an elevating effect on my frame of mind.
Olabilir ama parti bittiğinde paranın yerini değiştirmeyi planlıyor.
Well, that may be, but when the party's over, he's planning on moving the money.
Boyd, Markham'ın bu gece paranın yerini değiştireceği izlenimi altında ve çok yakında kasayı soymayı planlıyor.
Boyd's under the impression that Markham's moving his money tonight and plans to hit the vault imminently.
- Ava oradaydı. Paranın gideceğini duydu mu?
And Ava was there?
Ama bu odadaki insanlar kendi camialarında kazanılan paranın kendi camialarında kalmasını ister.
But the people in this room need the money earned in their community to stay in their community.
Paranın götürüldüğüne dair bir şey görürsen, hemen beni ara.
You see anything looks like that money leaving that place, you call me immediately.
Paranın peşine daha istekli ve aptallık yaparak düşecek.
He's just gonna go at that money harder and stupider.
Böyle bir adam için paranın pek bir değeri olduğunu sanmıyorum.
I don't think money means so much to a fellow like that.
Çünkü, parti biter bitmez Markham'ın paranın yerini değiştireceği izlenimi altında olduğu için büyük ihtimalle senin de hazır olduğunu varsaydı herhalde.
Well, in his defense, he probably figured you'd be ready for it, being under the impression that Markham intended to move the money as soon as the party ended.
Aslında senden istediğim nişanlının hâlâ paranın yerini değiştirmeye niyeti olup olmadığını öğrenmen.
What I really need is for you to find out if your fiancé still intends to relocate his money.
Paranın gitmek üzere olduğunu Boyd'a söylememi sen istedin.
You told me to tell Boyd the money's was on the move.
- Paranın kamyonda olmayacağını nereden biliyorsun?
How do you know the money won't be in the truck?
- Boyd'un kamyonda bir şey olmadığını bildiğini ve başka yollardan paranın peşine düşmeyi planladığını.
She said Boyd knows there's nothing in the truck and plans to go after the money by other means.
Sonuç olarak, paranın peşine düşmeyi bırakacaksın sen, ahlaksız polis ordun, işe dâhil ettiğin her kim varsa ve kesinlikle paranı çalan bayana zarar verme ile alakalı bütün düşüncelerini bir yana bırakacaksın.
So, to that end, you are gonna leave off chasing after that money... you, your shit-heel cop army, anybody else you got involved, and you are definitely gonna abandon any thoughts you got of causing harm to the lady stole it.
Çünkü paranın bugün saat 5'e kadar hesaba yatması gerekiyor yoksa anlaşma iptal olur.
Because the money has to be in the escrow account by 5 : 00 p.m. today, or the deal is off.
Paranın suçu değildi bunlar.
It's not the money's fault.
Paranın yetmeyeceği kıyafetler giyiyor, dalavereyle partiye girip gidip Logan Beekman'la flört ediyorsun.
Wearing clothes you clearly can't afford, scamming your way into this party, flirting with Logan Beekman?
Hangi paranın nereye gittiğini bilmiyorum.
I don't know where any of the money ends up.
Bu yüzden paranın birazını tutalım demiştim.
See, that's why I told you to hold on to that money.
Paranın nereden geleceği kimin umrunda?
Who cares where it came from?
Sully'e verdiğim paranın yanında seninki bedava sayılır.
You almost did for free what I paid Sully all that money for.
Paranın yarısını, evin yarısını, yarıyarıyanın yarısını.
Half the money, half the house, half the half-and-half.
Paranın bu durumu düzeltmeyeceğini söylüyorum.
I'm saying that money is not gonna fix this situation.
Çünkü epey bir paranın üzerinde oturuyorsun kardeşim.
Because you're sitting on a lot of money there, brother.
Benim idaremde, Union Pacific 4 eyalet boyunca 1.588 kilometre ray döşedi. Bunu, Central Pacific'in harcadığı paranın, çalıştırdığı işgücünün ve kullandığı malzemenin yarısına yaptı.
Now, under my compass, the Union Pacific has laid 987 miles of tracks across four states, using half the amount of money, work force, and supplies as the Central Pacific.
İşgücü ile buradan gidersen paranın tek kuruşuna kavuşamazsın!
You leave here with your workforce and you will have no payment whatsoever!
O kanlı paranın ne kadarı sana kalıyor?
How much of that blood money do you get?
Taksitlerini geçireli çok oldu artık paranın tamamını ödemen lazım.
We're well way past the point of installments, Junior. You need to come up with a plan for the full boat.
Bu paranın geri kalanını almak için bir tuzakmış.
This was a setup to take all the money.
Bunlar onun Meksika'ya götürdüğü paranın bir kısmı.
This is some of the money he was driving down to Mexico.
Ve bu paranın hiçbir kısmı bize borçlu olduğunuz para gibi ayrılmayacak. Bu parayla borçlu olduğunuz da ödenecek.
And none of this new money analysis shit neither where they count money they already owe us as new money paid.
Senin polislerden korurum bile, ama paranın yarısını istiyorum.
I'll even cover for the cops with you, but I want half of that money.
- Paranın yarısını ver.
Half. Give us half the money.
Kendisi, şey bana para vermeye başladı ama paranın çalıntı olduğunu fark ettim.
He, um... started giving me money, but then I realised he was stealing it.
Ayrıca paranın olmadığını farkedince polisi aradık.
We also called the police once we realized that the money was missing.
Paranın ve başarının alabileceği her şeyi istiyordu.
She wanted everything that money and success could buy.
Paranın bana ait kısmıyla bir dondurma kamyonu filosu satın alacağım.
I'm gonna use my cut of the money to buy a fleet of ice cream trucks.
Paran olmadığını söyleme bana!
Don't tell me that you don't have the money!
Eskiden paranı harcadığın tüm salakça şeyleri düşün.
I mean, think of all the stupid shit you used to spend your money on.
Bak paranı da aldın.
Look, you've got your money now.
- Ödül paranı almayacak mısın Boyd?
You ain't gonna collect your reward money, Boyd?
Bob, o paranın geldiği yerde daha tonlarca var, biliyorsun değil mi?
- Bob, you know there's a lot more money where that came from,
Paranı çalan, seni vuran ve ölüme terk eden kadını öldürmek istiyorsun.
You want to kill the woman who stole your money, shot you, and left you for dead.
Yeni sezon dışına biriktirecek paranızın olmamasını istemeyiz.
You know, nothing saved up for the off season.
Takımı şehre getirmemiz gerek. Paranı üçe katladığı zaman NFL'e bayılacaksın.
We need to move the team here, triple your money, and then you are gonna love the NFL.
Şimdi anladın mı Bunch? Ray'in neden paranı sana vermeyeceğini anladın mı?
You get it now, Bunch, why Ray can't let you have that money?
Senin paranı kim ne yapsın amına koyayım!
Seriously, who gives a fuck about your fucking money right now?
Sıkıştırmadım çünkü hiç paran olmadığını biliyordum, değil mi? Çünkü sen bir kitap yazıyordun ve ben de yatırım fonu işletiyordum, değil mi?
I didn't push it because I know you didn't have any fucking money, right,'cause you wrote a book, right, and I run a hedge fund.
Bütün paranı ayakkabılara ve diğer zırvalara harcadın.
You spent all your money on shoes and garbage.
Paranı aldın.
You got your money.
paran 31
paran var 16
paran var mı 160
paranoya 20
paranızın üstü 16
paranı istemiyorum 32
paranı alacaksın 35
paranız var mı 25
paran var 16
paran var mı 160
paranoya 20
paranızın üstü 16
paranı istemiyorum 32
paranı alacaksın 35
paranız var mı 25