Parca перевод на английский
16,529 параллельный перевод
Onlar kafatasına vuruyorlar ve dişlerini yere döküyorlar, Onlar kaburgalarını tekmeliyorlar, Onlar size bir parça bok olarak sesleniyorlar.
They bash you in the skull, they knock out your teeth, they kick in the ribs, call you a piece of shit.
Acayip parça.
It's dope.
- Onu tek parça hâlinde geri getir olur mu?
Bring her back in one piece will you?
Yağı sürünce iki parça daha çıkıyor.
Really? Hold on, hold on, hold on.
Sence Fortune 500 bu boktan bir parça ister mi lan?
Yo, you think the Fortune 500 is gonna want a piece of this shit?
Sana bir kez kiralayınca muhtemelen tek parça halinde geri alamayacağımı tahmin etmem gerekirdi.
I should have figured that once I loaned it to you, odds were that I wouldn't be getting it back in one piece.
Onu evine, annesine tek parça yollamalıyız.
We need to send him home to his mother in one piece.
Sanki içinizden bir parça ölmüş gibi olur.
It is as if part of yourself has died.
Daha sapıkça bir şey görmedim. Bu da... Dawg'un kafatasından bir parça.
Sickest thing I ever saw to this day, and this a piece of Dog's skull under the skin, a little piece of him.
Evet, Almanya'dan eski bir dostum olan Bay Bach buna çok benzeyen bir parça yazmıştı.
Yes, an old German friend of mine, Herr Bach, has done work very similar to this.
Parça bunun hantal hâli.
This is a clumsy version of this.
Seni Fransa'da gömmeye mecbur kaldıysak da İskoçya'dan bir parça bırakmamız gerek, değil mi?
If we must bury you here in France, let's leave a bit of Scotland wi'ye.
Ağlamamı sağlaması için yanımda bir parça soğan taşımam gibi.
it's not real, you know?
Ellerimde parça pinçik ettiğim boka benziyordu sik kafalı.
He looked like a fucking asshole smashing the shit out of my hands.
Fırtına sakinleştiğinde bölgeyi geniş bir şekilde taradım ve birkaç parça gemi enkazı kurtardım.
When it subsided, i patrolled the area extensively And recovered several pieces of fresh debris.
Yani, hisarı olabildiğince erken ele geçirmek ve tek parça olarak ele geçirmek her şey açısından daha iyi olacak.
As long as the fort is taken quickly and in its entirety, everything should be fine.
Sonra seninle konuşup utancını bir kenara bırakmanı söylediğimde Kaptan Flint bu dünyaya geldi. Her zaman var olan ama asla izin vermediğin parça gün yüzüne çıktı.
And then I spoke and bade you cast aside your shame, and Captain Flint was born into the world... the part of you that always existed yet never were you willing to allow into the light of day.
Parça parça hepsini unuttum.
Inch by inch, I forgot it all.
Biz bulana kadar çoğu yok olmuştu, fakat kalanların içinde bir parça bilgi bulunuyordu, kimsenin umursamadığı ve o anda kimse için değer arzetmeyen.
Most of it was destroyed by the time we found it, but among the remains was one piece of information, something everyone else was quick to dismiss as it held no value to them in that moment.
Hey, dünkü bölümden bir parça dinletir misin?
Hey, why don't you play back a blip from yesterday's session?
Ortamı bir parça renklendirdi.
I'm kind of juiced up a little bit.
Vay vay. İyi parça.
Oh, my, he's a catch.
Ona zarar verme ihtimali olan kişiler var. Hedefim onu mahkemeye tek parça halinde çıkarmak.
There are people that would harm him if they could, and my aim is to get him to court in one piece.
Beş parça demir zincir almak istemiyorsun, değil mi?
You're not looking to by five lengths of iron chain, are you?
Ve bu parça?
This lot?
- Eksik parça bu.
That's the missing piece.
Sizin ve herkesin DNA'sına haberiniz olmadan yerleştirilmiş bir parça var.
That you and everyone you know has a piece of DNA in your genome put there without your knowing it.
8 sene önceki sergiden bir parça.
It was part of the series like eight years ago.
Her yeni parça...
Every new part is...
Harika ve pırıltılı mavi çiçekler, tabii sen onları parça parça edene kadar.
Great big iridescent blue flowers, before you cut them up into little pieces.
Geçen gün kütüphanede küçük bir parça kağıt bıraktın.
The other day in the library, you left a piece of paper.
10 parça biftek, bir parça domuz yapışması için... üç soğan, karabiber ve tuzla marine edilir... ve 24 saat bekletilir.
Ten part beef, one part pork for sticky, three part onions grounded up with salt, black pepper, let sit 24 hours.
Sen operasyonumuzun içine ettikten sonra... onu buraya tek parça halinde getirmek zorundaydık.
We needed to get him back here in one piece after you fucked up our operation.
Bana bir parça ver.
- Give me a kiss. - No!
Fotograflar net değıl parça parça.
Well, the technology isn't perfect, Governor, we've got partial images.
Evin önünden arabasıyla geçenler, park edenler, hatıra olsun diye çalılardan bir parça koparanlar, çimlerimi, yapraklarımı alanlar falan oluyordu.
We started getting people driving by the house, and parking, and ripping at the shrubbery to have a souvenir, you know, and taking my grass, and my leaves, and whatever.
Kendin olmaktan vazgeçersen hâlâ içinde, benliğinde onlardan kalan son parça da kaybolur.
If you stop being you, that last bit of them that's still around inside, who you are... it's gone.
Yakınlaşmak isteyen aşıklara yumuşak bir parça.
Time for something smooth for the lovers who wanna groove.
Başarılı olursa, gerçek değerinin altında anlaşma yaparlar. Ve çıkarabildikleri kadar hit parça yaparlar. Ve Top 40'ın altına düştüklerinde anında ondan kurtulurlar.
If it pans out, they sign the act to a lowball contract and fuck every hit they can get out of them and, you know, and discard them the minute they drop out of the Top 40.
- Bizi parça parça edecek.
- He's gonna cut us up in little pieces.
Güzel bir parça olmazsa yapmıyoruz.
We ain't doing nothing without a beat, girl.
Çok güzel bir parça.
That's the really good shit in there.
Al bunu, Kutsal Seton'ın cübbesinden bir parça.
Here, a swatch from the Holy Seton's robe.
Bizim yolumuzdaki herşeyi param parça eder.
He'd destroy anything in our way.
Empirical'dayım kimse anlamadan ve Slate'de bir parça olmadan kendimi dokunulmaz yapmam lazım.
So now I'm at Empirical, and I have to make myself invaluable before anyone figures it out and I become a think piece on Slate.
Bir parça ruhun olsaydı müsait gözükmek için fazladan dövme yapmazdın.
I mean, do you have one shred of a soul, or did you think you'd bank a few more tramp stamps if you seemed a little more available?
Yine de onca yıldan sonra hâlâ bir parça eksik.
And yet, after all these years, I'm still missing one piece.
Kayıp parça bende!
I have the missing piece!
Kayıp parça bende.
I have the missing piece.
- Bir parça heyecan ister misin?
Want a piece of the action?
Bir milyon küçük mükemmel parça!
A million little perfect pieces.