Profesyonel перевод на английский
8,663 параллельный перевод
Bu bir randevu değil.Biz profesyonel ilişkimizi yavaşlatma hakkında ve ne yapılabilir onu konuşacağız.
Well, it's not a date. We're gonna talk about winding down our professional relationship and what might follow.
Senin gibi zeki ve profesyonel biri Rose ve amatör tayfasıyla neden takılır?
Why would a sharp-witted professional like you mess around with Rose and that group of amateurs?
Profesyonel tenisçi olmak istediğimi söyledim.
I wanted to be a professional tennis player.
Ben profesyonel bir hekimim.
I'm a medical professional.
Çok odaklanmış ve çok profesyonel görünüyor.
- Seems very focused, very professional.
Biz profesyonel değiliz ki.
_
Klinik, küçük bir grup tıbbi profesyonel çalıştırır onlar da çeşitli görevleri yerine getirebilirler.
The clinic employs a small group of medical professionals who cover a variety of services.
Bir mahkûmun fikrinin profesyonel çevrede göz önünde bulundurulacağına inanmak zor.
Hard to believe an inmate's opinion will count for anything in the professional community.
Bu tavsiye profesyonel mi yoksa kişisel miydi?
Professional advice or personal?
Profesyonel bir pokerci.
She's a professional poker player.
- Profesyonel yardım.
- Professional help.
Tahliye evrakları hazırlansın. Parti çalışanları ve profesyonel güvenlikçiler.
Can evacuation documentation prepared for, all the people, workers and security professionals.
Patalojik acidan bakinca profesyonel mesale denilen tiplerden para icin yangin cikanyor.
In pathological terms, he's what's known as a professional torch, someone who burns for profit.
Tabi söylediğin şeyi haklı çıkaracak profesyonel bir sesin yoksa.
Unless you have a professional voice who will legitimise what you're saying.
Bu profesyonel bir nezaketsizlik.
That's professional discourtesy.
Yani profesyonel olarak.
I mean professionally.
Bundaki ilgim tamamen profesyonel.
My interest here is strictly professional.
Sebepsiz yere başıma iş açan karım yüzünden seminer vermesi için profesyonel birini tuttum.
Now thanks to my wife, who opened up this can of worms for no reason, I've hired a professional to lead the seminar.
Elimden geldiğince profesyonel rehberlik yapacağım ve tutuklanmamanızı sağlayacağım.
Make as many professional contacts as I can, and keep all of you from getting arrested.
Sen ve sevgilin Francesco profesyonel suikastçısınız.
You and your lover, Francesco, are professional assassins.
Bu görevin sizin için adeta bir sürgün niteliğinde olduğunu biliyorum ama yine de profesyonel standartlarda çalışmanızı bekliyorum.
I understand this is... punishment duty for you, but I expect professional standards nonetheless.
- Profesyonel değil hiç.
- It's not professional.
Tabii benimle medeni ve profesyonel şekilde anlaşmazlarsa.
Unless they deal with me in a civilized and professional manner.
Senden gerçek bir profesyonel olmanı bekliyorum.
I need you to be really professional. What?
Profesyonel suikast.
Professional hit.
Bu konuda birşey söylemedim çünkü kişisel yaşamınla profesyonel yaşamını birbirinden ayırabileceğini varsaydım.
I've never said anything because I presume that you can separate your personal life from our professional arrangement.
Ben profesyonel güreşçiyim.
I'm a pro wrestler.
Profesyonel bir güreş maçı.
Professional wrestling match.
Profesyonel ama komik görünmeliyim.
I need to look professional, but fun.
Polis soruşturmasında neler demiş ve profesyonel standart kontrol servisi Ellie hakkında nasıl bir rapor yazmış?
What she said in her police interview as well as the DPS reports into her.
Profesyonel hayatına kimseyi asla karıştırmamalısın, Michelle.
Your professional life should never involve commoners, Michelle.
Profesyonel olarak umurumda değil.
Professionally, I could give a rat's ass.
Bir resmimin profesyonel sergilendiğini hiç görmemiştim.
I've never seen one of my paintings lit professionally.
Lütfen, profesyonel ol.
Please, be a professional.
Ben profesyonel değilim ki.
I am not a professional.
Hadi ama. Sadece ufak bir profesyonel nezaket istiyorum.
I'm just looking for a little professional courtesy.
- Bir profesyonel gibi.
Like a pro.
Eğer bir ilişkileri varsa, biz bunun kişisel mi yoksa profesyonel mi olduğunu anlayarak başlayalım.
If they have a relationship, we start by sussing out if it's personal or professional.
Ama bir profesyonel gibi hallediyorsun.
Yeah, but you're handling it like a pro.
Vay be, profesyonel gibi yalan söyledin.
Wow. You lied like a pro.
Grimm olduğunu bilmiyor ki. Adam profesyonel.
He's a professional.
Profesyonel açıdan elbette.
Professionally, of course.
Molly'nin büyüleyici bir kadın olduğu konusunda sana katılıyorum ama ona olan ilgim sıkıca profesyonel.
Look, I'll grant you that, uh, Molly is a fascinating woman, but my interest in her is strictly professional.
Bu yüzden profesyonel görüşüm, kesiğe bakılırsa Abe'in annesinin kendi boğazını kestiğidir.
Which is why it's my professional opinion that, due to the angle of the cut, Abe's mother slit her own throat.
Kaza ayağımın yarısını ve... profesyonel basketbol kariyeri hayallerimi aldı benden.
Accident took away half my foot and my dreams of playing professional baseball.
Buradaysa profesyonel olmayı amaçlıyordur.
Since he's here, that must mean he's aiming to become a pro. That must be it.
- Profesyonel Kurum demek.
- Professional Corporation.
Evet, kulübündeki profesyonel oyunculardan biri, bunun favori markan olduğunu söyledi.
Yeah, the pro at your country club said that they were your favorite brand.
Boşanma kesinlik kazanınca, evin envanterini çıkarmak ve kalan tüm mal mülkün değerini belirlemek üzere bir profesyonel tutacağız. Ve sahip olduğun ne varsa sana göndereceğiz ya da Helen sana bir çek yazacak.
Once the divorce is finalized, we'll have a professional make an inventory of the house and determine the value of the rest of the property, and then we'll ship you whatever you're owed, or Helen can just write a check.
Profesyonel bir bağlantı.
A professional connection.
Bu adamlar profesyonel.
These guys are professionals.