Salon перевод на английский
2,804 параллельный перевод
Pist harik a
The salon is super cool.
Bugün berbere gittiğimde onu göremedim.
I went to the hair salon today and he was not there.
Cannes'deki görüşmede oldukça istekli görünüyorlardı.
They were keen at the Cannes salon...
Karşıki caddede yeni bir salon var.
There's a new parlor across the street.
Ne yazık ki salon aylar önce Tammy Katz'ın yahudi düğünü için kiralanmış.
Unfortunately, the ballroom was booked months in advance for Tammy Katz's Bat Mitzvah.
- Kuafördeki aptal dergilerden.
Stupid magazines at the hair salon.
Bu salon varliginizi ozledi Bay Bey.
This gym has missed your presence Mr. Bey.
Seni şeytan, salon hilelerin bana işlemez.
Devil, your parlor tricks won't work on me.
Bu kuaföre gitmekten çok daha ucuz.
This is so much cheaper than a salon.
Okulda salon sporu yaptın mı?
Were you involved in intramural sports?
Salondan Annie'nin bekârlığa veda partisinde.
Annie from the salon's bachelorette party.
Hapishanede manikür salonu yok, değil mi?
There's not a nail salon in prison, is there?
Çocukların hepsi konuşacak, ve bende. Büyük salon gerekiyor.
All the children are speaking, as am I, so I just simply need the bigger room.
Kuafördeyim.
At the salon.
Lütfen sahipsiz bagajları Salon İki'deki ana ofisten alınız.
Please collect unclaimed bags at the main office in Concourse Two.
Bayan Kore olduğunda, salonunda çift gözkapakları da olacak mı?
When you're a Miss Korea, double eyelids at your salon, huh?
Annesi salonunu kurtarmak için kredi çekmiş.
Her mom took out loans to save her salon.
Annemin salonunu hatırlıyor musunuz?
Remember my mom's hair salon?
Alışveriş merkezlerinde,... rock konserlerinde,... paçalı pantolonları ve taraklı olmayan gösterişli ayaklarıyla yanlarında kızları ve dondurulmuş kahveleriyle oradan oraya turlarlar.
They're in the malls, they're at the rock concerts, they're shuffling out of the tanning salon with their manipedi flip flops, with theirs ever present daughters, and enormous frozen coffee drinks.
Aynalı Salon'a geçip iki kürsünün arkasında duracaksınız.
You enter the Hall of Mirrors and stand behind the two rostrums.
Günaydın. İklim ve Enerji Bakanı Aynalı Salon'da sizi bekliyor.
The climate and energy minister is waiting for you in the Hall of Mirrors.
Aynalı Salon'da kahve içiyor, sevdiği eski usul kurabiyelerden de aldım.
He's in the Hall of Mirrors with coffee and the traditional cookies he prefers.
- Ben! - Aynalı Salon'da buluşalım.
- See you in the Hall of Mirrors.
Kasper, tarafları hemen Aynalı Salon'da topla.
Kasper, round up the negotiators in the Hall of Mirrors.
Salon tıka basa dolu.
The conference room is crammed.
- Merhaba Sanne. Kasper Juul Aynalı Salon'da sizi bekliyor.
Kasper Juul is waiting for you in the Hall of Mirrors.
Aynı zamanda 90 kg ağırlık kaldırabilen bir salon dansı uzmanınız da olur.
You have a ballroom dance master who can also bench-press 200 lbs.
Kendi salonun olunca beni anlarsın.
You'll understand when you have your own salon.
Kendi kuaför salonumu açmayı düşünüyorum.
I'm thinking of opening up my own salon.
Bulunduğum yerin 8 kilometre civarında tam kapsamlı hizmet veren başka bir salon yok.
There is no other full-service salon within five miles of my location.
Kendi salonumu açmak için bankaya kredi almaya gittim.
I, um... I went to the bank to try to get a loan - to start my own salon.
Eminim kuaför salonuna daha fazla müşteri bulmak için uğraşıyordur.
I'm sure she's just drumming up business for her salon.
Demek, burada müşterileri eski mahallenden olan bir kuaför mü işletiyorsun?
So you're operating a salon right here with clients from your old neighborhood?
Bugün kuaförüme gittim Geraldo'da bana bir kişiye daha ihtiyaçları olduğunu söyledi.
Well, I happened to go by my hair salon today And Geraldo said he has an open chair.
Güzellik salonu falan mı soydun, yoksa bir güzellik salonu mu açmayı düşünüyorsun?
You rob a salon or you gonna open one up?
Kes çemkirmeyi ve hemen güzellik salonuna gelin. Kendimizi değiştirme vakti.
Don't be so corny Just come to the beauty salon it's time for a make-over
Yani vurulan kurbanımız, öldürülmeden önce o salonlardan birine gitmiş.
So our shooting victim visited a nail salon before he was killed.
Babanız manikür-pedikür salonlarına sıkça mı giderdi?
Your father ever go to a nail salon?
Demek kurbanımız öldürülmeden önce o salona gitmiş.
That's something since our victim was in a nail salon before he was killed.
Babanın o tür salonlara gitmediğini söylemiştin.
You said that your father had never been in a nail salon.
Pekâlâ, müşterilerinizden bir tanesi,... manikür-pedikür salonu işletiyor.
All right, well, one of your clients owns a nail salon.
Kurbanımızın ölmeden önce manikür-pedikür salonuna gittiğini biliyoruz.
Well, we know our victim was in a nail salon before he died.
Bakım salonundayız.
We're in a nail salon.
Görünüşe göre, manikür-pedikür salonuna gidiyor.
Looks like he's headed right back to the nail salon.
Manikür-pedikür salonunda, babanın kıyafetleri üzerinde bazı kalıntılar bulduk.
We found some residue from the nail salon on your father's clothing.
- Belki de salonun civarında salhane vardı. Kontrol et, Frost.
- Maybe there's a slaughterhouse or a packing plant next to the nail salon.
Senin ihtiyacın olan doğru salon ekipmanları...
You see, proper gym etiquette mandates that you need to...
Bana boktan bir salon verdiler.
They got me in the shitty lounge.
.. hep bana anlatırdı... sanki ordaymışım gibi gelirdi
Very pretty in a salon that was in Insurgentes called Claro de Luna she.
Bir müşterisinden kapma ihtimali yok mu?
She worked in a nail salon.
Sağlık Bakanlığı mekanı 6 ay önce kapatmış.
Right near the nail salon.