Salonda перевод на английский
1,899 параллельный перевод
Salonda olmalısın.
You're probably at the gym.
Salonda mıydın?
You go to the gym?
Salonda beni gözüne kestirdiğinde kim olduğum hakkında hiçbir fikrin yoktu, değil mi?
you had no idea who i was when you hit on me at the gym?
Bir restoran yada salonda değil?
Not a restaurant or a hall?
Tüm salonda bir kaos meydana gelecektir.
'There will be chaos in the entire hall.'
Bir çift karanlık bir salonda film izlerken el ele tutuşmazlar mı?
When a couple watches a movie at a dark theater... They hold hands, right?
Salonda, yalnızca NHL'i ağırlamak için..... 1979'da eklenen kısmı yıkılıyor dinamit patladığı zaman.
Only the part of the arena added in 1979 to accommodate the arrival of the NHL in town falls off the arena when the dynamite goes off.
Geceyi Waldorfd'ta resmen dumanla dolu bir salonda Cumhuriyetçilerle birlikte geçirdim. MacArthur ve İsa hariç,
I just spent the night literally in a smoke-filled room at the Waldorf with every republican luminary save MacArthur and Jesus.
Bak öğleden sonra salonda iyi konferans var. Adam kitabında en ünlü birlikleri yazmış. Güzele benziyor.
Hey, you know, there's this guy speaking at Miller Hall this afternoon, he's written a bunch of books on ESP, it's supposed to be amazing stuff.
Çocuk salonda yalnız.
The boy's alone in the family room.
Çocuk salonda.
The boy's in the family room.
başlamadan önce, söylemek isterim ki bu salonda sizlerle birlikte - dünyanın en güzel ülkesi olan Amerika'nın - başkentinde bulunmak büyük bir şeref
Before we start, I must say it is a true honor to be in this theater with you people, in the capital of the greatest country in the world the United States of America.
Bayan Rose salonda ve melankoliye kapılmış durumda!
Mrs Rose is in the parlour and in the grip of melancholy!
Öldürülmeden önce, salonda, ordudan bir arkadaşıyla görüşmüş.
Before he got killed, he met an army friend at the gym.
Salonda bir ben varım da ondan.
It's only'cause I'm the only one.
5 yıldır yatakta uyuyamadım. Salonda üstümde battaniyeyle koltukta uyuyorum. Çünkü uzandığımda nefes alamıyorum.
I haven't slept in a bed in over five years, I sleep on a chair with a blanket, because if I lay down I can't breathe.
Salonda sessizlik istiyorum.
I will have order in my court.
İstersen salonda yer yapayım.
I can make up the guest room.
Bir yıl önce, ben, yani kralınız Hrothgar, zaferlerimizi yeni, görkemli ve harika bir salonda kutlayacağımıza dair ant içmiştim!
One year ago, I, Hrothgar, your King swore that we would celebrate our victories in a new hall, mighty and beautiful!
Bu salonda, ele geçirdiğimiz ganimetleri, altınları ve hazineyi bölüşeceğiz.
In this hall, we shall divide the spoils of our conquests, the gold and the treasure.
Kendi adıma konuşmam gerekirse, Grendel karşısında bir an bile dayanamayacağını düşünmem bir yana bütün geceyi bu salonda geçirecek kadar cesaretin olduğunu bile sanmıyorum.
Speaking only for myself here, not only do I doubt that you will be able to stand for a moment against Grendel, I doubt that you will even have the belly to stay in the hall all night.
Jimmy burada, salonda, hıyar herif.
Jimmy's here at the arena, you ass.
Baban salonda volta atıp sensiz hayat daha mı iyi olurdu diye düşünürken Pasadena'nın en iyi polisleri yanlış eve baskın yapacak.
While your father is pacing in his living room... wondering iflife is better without you... Pasadena's finest will storm the wrong house.
Hannah, salonda sigara içme.
Hannah, no smoking in the gym.
Salonda sigara içme!
No smoking in the gym.
Ve salonda sigara içme!
And don't smoke in the gym.
Sen eski sevgilinle takılıyorsun, ben salonda kendimi okşuyorum.
You're sneaking off with your long-lost love. I'm fucking rubbing one out in the living room.
Bardaki salonda dans eden çıplak fıstıklar var.
There's chicks dancing naked right in the bar, in the lobby.
Ve kalabalık bir salonda cinsel gösteri yapmalarını istiyorsanız,... bu küçük düşürücü.
And to ask for a display of intimacy in the middle of a crowded room is simply demeaning.
Bayanla salonda bekle.
Go wait with the lady in the living room.
- Salonda bir ölü yatıyor.
And your enemies are dead.
Moni, kabul tören salonda olmayacak.
Moni, the reception will not be in a hall...
Salonda oturmanı ve bu adamın yüreğine Allah korkusunu yerleştirmeni istiyorum.
I need you to sit there, put the fear of God in this guy.
O, sessizce kasvetli ve buz gibi boş bir salonda oturuyordu.
He sat quite still stiff and cold in the empty frigid hall.
Bizim salonda alıştırmaya gelsene.
Well, come scrimmage at our gym.
Arnold, bizi biraz salonda bekler misin?
Arnold, could you wait in the living room For just a second?
Seninle salonda buluşacağım.
I'll meet you back in the parlour.
"Neredeydin?" "Salonda"
"Where were you?" I say, "At the salon."
Benimle ana salonda buluş.
Meet me in the main salon.
Ana salonda sergileniyordu.
It was in the great hall.
Salonda senin gibi kızlar da var mı?
Hmm. Are there women like you here?
- Babam seni salonda istemiyor.
Dad doesn't want you in the gym.
Ortak salonda, biri komodine ne saklamaya çalışmış bil.
You're never gonna guess what somebody tried to flush down the commode in the faculty lounge.
Salonda iki ceset var koçum.
There are three bodies in the living room.
Burada mı? Bu salonda mı?
In this room here?
Clavo Cruz, Alexx, bu salonda tebliğ duruşması vardı.
Clavo Cruz, Alexx, was scheduled to be arraigned in this courtroom.
Kır Jürisi haftaya sınırlı sayıda salonda gösterime giriyor.
"The'Rura Jura"'has a limited release next week.
Yandaki salonda sahnede kadın kılığında gösteri yaptığını söyledi.
Said he was performing next door in a drag show.
Kağıdı salonda bırakmıştım.
It's probably in the living room.
Misafir listesine en yakın dostlarımı yazmış olsaydım salonda tek başıma oturmuş kendimi tatmin ediyor olurdum.
If I kept a guest list of my nearest and dearest,
- Salonda asılıyordun.
You were jerking off in our living room.