Sonsuza kadar перевод на английский
11,877 параллельный перевод
Aranızın iyi olmasından çok memnunum ama sonsuza kadar burada olmayacaksın.
I'm so pleased you two get on so well, but... you won't be here forever.
"Seni sonsuza kadar hep, hep, hep, hep, hep, hep hep, hep, hep, hep, hep, hep, hep seveceğim."
Love forever and ever and ever and ever and ever. And ever and ever and ever and ever and ever and ever.
Hayatım yapacak çok işimiz var ve tavan sonsuza kadar sürecek.
Baby, we just have so much to do, and the ceiling is gonna take forever.
Sonsuza kadar kayıp olmasını umut ettiler.
Hoping it will be lost forever.
Yanlış hesapladıysam, Mars'ı 1,6 milyon kilometre ile kaçıracağım. Sonsuza kadar uzayda sürükleneceğim.
If I miscalculated, I'll miss Mars by a million miles, drifting into space forever.
Minnettar vatandaşlar kahramanların birayara geleceği, ünlüler salonu olan alanda toplanarak, sonsuza kadar kalplere ve zihinlere kazındı.
Grateful citizens gathered at the famed Hall of Heroes to mark this day that will live in hearts and minds forever.
Sonsuza kadar bu oyunu sürdüreceğimi gören?
That I'm not gonna be playing this game forever?
Tek sorun, sadece bir süreliğine verir, sonra sonsuza kadar geri alır.
Only trouble is, he only gives for just a little while, then he takes away forever.
Sonsuza kadar bu kalpli kalp gelene kadar
Until forever comes to still this beating heart
hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.
Nothing lasts forever.
Ama bunu sonsuza kadar sürdürmemiz imknasız.
But such a dynamic cannot continue forever.
Babası, şu sonsuza kadar yaşayacak öfkeli adamlardan değil mi?
Isn't his father just the sort of enraging old man who will live forever?
Sonsuza kadar gitmiyorum.
You know what I mean? It's not like I'm going forever.
Sonsuza kadar kalacak.
That's there forever.
Onları kurtarmayı başaramasaydım Sarpboynuzların sonu olurdu, sonsuza kadar.
If I hadn't managed to rescue them, that could have been the end of Graphorns, forever.
- Çoğu? Sonsuza kadar eğlence.
Bottled-up fun.
Ama yakalayacağız. Sonsuza kadar saklanamaz.
She can't hide forever.
Bunu enjekte edeceksin ve o seni sonsuza kadar kıstırmadan önce hayatına son verebilmen için kısa ama yeterli süre sağlayacak.
Inject this and you'll wake up with just enough time to end your life before she traps you forever.
Artık, sonsuza kadar hükmedeceksiniz.
Now you will rule for eternity, my lord.
Sonsuza kadar mutlu yaşayamadınız o zaman.
So you didn't get happily ever after.
Bask ile Segment'e iki elinle uzanırsın ve onlar seni sonsuza kadar koşabileceğin yeşil vadiye götürür.
You reach out with both hands and bask... in segment. They lead you into the green valley where... you can run forever.
Bu acı sonsuza kadar sürecek.
That torture of yours is gonna last forever.
Ve sonsuza kadar serbest kal!
And be released into eternity!
Onun için, ölümden daha beter bir şey varsa Çürüyen etinin bu kutunun içinde sonsuza kadar kapalı kalmasıydı ve sikik bir golf sahasının altına gömülmekti.
To her, the only thing worse than death would have been the knowledge that her rotting flesh was to be trapped for all eternity inside a big box... and buried in the middle of a fucking golf course.
Yoksa sonsuza kadar bunun altında yalan söylecek.
Otherwise she has to lie under that bullshit forever.
Eve dönmen için sabırsızlanıyorum... ve seni sonsuza kadar seviyorum.
Can't wait till you get back home... And I love you'til the end of time.
Artık biz sonsuza kadar bağlandık, üçümüz.
We are tied forever now, the three of us.
Paylaştığımız hikaye tarafından sonsuza kadar bağlandık.
Bound forever by the story we share.
Yani sonsuza kadar kaçabilirsin.
So, you can run forever.
Taşakları sonsuza kadar elimizde olurdu.
We'd have them by the balls forever.
Ona, sonsuza kadar burada kalp kalmamamız gerektiğini soruyorum.
I'm asking her if you and I should stay here forever.
Yoksa Jen'in seni sonsuza kadar bekleyeceğini mi sanıyorsun?
Or do you think that Jenny's gonna wait for you forever?
- Sonsuza kadar çocuğunun ismi oluyor.
It's a good show. - It's the kid's name forever, but...
Sonsuza kadar yan yana.
Side by side for eternity.
Sonsuza kadar sürecekmiş gibi.
It only took, like, fucking forever.
Kendimizi sonsuza kadar yok etmek için.
To destroy us once and for all.
Şimdi de sürekli hoş şeyler planlıyor ve sonsuza kadar bana evlenme teklif edecek... Bugün Aslında Dündü filminin romantik versiyonunda gibiyim.
but I feel ike he's just gonna keep asking me forever and it feels like I'm stuck in some kind of romantic Groundhog Day.
Bak, hemen şimdi harekete geçmezsek, sivil haklar hakkında bir şey yapma fırsatını sonsuza kadar kaybedeceğiz.
Now, if we don't act now, this opportunity to do something about civil rights will just disappear forever.
Sonsuza kadar burada kalalım.
Let's just stay here forever.
"Sonsuza kadar burada kalalım" demiştin.
You said, "let's stay here forever."
Sonsuza kadar.
Forever. "
- Bu şey için sonsuza kadar bebek bakıcılığı yapamam.
- I can't babysit this thing forever.
Kaçmaya gayret etseler bile onları sonsuza kadar bırakma.
Even should they strive to flee they'll cling for all eternity.
Belki de sonsuza kadar burada sıkışıp kalmak zorunda değilizdir.
Maybe we don't have to be stuck down here forever, you know.
Bir kez ve sonsuza kadar.
Once and for all.
Annem sonsuza kadar yanında kalmamı ve başıma kötü bir şey gelmemesini diledi.
Mom wished that I'd be hers forever and nothing bad would happen to me.
Sonsuza kadar sürer bu.
This take forever.
Hayır, DeCourcy, Leydi Susan'ın Charles ile Catherine'in evlliliğini önlemek için ne kadar ileri gittiğini, ki başarılı olsa kızkardeşinin mutluluğu sonsuza dek mahvolacaktı, unutmak zorunda.
No DeCourcy should forget the lengths to which Lady Susan went to prevent Charles Vernon marrying Catherine, which, had she succeeded, would have ruined your sister's happiness forever.
Sonsuza kadar.
Forever.
Burada sonsuza kadar kalamam.
I can't stay stuck here forever.
Sonsuza kadar hamile kalmayacak.
He won't be pregnant for ever.