Sürpriz перевод на английский
15,208 параллельный перевод
Arés sürpriz biçimde başarılı.
Arès has surprised positively.
Bunun sürpriz olmasını isterdim ama...
I wanted this to be more of a surprise, but um...
Ne hoş sürpriz...
Oh, lovely...
Hiç de sürpriz var.
No surprise there.
Şimdi! - Sürpriz!
- Surprise!
- Sürpriz!
- Surprise!
- Sürpriz!
- Surprise! - Surprise!
- Sürpriz! Mucizeler sevgidir.
Miracles are love.
- Ne güzel bir sürpriz.
- What a nice surprise.
- Sürpriz, evet.
- Surprise, yes.
Sürpriz denetleme.
Surprise inspection.
Artık kötü sürpriz istemiyorum.
I don't want any more nasty surprises.
Kılıç bizde, hazır Druid de ayakaltından çekilmişken sürpriz yapma avantajımız var.
We have the blade, and with the Druid out of the way we have the advantage of surprise.
Sürpriz.
It's a surprise.
Tüm ömrüme yetecek kadar çok sürpriz gördüm.
I've had enough surprises for one lifetime.
Sürpriz daha bitmedi.
Surprise isn't over yet.
Tam bir sürpriz oldu. Doğrusu, bana söylemeniz gerekirdi.
It's a surprise, and in all fairness... you two should've told me.
Dedin ki... Yoksa sen? - Sürpriz.
Are you?
Sürpriz saldırı.
- A surprise attack.
Bu ne sürpriz!
What a surprise!
- Bu ne güzel bir sürpriz.
- This is a surprise.
Bu yerdeki tek sürpriz "toubab" kendi işini yaparsa olur.
Surprise in this place be when toubab do their own work.
Bu özel sürpriz üzerinde çalışıyordum.
That special surprise I been working on.
A.L.I.E. sürpriz olmasını istedi.
A.L.I.E. wanted it to be a surprise.
- Vay, ne güzel sürpriz.
- My, what a nice surprise.
Size sürpriz yapmak istedim.
Well, I wanted to surprise you.
Ne güzel bir sürpriz.
What a nice surprise.
Bu bir sürpriz tur.
It's a mystery tour.
Bahsettiğiniz sürpriz bu mu? Süperstar? O burada mı?
Is that the surprise you were talking about, the superstar?
Bayanlar baylar, sürpriz gizemli konuğumuz, vardı.
Ladies and gentlemen, our surprise mystery guest, has arrived.
Sürpriz ha?
Surprise, huh?
Sürpriz yapmak istemiştim sana.
- I wanted to surprise you.
Ne büyük sürpriz.
Captain Holt! What a pleasant surprise.
Aslında senden önce yapmış olması bayağı büyük bir sürpriz.
Big surprise that, actually, he before you.
- Selam Richie, bu ne sürpriz.
- Hey-oh, Richie. What a surprise.
- Sürpriz.
It's a surprise.
- 2 Ağustos'tan beri ilk güzel sürpriz bu.
This is the first nice surprise after 2nd August.
Ona sürpriz yapalım.
Let's surprise her.
Bana sürpriz oldu. Çünkü bunun benim bölümüm olduğunu sanmıştım.
This is just a surprise because I thought it was, like, my episode.
Sürpriz oldu sadece ama bildiğim iyi oldu.
Kind of a surprise, but it's good to know.
Ne büyük bir sürpriz bu böyle.
What a nice surprise.
Küçük bir sürpriz mi yoksa büyük mü?
A little surprise or a big one?
Sen sürpriz oldun.
You were a surprise.
Ama tek sürpriz ben değildim, değil mi?
- But I wasn't the only surprise, was I?
O da mı sürpriz olmuştu?
Was she a surprise, too?
Hayır, hayır ona sürpriz yapayım.
No, no, let me surprise him.
Bu ne sürpriz.
This is a surprise.
Sürpriz adı üstünde.
Well, that's why they call it a surprise.
Sürpriz!
- Surprise!
Ne kadar hoş bir sürpriz.
What a nice surprise.
Sürpriz ne mi?
The twist?