Tepede перевод на английский
1,115 параллельный перевод
Onlar tepede, siz de aşağıdaydınız.
They at the top and you at the bottom!
Onu öldürdüğü tepede gömülü.
Buried up on a hill. It killed her.
Tepede ne işleri var..?
Why do they have the jobs at the top..?
Restoran tepede olacak.
The restaurant will be above this
- Tepede mi beklemeliyim?
- Should I wait up on the mountain?
- En tepede.
- At the summit.
- En tepede. Oyunu kurallarına göre mi oynuyor?
Play it according to Hoyle?
Tepede mi?
The hill?
Tepede mi oturuyorsunuz?
Are you hill people?
Geceyi tepede geçireceğiz.
We spend the night at the top of the cliffs.
Tepede saat 2 yönündeler.
They're high, about 2 o'clock.
Tepede rüzgar kesildi.
It's not blowing on top any more.
Şu tepede yaşayan viski manyağı ayyaş deli mi?
That crazy, whiskey-guzzling old sot in the hills?
Zengin olacağız tepede, kasabanın güzel manzarasına nazır ahşap bir ev yapacağım kendime.
We'll get rich and I'll build myself a wooden house, up on the hill, with a good view of the town.
Tepede seni gitmeye zorlayacak bir alay memur var.
There's a posse of officers up the hill that'll force you to go.
Sizi o kuzeydeki tepede at sürerken görürsem, kızı bağışlarım.
If I see you riding over that north ridge, I'll spare the girl.
Derenin üstündeki tepede -
Over hill over dale...
O yok olduğundan beri tepede duruyor.
It's remained at a peak ever since she disappeared.
Pasifik Okyanusu'nu gören Kaliforniya'daki bu tepede ise Colossus Programlama Birimi tüm işleyişi yönetmektedir.
And overlooking the Pacific Ocean in California.. the Colossus programing office oversees the entire operation.
Orda tepede.
It's up there all right.
- Tepede bir kasaba.
– It's a town on a hill.
O tepede ne yapιyor?
What's he do on that hill?
Yerimiz tepede.
The place is on a hill.
Günün birinde sizler, Lavinia'nın oğlunun kutsal tepede babasının adını andığını duyacaksınız.
Some day, you folks'll hear a child of Lavinia's Calling his Father's name from the top of Sentinel Hill.
Motor tepede çok zorlanıyor.
That engine's sure pulling'hard up that hill.
Bu tepede kızılderilerin onları ne yapmalarını bekliyordun..
So what the hell do you expect the indians to do? Sit back on their butts while the army take's over their land
Gözlerine baktığımda... tepede benimle bir asker gördüm...
How could I look him in the eye? Yeh, I see.... A soldier's duty for another soldier, and to hell with me.
Tepede radar için ideal bir nokta var.
That peak up there is the ideal spot to put our main radar post.
Tepede birisi var.
There's a man up the cliff...
Evet, yukarıdaki tepede.
Yes, right up there on the hill.
Yarım saat önce, bahçıvanın biri, tepede.38lik tabanca bulmuş. Dayınızın masasından alınanla aynı cinsten imiş.
About a half hour ago a gardener up on that hill there found a.38 revolver and it's the same kind as the one missing from your uncle's desk.
Evimin civarındaki tepede.
Right up above my house.
Ben de o tepede dolaşırdım.
I've walked on that hill myself.
Bir yandan dibe vurmamızı istiyorlar, diğer yandan da tepede olmamızı.
They want us to be on bottom, be on top.
Sherpa Tensing ve Sör Edmond Hillary gibi siz de Tepede Bir Numara iken, tepesi bir numara olun.
Like sherpa tenzing and sir edmund hillary Be number one on top when you're number one on top.
İzini bulduğunu söylüyor. Dün gece tepede kamp kurmuş.
Says he found fresh tracks heading south towards the lava hills.
Tepede çok güzel bir mezarlık var.
There's a lovely old cemetery up on the hill.
Ama en tepede birşeyler değişecek.
Except at the top.
Ah, efendim, o tepede tam olarak ne olduğuyla biraz ilgileniyoruz
Uh, sir, we're kind of interested in exactly what happened up there on that hill.
Sifon tepede ve zincirli tiplerden.
You know, the box and the chain thing.
Luis, tepede.
Luis is up there.
Lamarr, uyuklama o tepede!
Lamarr, don't fall asleep up there!
Tepede, nehrin karşısında, Bates'i gördüğü yere bakıyordum.
On the top, across the river, I was watching where he said he saw Bates.
Tepede biraz durabilir miyiz?
Can we stop there on the hill?
O tepede tek başına olmak için çabaladın, gerçekten çabaladın.
You dig being up on that hill alone. You really dig it.
Bu King George'dan daha tepede biri.
This is somebody bigger than King George.
Tepede mi?
The top?
Çavuş, yetkili Alman subayının yanına giderek teslim olma şartlarını görüştü. Geri geldiğinde bize, silâhlarımızı sökmek ya da yok etmek için veya çukur açıp istediğimiz her şeyi gömmek için bir saatimiz olduğunu bir saat içinde tepede buluşmak için hazır olmamız gerektiğini söyledi.
( man # 2 ) The lieutenant went and made arrangements with the German officer in charge, and came back up and told us that we had one hour to dismantle and destroy our weapons, or dig holes and bury whatever we wanted to bury,
En tepede, sözü kanun gibi olan büyük şef vardır.
At the very top, there's the big chief whose word is law.
Amerikalı içeri girene kadar, tepede bekleyin.
Quédense hasta que el americano abra la alcantarilla.
Hadi, deneyelim. Tepede bir casusun bizi gözlediğini sanıyorum.
Up there, in the sombrero is certainly a spy.