Tipki перевод на английский
211 параллельный перевод
O da tipki digerleri gibidir.
They're only like any others.
Tipki, bir adama bir silah dogrultuldugunda... bunu görmese bile hissetmesi gibi.
Like a man feels when a gun's pointing at him... even when he can't see it.
Tipki uzun zaman önce... ªef Egden gerillalariyla geldigindeki gibi.
Like a long time ago when Chief Egden... he come through with his guerrillas.
O zaman da içimde tipki ºimdiki gibi kötü bir his vardi.
I had a bad feelings, like I have now.
Pisligin tekisin, tipki benim gibi.
You are dirt, just like me.
Bir gün sen de böyle olacaksin. Tipki hepimiz gibi.
It'll happen to you some day, just like it happens to all of us.
Gösteri tipki modern toplum gibi aniden birlesir ve bölünür.
The spectacle, like the modern society, is at once united and divided.
Tipki diger modasi geçmis metalar gibi Stalin de bizzat evvelce onu destekleyen güçler tarafindan suçlanmistir.
Stalin, as well as the outmoded commodity, are denounced by the same ones who imposed them.
Yönetimdeki bürokrat sinifinin üyelerinin toplum üzerinde, tipki önemli bir yalanin ortaklari gibi, yalnizca müsterek mülkiyet hakki bulunmaktadir : sosyalist bir toplumu yöneten proletarya rolünü oynamak zorundadirlar ;
The members of the bureaucratic class in power... have no right of possession over society, except collectively, as participants in a fundamental lie :
Bulutlar tipki mavi gögün ruhunda dalgalanan düsler gibidir.
Clouds are like dreams floating across a sky-blue mind.
- Evet, tipki buna benz ¡ yordu.
- Yes, it looked just like this.
Uzaydaki bu isiklar tipki denizdeki dalgalarin, köpükleri gibi dagilmis durumda.
Strewn like sea froth on the waves of space are innumerable faint tendrils of light.
Tipki insanlar gibi yildizlar, gezegenler ve galaksiler dogarlar, yasar ve ölürler.
Like stars and planets and people galaxies are born, live and die.
Bazi yildizlar tipki bir sabun köpügü gibi kisa ömürlü.
Some stars are flimsy as a soap bubble.
Tipki Marie gibisin.
You're just like Marie.
Çünkü, kuluçka döneminin 2. gününde gerileme mutasyonuna ugramis bütün hücreler eski duruma dönen koloniler olusturur, tipki gemiyi terk eden fareler gibi.
Because by the second day of incubation... any cells that have undergone reversion mutations... give rise to revertant colonies like rats leaving a sinking ship.
Bütün bu anlar zaman icinde... '... yitip gidecek tipki yagmurdaki gözyaslari gibi.
All those... moments will be lost... in time... like... tears... in rain.
Tipki senin gittigini bilmedigim gibi.
Same as when you left, not a word.
Tipki sizin gibi.
Just like you do.
Tipki bunu çaldigim gibi.
Just like I did this.
Kaç onlardan. Tipki benim kaçtigim gibi.
Banish them, as I have done.
Etkileyici ve sevimli tipki senin gibi.
Powerful and tender just like you.
Tipki sana benziyor.
He does look just like you.
Tipki senin gibi olmasini isterdim.
I would have wanted him to be just like you.
Tipki senin gibi her açidan.
Just like you in every way.
Ve hiçbir zaman unutmayın, ancak gerçek güç sizi birleştirebilir... tipki su an beni buraya çağırdığı gibi. son sözlerimi söylebilecek olmaktan mutluyum.
And always remember the true force that binds you... the same as that which brought me here tonight... that which I gladly return with my final words.
Tipki arkadasim Christopher Isherwood gibi,
Like my friend Christopher Isherwood,
- Tipki...
- Looks like...
Tipki senin bunca zamandir elinden geleni ardina koymadigin gibi.
Just like you've been there for me all these years.
Tipki hepimizi kullandigin gibi.
I can't move.
- Tipki babana benziyorsun.
- You look just like your dad.
Tipki Nemrud'a oldugu gibi.
Just like what happened to Nimrod?
Tipki Profesör Xavier'in sana verdigi gibi.
Just like Professor Xavier did with you.
Apocalypse köle istiyor tipki beni de Muir Adasinda köle yapmak istedigin gibi.
Apocalypse wants slaves, like you tried to turn me into, back on Muir Island!
- "Fener" de tipki Atlantis gibi, bir efsane.
The torch is a myth, like Atlantis.
Iste burada, sag salim. Tipki söz verdigim gibi.
There we are - Safe and sound, just as I promised.
Tipki Senin gibi. Beni buraya Derek'i konusmak icin mi cagirdin?
Did you bring me in here to talk about Derek?
Tipki seninle ayni yolda.
He's headed right where you are.
Onlari gordum, tipki kunduzlara benziyorlar.
I saw them. They looked like beavers.
Bak, Ben babam gibi degilim, Diane, tipki senin babam olmadigi kadar.
Look, I'm not my father, Diane, just as you're not your father.
Politikacilar, onlari dans ettiriyorsun- - tipki kuklalar gibi.
The politicians, they dance like- - like puppets for you.
Gögüsler tipki lahana gibi.
Breasts like cabbages.
"Erkekler tipki bir parca peynir gibidir."
"Man is like a piece of cheese."
Tipki izledigimiz filmlerdeki gibi.
Like in those movies you made me watch.
Casino casino dolasip zayif bir kurupiyer ariyorlar Tipki aslanlarin zayif bir antilop aramasi gibi.
They cruise from casino to casino looking for weak dealers the way lions look for weak antelope.
"Her Zaman Icin Baris" anlasmasi- - veya P-FAT... yazari ve en büyük destekleyicisi tarafindan can buldu, Birlesmis Milletler Baskaninca- - tipki yigit savascinin kahramanca mücadelesinin doruk noktasinda... neye mallolursa olsun son darbeyi vurmasi gibi.
The "Peace For All Time" treaty- - or P-FAT... as it has been dubbed by its author and champion, the President of the United States- - marks the culmination of one valiant person's heroic crusade... to end strife, no matter where it may occur.
Tipki bana benziyor!
He looks just like me!
Tipki Vegas'ta beni sattigin gibi- - Pepper'le kücük cinsel oyunlar oynadigin gibi.
Just like you set me up that day in Vegas- - that little sexual fromage-a-trois you played with Pepper.
Tipki senin gibi, Nora.
Like you, Nora.
Tipki bir mermer heykel gibi hassas ve ihtisamli bir beden.
Like marble sculpted to our exquisite splendour.
Odayï sessizce hareket ettiriyor. Göz açïp kapayïncaya kadar. Ve yerine bir tïpkï benzerini koyuyor.
He's devised a way to move the room silently, in the flash of an eye to be replaced by an exact duplicate.