Uyuma перевод на английский
881 параллельный перевод
Benimle uyuma şansın hiç yok.
I can sleep with you. I can't sleep with you.
Sen de uyuma ihtiyacı duyuyorsundur.
You must be feeling the need of sleep too.
Bu gece Monmouth Dükü'nü tahta çıkarmak için kendimi harap etmek yerine uyuma eğiliminde olduğum için mi?
Because I have the sense to sleep tonight instead of rushing to my ruin... in an attempt to put this Duke of Monmouth on the throne?
Koridorda uyuma özgürlüğün var.
- You're at liberty to sleep in the corridor.
- Yolda uyuma.
- Don't go to sleep on the road.
Bebeğin uyuma vakti geçti.
It's past baby's bedtime.
Sence artık eve gidip, biraz uyuma vakti gelmedi mi?
Don't you think it's time to go home to bed and get some sleep?
Çocukların uyuma vakti.
It's time that boy got to sleep.
- Lütfen tekrar uyuma.
There she goes! Oh, please don't go to sleep again.
Barney, uyuma.
Barney, don't go to sleep.
Sizi eve getiren, uyuma isteği değil mi?
- Need of sleep brought you home.
Güzel basit bir yemek ve erkenden uyuma.
A nice simple meal and early to bed.
Bu kadar derin uyuma hastalığına bende tutulabilsem keşke.
I would it were my fault to sleep so soundly.
Hareketlerindeki uyuma dikkat edin.
Observe the harmony of their movements.
Şu uyuma bak.
Look at that contrast.
Fazla uyuma.
Don't oversleep.
Babam için iyi uyuma fırsatı olur.
It'll give Papa a few extra winks of sleep.
Hepimizin uyuma zamanı.
Well, it's time we all went to bed.
"'Daha fazla uyuma
"'Sleep no more
Neyse. Sanırım biraz ara verip uyuma vakti geldi.
Well, it's time I signed off and got a bit of shut-eye.
Uyuma ve dümeni tut.
Stay awake and steer.
Bir tek hazım sorunları veya kürsüde uyuma eğilimleri konularında... farklılık gösterebilirler.
The only differences may be in the state of their digestions or their proclivities for sleeping on the bench.
Hey arkadaş, orada uyuma fikri kime aitti?
Why did I follow you! Kid, who had the idea to sleep here?
Sakın uyuma.
Don't sleep.
Uyuma.
Don't sleep.
İnsan tutkulardan, duygulardan uzak yaşayıp kendini bir sanat eserindeki uyuma vermeli.
One should live outside of passions, beyond emotions in that harmony you find in completed artworks in that enchanted order.
Pekala, bence senin için yatağa gitme ve uyuma zamanı geldi genç bayan.
Well, um, I think it's time for you to get ready for bed, young lady.
Uyuma Simone, haydi canlan biraz! Simone uyuma uyuma!
Come on, Simone!
- Peki. Uyumak istemiyorsan uyuma.
You don't sleep so you won't sleep.
Uyuma numarası mı yapıyordu yoksa.
I wondered if she was only pretending to sleep.
Başka bir şey yapmadan uyuma hakkım var.
I have the right to sleep alone!
Uyuma ve... Rüya görme.
Don't nod and... dream
- Sakın uyuma.
( Do not fall asleep.
- Tabii ki gideceksin ama şimdi uyuma zamanı. -...
- Of course you are. Now go to sleep. -...
- Uyuma.
Don't go to sleep.
Uyuma, daha değil.
Don't fall asleep, not yet.
Hayır uyuma.
No, don't sleep.
Ve uyuma.
And don't sleep.
Uyuma.
Don't go to sleep.
Uyuma yönelik çabanı görmek memnuniyet verici.
Glad to see you're settling down.
Beni sorgula, uyuma.
Question me, don't sleep.
Burada uyuma, Sledge.
Do not sleep there, Sledge.
Burasını ve çevresini kiraladık, uyuma yerleri, su ve tuvalet ihtiyacı, elektrik ve yiyecek.
We have contracted for land surrounding the area setting up camp grounds, water facilities, toilets, electric, food.
Uyuma!
Not sleep!
Uyuma vakti geldi.
Well, it's time to turn in.
- Tamam çocuğum, uyuma
- Yes, sir.
Sakın ateş yakma ve uyuma. Eğer biri gelecek olursa,... onu kovala.
If anyone drifts up, run him off.
Uyuma vakti.
I'm for some sleep.
Lütfen uyuma.
Please don't go to sleep.
Masaru, uyuma.
Listen, Masaru.
Uyuma vaktin geldi.
It's time you went to sleep.