Vaktin перевод на английский
4,916 параллельный перевод
- Baba vaktin var mı?
Daddy, got a minute?
- Ne kadar vaktin var?
How much time do you have?
Beslenme vaktin geldi.
Time for your feeding.
Pyaari'yi bulmam uzun sürmeyecek ama o gün geldiğinde, düşünecek vaktin olmayacak.
I won't take too long to reach Pyaari but the day I reach her you won't be capable of even thinking.
Bebeklerle oynama vaktin geçmedi mi senin?
Aren't you a little old to play with dolls?
Uyku vaktin mi geldi?
What, past your bedtime?
- Uyku vaktin gelmedi mi senin?
Isn't it your bedtime?
- Bachelor-san, vaktin var mı?
- Bachelor-san, do you have time?
Hafta sonuna kadar vaktin var.
You have until the weekend.
Babani arama vaktin gelmistir zaten, degil mi?
It's probably time to call your dad anyway, right?
Hayır, zor olduğundan değil, sadece vaktin yok.
You just don't have time. Remember the time I sent you to school with doughnuts?
Yatma vaktin geldi sayılır.
Okay. It's almost bedtime.
Yarın öğlene kadar vaktin var.
You have until midday tomorrow.
Çıkış vaktin geçti, ödeme yapman lazım.
It's past checkout. You got to pay up.
Çok mu boş vaktin var?
You have too much time?
Vaktin var mı?
You got a minute?
Anlaman gereken tek şey, artık daha önemli bir işin var. Yani gitme vaktin geldi.
All you need to understand is you have a higher calling now, so it's time for you to leave.
Ama henüz bunu imzalamaya vaktin olmadığından sana onay vereceğim.
But I'll give you a pass since you haven't had time... to sign it yet.
Hiç boş vaktin yok mu?
You don't have any dearth of free time.
Tamam bunu anlaman için 22 : 00'ye kadar vaktin var, yoksa Kenny'le gideceğim.
Well, you better figure it out by 10 : 00, son, or I'm taking Kenny.
Gündemi takip edecek vaktin olmadı çünkü son 1-2 yılda 2 farklı iş kurdun.
You haven't had time to keep up'cause the last few years, you started two different businesses.
Vaktin var mı?
Do you have a minute?
Vaktin doldu.
Your time has run out.
Bence bu kadar şey alacaksan dolaşmaya hiç vaktin yok.
Eh, I don't think you have time for a walk if you got to get all that stuff.
- Selam, biraz vaktin var mı?
Hey, you got a second?
Daffi'ye bu saçmalık için vaktin olmadığını söylemiştin.
You told Daffi that you didn't have time for that crap.
Esas soru senin ne kadar vaktin var?
Question is how much time you got? Ripped By mstoll
Sorumlulukları öğrenme vaktin geldi artık.
It's time you learned some responsibility.
Ahbap, uyku vaktin geçti.
Buddy, it's way past your bedtime here.
Baba, biraz vaktin var mıydı?
Hey, dad, do you have a minute?
Ağı çalıştırmak için gece yarısına kadar vaktin var, yoksa oğlun eve dönemeyecek.
And you got till midnight to get the network up, or he won't be coming home.
Ben Alicia. Bugün için vaktin olup olmadığını merak ediyordum.
I was wondering if you had any time today.
Kafasının arkasından kahramanca vurmadan önce biraz daha vaktin olsa burada oturuyor olsa ve istediğin her şeyi söyleyebilsen ona ne derdin?
If you had one more moment, before you shot him in the back of the head so heroically, if he was sitting right here, and you could say anything you want, - what would you say? - Skye!
Boş vaktin mi var?
You got a couple hours to kill?
Diane, vaktin var mı?
Diane, do you have a minute?
- Teknemden gitme vaktin geldi.
Oh, that is great.
" Yaşamak için bir günden az vaktin var.
" You have less than a day to live.
Uyku vaktin geldi.
Time for your nap.
O zamana kadar hikayeyi senin açından anlatmak için, ve savcılıkla daha iyi bir anlaşma yapmak için vaktin var?
Until then, you have the opportunity to give us your side of the story, make a better deal with the D.A.
Kocamın yaşadığını ve ikinizin yanında hizmet verdiğini söylemeye vaktin vardı elbette.
Surely you had time enough to warn me that my husband was alive and sewing alongside you both.
Biraz vaktin var mı Richard?
Uh, Richard, you got a minute?
- Vaktin var mı?
Do you have a minute?
- Yarın sabah 8 : 00'e kadar vaktin var.
You have until 8 : 00 a.M. Tomorrow.
- Jeff, vaktin var mı?
Jeff? Do you have a minute?
Kahvaltıya vaktin yok mu?
Oh, don't you have time for a late breakfast?
Vaktin var mı?
Hey, you got a sec?
Bununla beraber, ayırdığı vaktin oldukça büyük bir kısmını, oyunun sohbet kısmında geçirmiş.
He did, however, spend quite a bit of time using the game's chat function.
O kadar vaktin olmayabilir, Booth.
You might not have that much time, Booth.
Biraz vaktin var mı?
Huh?
Öğlen 12'ye kadar vaktin var.
You have until noon.
Hâlâ vaktin var.
There's still time.