Verdik перевод на английский
8,788 параллельный перевод
- Yani karar verdik mi?
So we're deciding?
Gitmesine izin verdik.
We let him go.
Birkaç cevap verdik.
It was a couple of answers.
Doğru kararı verdik, bunu yapmamız gerek.
It was the right call. We need this.
Onlara karşı ağır kayıplar verdik.
We afflicted heavy casualties on them.
Ona para verdik, bize bileklikleri ve bir de adres verecek.
We pay him, he gives us wristbands and an address.
Candace'e hediye almadan önce üçümüz şuna karar verdik.
Before I go pick up a birthday gift for Candace, the three of us were talking and we all agree...
Eyalet çapında alarm verdik.
We put out a statewide alert.
Onu ben sakinleştirdim... ve bundan bir daha asla bahsetmemeye karar verdik.
We... I calmed her down, and we agreed that we would never, ever speak of it.
Neden bahsediyorsun? Karar verdik.
What are you talking about?
Efendim, dün gece şehir dışı saldırılarından birine şahsen cevap verdik.
Sir, we responded personally to an attack last night in one of the outlying towns.
Layla ve ben şirketi Ana'nın adı altında ortak yürütmeye karar verdik.
Layla and I agreed to co-run the company in Ana's name.
Bir köpeğe diploma mı verdik?
Did we give a degree to a dog?
Şehir kolejinden hiçbir zaman iyi olmadık zaten. Bir köpeğe diploma verdik!
We've never been better than City College.
Sorun şu ki yolculuğa haftalar öncesinden karar verdik. Yani hikaye biz yoldayken başladı. Yani girişin sonunda yolculuğa gitmiş olmayacağız, onun yerine felaket olacak.
The problem is that we've already decided to take this trip weeks from now, which means the story starts with us already on the road, which means the end of act one won't be us going on the trip,
- Bir hafta boyunca her gün yapacağımıza söz verdik. Ayrılmasını mı istiyorsunuz?
We promised everyday for a week do we want her to quit?
Ama ailemizle konuşunca, iptal etmemiz gerektiğine karar verdik.
But after talking to our family, we feel an annulment is warranted. What no, screw that.
Ne istersen yapabileceğine karar verdik.
And t-that's why we've decided that you can do whatever you want.
Terlik konuşması adını verdik. Peki, tamam.
We call it slipper talk.
Sizler seslerinizi yükselttiniz dostlarım ve biz de cevabını verdik.
You have raised your voices, my friends, and we have answered :
İşi ilerletmeye karar verdik.
We've decided to make a push.
- Dün verdik ya. - Niye verelim ki?
- We did yesterday.
Kısa sürede çok fazla hapishane inşa ettik ve kontrolü de içeri attığımız adamlara verdik.
We've built too many prisons too fast and given control away to the very men we incarcerate.
Teresa ve benimle birlikte yaşamasına karar verdik.
He's gonna live with Teresa and me. We already decided.
Sana terimizi, kanımızı verdik ama sen bizi tünele geri yollamaktan... -... başka bir şey yapamıyorsun.
We gave you sweat and blood, and you cut us to nothin and send us back down that shithole of a tunnel.
Uğruna bir savaş verdik.
We fought a war over it.
- Duruşma sözü verdik.
We promised him a trial.
- Farklı yönlerden mücadelemizi verdik.
We fought in other ways.
Biz yenisi için para verdik ama antika çikti.
We paid for a brand-new one.
Ve biz de Quentin'a indirilmiş ceza verdik.
And we gave Quentin a reduced sentence for this.
Sistemine giriş yapmamıza izin vererek Kellog kendi zaman topunu nasıl programlayacağını öğrenebileceğini sandı ama onun yerine tarihleri nasıl seçeceği hakkında yanlış bilgiler verdik ama o bunun gerçek olduğunu sanıyordu.
By allowing us to have access to his system, Kellogg thought he could learn how to program his time ball, but instead it just allowed us to feed him the wrong information regarding how to select dates, which apparently he assumed was genuine.
Birden karar verdik işte.
It was a spontaneous idea.
Cynthia ve ben yeni bir başlangıç yapmaya karar verdik geçmişi arkamızda bırakacağız.
Cynthia and I decided We need a fresh start Put the past behind us.
Hatta isim bile verdik, ALX.
To name does not need to be flashy, ALX
- Buna karar verdik.
Well, that's already decided. Pefiod.
Herkes gibi sert savaşlar verdik. Sonunda kendi halkımızca esir alındık.
We've been fighting as hard as anyone, and to be held captive by our own people!
O mallar Amy ve bendim. O antika dillidüdüğün bizi mal etmesine izin verdik.
No, Amy and I were the idiots, because we let that ancient windbag fool us.
İşte bu yüzden potansiyel yatırımcıları tartışmaya başladığımızda Bayan Johnson ve ben hemen sizin doğru adam olduğunuza karar verdik.
That's why when we began discussing a potential investor, Mrs. Johnson and I immediately agreed that you were the right man for the job.
Potansiyel yatırımcıları tartışmaya başladığımızda Bayan Johnson ve ben hemen sizin doğru adam olduğunuza karar verdik.
We began discussing a potential investor, Mrs. Johnson and I immediately agreed that you were the right man for the job.
Sonra da uyarılmanın evrelerinden bahsederken birbirimize bağlanıverdik.
And then we hooked ourselves up to wires while we talked each other through the stages of arousal.
Bu düzen? Graham'la birlikte karar verdik.
Graham and I decided together.
Buna biz karar verdik.
We agreed.
Buna yeni mi karar verdik Bill, Dan'in bizimle olan işinin bitmesine?
So this is yet another thing you've just decided, Bill, that our work with Dan is over?
Her birimiz korkunç bir sınav verdik.
We have, all of us, everyone here, survived a terrible test.
Hayır, onlara bir sürü para verdik.
Whoa, no, we put a lot of money into these.
Biz söz verdik. Çocuğu dünyadan, dünyayı da çocuktan uzak tutacaktık.
We made a promise... that we would keep the boy away from the world and the world away from him.
Az önce terapistimin ofisinden geldim ve bittiğine karar verdik.
I just came from my therapist's office, and we decided it's over.
Konuşmana izin verdik mi?
Did we say you could speak?
Artık aramızda daha fazla yalan olmayacağına karar verdik!
We agreed that we wouldn't have any more lies between us!
İnsanlığın kaderi için mücadele etmeye karar verdik.
We have decided to challenge the fate of mankind.
Çok kayıp verdik.
- We've lost so many.