Vereceğiz перевод на английский
5,304 параллельный перевод
Şimdi bir son vereceğiz bu işe.
End it now we will.
Savaştan sonra herkesi becerilerine göre yeniden değerlendirip yeniden iş vereceğiz.
After the war, we shall assess everyone based on his merits and reassign him.
Sana 4 saat vereceğiz.
We will give you four hours.
Her şekilde de, altı saatten kısa bir süre sonra Tess için sürpriz doğum günü partisi vereceğiz. Ve bu ucuz afişi nereye asmam gerektiğini bulmalıyım.
Either way, we are throwing Tess a surprise party in less than six hours, and I need to figure out where to hang this... cheesy banner.
Geri vereceğiz.
We'll get it back to you.
Onu ateşe vereceğiz.
We'll set her on fire.
Ya birbirimize yardım edeceğiz ya da birbirimize zarar vereceğiz.
We can help each other or we can hurt each other.
Sonuçlar gelir gelmez size haber vereceğiz ama en az 48 saat lazım.
We'll let you have the results as they come in, but at least 48 hours.
Kuzeyli birkaç ödleğin buraya gelip özgürlüğümüzü almasına izin mi vereceğiz?
Are we gonna let a bunch of Yankee cowards come on down here and take our freedoms?
Bir ay boyunca insanların mağdur olmasına izin mi vereceğiz yani?
Are you saying we will let more people fall victim for a month?
Siz bize şimdi biraz verin, biz sonra fazlasını vereceğiz.
You give us a little now, we'll give you so much more later.
Ama zamanına ikimiz karar vereceğiz.
But we both will decide when.
Çocuğa çok güzel bir yuva vereceğiz.
The child will be given a very good home.
Ve şimdi, sonunda eserimize hayat vereceğiz.
And now, finally... we bring our creation to life.
Onlara nasıl bir dünyanın kalacağına sen ve ben karar vereceğiz Mahsuvus.
It's you and me, Mahsuvus, we decide what kind of world they inherit.
Ve nihayet yüz yüze buluştuğumuzda inşallah düz düze vereceğiz. Bilmem anlatabildim mi?
And when we finally meet face-to-face, hopefully we'll wind up face on face, if you know what I mean.
Sana daha iyi işler vereceğiz.
We're gonna get you a better job.
Size biraz izin vereceğiz, tamam mı?
I'm gonna just let you guys take a sec, okay?
Çalmasına daha ne kadar izin vereceğiz?
How long do we let him play for?
Tanık Korumaya alıp, seni, anneni ve Joey'i başka bir yere götüreceğiz ve size yeni kimlikler vereceğiz.
Witness Protection. We'll relocate you, Joey, and your mother, we'll give you new identities.
Nişancılar, size bir tane beş mermili bir tane de yirmi mermili şarjör vereceğiz.
Shooters, you're gonna get a magazine of 5 rounds and a magazine of 20 rounds.
Sue'nun evi olan birisiyle çıkmasına izin mi vereceğiz?
Are we gonna let Sue date someone with an apartment?
Sana herhangi bir dosya vereceğiz ve sen de onu hiç bozmadan bu oranda sıkıştıracaksın, 3.8?
So we can give you any kind of file and you can compress it, without degradation, at this standard? Three-eight?
24 saat boyunca sakinleştirici vereceğiz. Sonra yavaş yavaş uyandıracağız.
We're gonna keep him sedated for about 24 hours and then slowly wake him up.
Ona uğraşabileceği bir şey vereceğiz diye konuşmuştuk.
Yes. Well, we did say we'd give her a project.
Müfettişe ufak bir eve dönüş hediyesi vereceğiz.
What say you and me make the inspector a little homecoming'present.
Onun için biz de karşılık vereceğiz...
Which is why we're gonna return the favor
Herkes geldiğine göre Penny ile size büyük bir haber vereceğiz.
Well, now that everyone's here, Penny and I have some big news.
Annenle konuşacağım ve parti vereceğiz. Tamam mı?
I'm talking to your madre, and we are throwing you a bash, okay?
Onun için parti vereceğiz.
We are throwing him a party.
Sana yeni bir önlük ve ayakkabı vereceğiz.
And we have scrubs and shoes for you to put on.
Savaşımızı daha sonra vereceğiz.
We're living to fight another day.
Sana paranı vereceğiz.
And we'll get it to you.
Trisha, annemizi bulur bulmaz arabanı sana geri vereceğiz ve yolumuza gideceğiz.
Trisha, as soon as we find our mother, you can have your car back, and we'll be on our way.
Yaşamana izin vereceğiz.
We're gonna let you live.
10 dakikalık bir ara vereceğiz.
We'll take a ten-minute break.
Sadece kurumun halletmesine izin vereceğiz.
We're just gonna let the agency handle it.
10 milyon yerine size 100 milyon dolar vereceğiz.
Instead of $ 10 million, we'd like to give you 100 million.
Unutmayın, kırıp dökmelerine izin vereceğiz. Hepsini sıkıştırmalıyız.
Remember, we got to let'em breach if we're gonna pin all this on'em.
Çocuğun rüzgarda savrulmasına izin mi vereceğiz?
So we're just gonna to let this kid twist in the wind?
- Öylece ayrılıvereceğiz.
- gonna break up!
Biri çalmış biz de geri vereceğiz.
Somebody stole it, now we're gonna get it back.
Buna biz mi karar vereceğiz?
This is our decision?
Kalbi başkasına vereceğiz.
We're reallocating that heart.
Birbirimizin işine burnumuzu sokmayacağımıza söz vereceğiz.
We promise to never get into each other's business.
Birbirimizin yanında olacağımıza söz vereceğiz.
That we promise to be there for each other.
Sana kendi seçeceğimiz bir ceza vereceğiz.
We sentence you to a punishment of our choosing.
- Sana haber vereceğiz.
We'll be in touch.
Onlara karşılık mı vereceğiz?
We're just gonna confront'em?
- Bekârliga veda partisi verecegiz.
Bachelor-party weekend.
İstediği şeyi ona vereceğiz.
We'd be giving him exactly what he wants.