Vermeli перевод на английский
1,175 параллельный перевод
Şimdi hayatına bir yön vermeli.
Now must decide which road her life will take.
- Belki daha çok vermeli.
- Maybe he needs more.
Anne, sence bu partiyi gerçekten vermeli miyiz?
Mom, do you really think we should be having this party?
Ne kadar vermeli?
How much do you have to give?
Ve öyle bir savaş vermeli ki siz ona huşuyla bakmalı onlar tarafından yıkılmalısınız.
and is struggling with them on such a level that you're in awe of it and is destroyed by them.
Yine de topluma biraz kulak vermeli. Ahlak anlayışına uymalı.
But one must follow opinion and its morality.
Gowron bu meydan okumaya cevap vermeli.
Gowron must answer this challenge.
Bence biri polise haber vermeli.
Someone is better to call the police officer.
Bunun için mahkeme karar vermeli.
That's for the courts to decide.
Picard bize bazı yanıtlar vermeli!
Picard owes us some answers!
Sizce, Duras ailesinin Konsey'e tutunmasını pekiştirmesine izin vermeli miyim?
Do you think I wish to allow the Duras family to solidify their hold on the Council?
Vermeli, daha çok vermeli, deli gibi vermeliyiz. Eğer vermezsek hiçbir şeyin anlamı olmaz.
We give, and give and... give crazy.'Cause a gift that makes sense ain't worth it.
Gitmesine izin vermeli miyiz?
Shall we let him go?
Birisi şu punka bir doz gerçeklik vermeli.
Somebody ought to give that punk a dose of reality.
Birisi vermeli.
Yeah. Somebody ought to give it to him.
Öteki biletleri Gabe ya da Judy'e vermeli miydik?
Should we have given those other tickets to Gabe or Judy?
Sana selam vermeli miyim?
Joker? Should I salute you?
Hz. Elijah Muhammed bunu vermeli.
All I want is support for my three children that the Honorable Elijah Muhammad provide for them.
Ben de sana, benim anahtarlarımı vermeli miyim?
Should I give you my keys?
Tanrım, iyi geceler öpücüğü vermeli miyim?
Gosh, should I kiss her good night?
Bu güvenilir bir ölçüm vermeli.
That ought to give us a reliable measure.
Buna o karar vermeli.
It must be her decision.
Bence buna kendisi karar vermeli.
I think that's for her to decide.
Bir rugby takımında oynamak isteyen, kendini tümüyle vermeli.
If you want to play in a rugby team, you have to give 100 %.
Bir an önce hangi klanın birliğimize liderlik edeceğine karar vermeli
What we must decide now is which clan should lead our troops.
Cevabını Binbaşı Lennox vermeli.
Major Lennox must answer.
- Bir ona bir ders vermeli.
- Someone ought to teach her a lesson.
Bu anlaşılabilir, doktor, ama size ödenen... 5 milyon dolar size biraz akıl vermeli.
That's understandable, Doctor, but I would think... the $ 5 million you've been paid would buy a little peace of mind.
Birisi bunun cevabını vermeli.
Somebody has to answer for that.
İnsanlar, gökyüzündeki ışıkların ne olduğuna... ya da Tanrı'nın bazen gök gürültüsü vasıtasıyla... konuşup konuşmadığına kendileri özgürce karar vermeli.
People should be free to judge for themselves... what the lights in the sky are... or if God sometimes does speak in the thunder.
Biri Utah eyalet karayollarını arayıp bunu haber vermeli.
Someone ought to call the Utah State Highway Department about this.
May'e atlatması için zaman vermeli.
Yes. Give May time to get over it.
Kadınlar da. lyi oldukları için değil, insan oldukları için oy vermeli.
Women should vote, not because they are good, but because they are human beings.
- Para bulmak için... düğmeler, bağcıklar, kravatlar ve düğmeler satın almak için... herkes... haftalık 1 pound vermeli.
To find the money..... to buy buttons, shoelaces, ties and belts... .. everybody must..... pay a tax of one pound a week.
Ama bir baba, kızına sevgisi kadar saygısını da vermeli ve ben bu noktada başarısız oldum.
But a father should give his daughter love... as well as respect, and in that... I failed you.
Order birilerine hesap vermeli.
The Order has to answer to someone.
- Kendi kararını kendisi vermeli.
He must make his own decisions.
Ona para vermeli miyim?
Should I give her some money?
Hakkını vermeli ; cesur biri.
He's got balls, you gotta give him that.
Sence Kristen'in Billy ile gitmesine izin vermeli miydik?
Hey, do you think we should've let Kristen go with Billy?
Ona tohum vermeli miyim?
Should I give her the seed?
Bana bu içkiyi... ve elini vermeli...
You need to give me this drink... and give me your hand...
Demek ki asıl mesele şu yaşamana izin vermeli miyiz?
So the question becomes... should you be allowed to live?
Bu bir Klingon savaşçısının ihtiyaç duyduğu tüm cevapları vermeli.
That should be all the explanation a Klingon warrior needs.
Yine de hakkını vermeli.
Give him credit, though.
Şimdi bizim Neil vermeli bir karar Hangi kız olacak ona yar
Now our Neil must decide Who will be the girl that he casts aside
Karar vermeli Karar vermeli
He must decide He must decide
Uydurmuş olsam da Karar vermeli
Even though I made him up He must decide
Koltukları kumaş ya da deri ile kaplanmış yeni Cadillac'ımın siparişini vermeli miyim?
Should I order my new Cadillac with cloth or leather seat covers?
Paralarının birazını geri vermeli miyiz?
Should we give them some of their money back?
- BM sana bir ödül vermeli.
- The UN should give you a prize.