Vücutlar перевод на английский
1,968 параллельный перевод
Vücutlarınıza çok acımasızca ve gaddarca şeyler yapıcam.
I'm gonna do things to your bodies. That are cruel, painful and unnatural.
Birbirimizin vücutlarından hiç sıkılmadan ve libidomuzu kaybetmeden.
Never tiring of each other's bodies. Or lessening the frequency of sex.
İkisinin vücutlarına sizin denkleminiz kazınmış.
Two of them with your equation carved into their flesh.
Mesajları niçin ölülerin vücutlarına kazıyor?
Why scratch your message into the corpses?
Kilisede bundan bahsedemezsin ama evde, televizyonda insanlar güneşte parıldayan ıslak vücutlar görmek istiyorlar.
You can't talk about it at church, but at home on TV, people want to see hard bodies, wet and glistening in the sun.
Gözlerini seviyorum. Saçlarını kıvrımlarını, vücutlarını gülüşlerini hüzünlerini terlerini.
I love their eyes, their hair, their curves, their bodies, their laughter
Kadınların, kızların, çocukların hayatlarını vücutlarını satarak kazanmaları normal bir şey.
It's normal for women and children to be prostitutes.
Bu vücutlarımızın mecburi yakıt ikmali yapılmasıdır.
This is the mandatory refuelling of our bodies.
- Vücutlarından parçalar gibi.
- Pieces, like bodies...
Ahbap, duyduğuma göre halk içinde kadınların tüm vücutlarını kapatmalarını gerektiren kânunları varmış.
Dude, I hear they have laws that make women completely cover their bodies, when around in public.
Sel suları vücutlarını temizlediğinde beni çağırdılar.
When the floodwaters washed their bodies up they called out to me.
Düz erkekler gerçekten diğer erkeklerin vücutları hakkında yorum yapmazlar.
Well, straight guys don't really comment on other guy's bodies.
Perhiz yapmamız gerektiğini çünkü vücutlarımızın tüm toksinlerden kurtulup yenilenmesinin en hızlı yolunun bu olduğunu söylediler.
They wanted us to fast because they said that was the quickest way to rid our bodies of all the toxins and begin anew.
Belki aşk da değildi bu, sadece vücutları birbirini çekiyordu.
Maybe it wasn't love, but physical attraction.
"size geldik vücutlar eş"
We come to you all as one.
Hastalarımızın vücutları onlara ihanet ettiğinde, ve onlara sunmamız gereken bilim, başarısız olduğunda, en kötü senaryo gerçekleştiği zaman, umuda sarılmak, sahip olduğumuz tek şeydir.
When the patient's body has betrayed them, and all the science we have to offer has failed them, when the worst-case scenario comes true, clinging to hope is all we've got left.
Bu herifler vücutlarının tümü bronzlaşmadan zencefilli kek gibi gözüküyorlar.
Those dudes looked like gingerbread men without tan lines.
Klanlarındakilerden bazılarını tanıyorum vücutlarını kırmızıya ve sarıya boyarlar ki bu da kan ve kin anlamına gelir.
I do know the members of their clan wear red and yellow body paint, which is to stand for blood and bile.
Katliam yaptılar. Bunları bir araya getirmek için yeni vücutlar ürettiler.
- Making a carnage, producing new bodies assembled from those.
Vücutlarımızın sıcaklığına geldiler.
They are attracted to the warmth of our bodies.
Eğer kafalarını bir yerden geçirebilirlerse, tüm vücutlarını da geçirebilirler.
If they can get their head through something, the rest of their body can contort to fit.
Buna karşın, bazı insanlar çok yaşlı olsalar da, vücutları dökülse bile uzun yıllar yaşayabiliyorlar.
By that same counter, some old men, whose bodies look worn out, whose race seems run... they can go on for years.
Gerçek vücutlarıyla gerçek kadınlar.
- Real Women With Real Bodies.
Vücutlarımız ve zihinlerimiz rol yapıyor olacak.
Our bodies and brains would be acting.
İş sonrası kadınlar vücutlarındaki teri atmak için yıkanırlardı,
After work the women washed the sweat from their bodies,
Elliot, doktorlar bile vücutları konusunda sıkılgan davranabilirler.
Eliott, even doctors get self-conscious about their bodies.
Şeytanları vücutlarından çıkaracak.
It'll blow the demons out of their bodies.
Yani eğer vücutlarında bir şey yoksa, evet.
So if their bodies are okay... yeah.
Bu gece vücutlarımıza bu kanı alarak ruhlarımızın çiçeklerini suluyoruz.
By taking the blood of the night into our bodies, we water the flowers of our souls.
ölü vücutlar beni deli ediyor. Cinayet biriminde ne yapıyorsun.
Dead body make you queasy what are you doing in Homicide.
Vücutlarımız, derimiz.
Our bodies, our skin.
Onların vücutlarında...
With scars on their bodies...
Vücutları yangın nedeniyle birbirine yapışmış.
Their bodies still stuck togather because of the fire?
size, sıcak vücutların hangi odada olduğunu yada hangi odaların, o vücutların görünmez olması için yapıldığını söyler.
It'll tell you where the warm bodies are in a building or which rooms are designed to make those bodies invisible.
Yaşları ilerledikçe, vücutları kadınları ve içkiyi kaldıramaz oluyor ama kumara devam ediyorlar.
As they get older, their bodies can't keep up with women and drink, but not so with gambling.
Özellikle de seninki kadar güzel vücutlar.
Particularly when it's as beautiful as yours.
Leonard, daha önce birbirimizin yüzüne baktık ve cinselliğin tatlı ızdırabını çıplak, buruşuk vücutlarımızda paylaştık diye rahatsız olmana gerek yok.
Leonard, there's no reason to feel uncomfortable just because we've seen each other's faces and naked bodies contorted in the sweet agony of coitus.
- Bayanların vücutlarını boyunlarındaki ince kıvrımı, arkalarındaki kavisi göğüslerinin iriliğini.
- Listen, you gotta learn to appreciate the female form, the... slope of the neck, curve of the back.
Bu virüs vücutların içine girip onları tanınmayacak derecede mahveden bir virüs olabilir.
It could be a virus, that a virus could do that to these bodies, mutilate them in a way that is beyond recognition.
Vücutlarınızın alt bölümünü bana feda edin!
Sacrifice me your lower body parts!
Babam ya da büyükbabam karın kaslarının gelişmiş olmasını ya da vücutlarındaki yağ oranını kafalarına takmazlardı.
My father or my grandfather never worried about whether they had a six-pack of abdominals or what percentage of body fat they had.
O bunu zaten vücutlarımızda hissediyor... bağlantılıyız.
He feels it in our body... connection.
Vücutlarımız ile istediğimiz her şeyi yapabiliriz.
We all do what we want with our bodies. Shut up and get back to work.
Vücutlarınızın farklı olduğunu fark ediyorum ve belki de bu senin vücudunun kusurlu olduğunu düşündüğüm anlamına gelebilir, ama durum bu değil.
I realize that your bodies are different, and maybe that would mean that I think that your body is imperfect, but that's not the case.
Bak, ölü vücutlar yürümez, evlat.
Look, dead bodies do not walk, son.
Her birimiz, vücutlarımızın dağılacağını biliyoruz.
Each of us knows that our bodies are going to fall apart ;
Peki ya buraya getirdiği vücutlar?
What about the bodies he brought here?
Bazı semenderlerin dilleri vücutlarının dörtte üçü uzunluğundadır. Fakat türlerin çoğu, avlarını yakalamak için oldukça yakına gitmek zorundadır.
Some salamanders have a tongue that is about three-quarters the length of the body but most species have to get pretty close to their prey if they are to catch it.
Bu nedenle vücutlarının altındaki bezlerden tutkal salgılayarak kendilerini eşlerinin sırtına yapıştırıyorlar.
So they produce glue from glands on their underside and stick themselves to their partners back.
Gece boyunca vücutları soğudu, ve şimdi canlanmak ve beslenmeye başlamak için hızlı bir şekilde ısınmak zorundalar.
During the night their bodies cooled and now they must warm up quickly in order that they can become active and start feeding.
Bunlar vücutların parçaları.
- There is a "partition" of the bodies.