Yapacagım перевод на английский
63,241 параллельный перевод
Bundan sonra yapacağım şey bu.
That's what I'm gonna do from now on.
Ona dokunamıyorken bunu nasıl yapacağım?
How am I supposed to do that when I can't even touch him?
Geleceği değiştirmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Onu hayatta tutabilecek kadar hızlı tek kişi benim.
I'm gonna do everything in my power to change the future, and I'm the only one fast enough to keep her alive.
Bu şekilde kalmasını sağlamak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
I'm gonna do everything in my power to keep it that way.
- Mıknatıs. - Birkaç mıknatısı birleştirip bir kask yapacağız.
Throw together some magnets, make a helmet out of'em.
Bunu yanlış zamanda yaparsa ne yapacağım?
What am I supposed to do if he does that at the wrong time?
Ben de tam olarak öyle yapacağım.
And that is exactly what I'm gonna do.
Gelecekte seni kurtarması gereken kişi benim ve bunu, geleceği değiştirerek yapmayacağım onu kabullenerek yapacağım.
I alone have to save you in the future, and I'm going to, but not by changing it. By embracing it.
Sanırım onun dediğini yapacağız, değil mi?
I mean, I guess we just... we do what he says, right?
Kaybedeceksek de kazanacaksak da takım olarak yapacağız.
We win and we lose as a team.
Evet, aynen öyle yapacağım.
Yeah, that's exactly what I'm gonna do. Oh.
Bunu yapacağım.
I'm gonna do this.
Bunu da düzeltmek için bir şeyler yapacağım.
I'm gonna do something to fix that.
Savitar, hatırladığı için yapacağımız her şeyi biliyor.
Savitar knows everything we're gonna do because he remembers doing it.
Flash ve arkadaşları konusunda ne yapacağımıza dair bir fikrin var mı?
Any idea what to do with Flash and Friends?
Hemen baklayı çıkarmazsan gemiye binip bu konuşma hiç olmamış gibi yapacağım.
Spit it out, or I'm gonna step onto that ship and pretend like this conversation never happened.
Seni kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacağım da dedim.
I also said I would do whatever it takes to save you.
Yapacağım.
I'll do it.
Ne gerekiyorsa yapacağım.
I will do whatever it takes.
Krep yapacağım.
I'm gonna make pancakes.
Bir şey yapacağım dediğimde,
If I say I'll do a thing,
Burada esrarengiz şeyler üzerine derece yapacağım.
I'm getting a degree in occult studies here.
Yapabilirim ve yapacağım... ve sabırsızlanıyorum.
Oh, yes, I can and I will... and I can't wait.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
I don't know what to do.
Bunu nasıl doğru düzgün yapacağım hiç bilmiyorum.
I just have no idea how to make this right.
Ve sen de vampir değilsin, o yüzden bana ne yapacağımı söyleyemezsin.
And you're not a vampire, so you can't tell me what to do.
- Ne yapacağımızı biliyorum.
- I know what to do.
Ona ne yapacağımızı bilmiyoruz.
We didn't know what to do with him.
İşleri şimdi daha iyi yapacağım.
I want to do things better now.
Bu benim cehennemden çıkış biletim... ve bunu yapacağım.
You can't stop me. This is my ticket out of hell, and I'm taking it.
Kendini kurtarmalısın, bunu yapacağım.
You should save yourself, that's what I'm doing.
Nasıl seçim yapacağım ki ben şimdi?
Taken an oath to do no harm. H-How am I supposed to make that choice?
Benim konumumda olan herkesin yapacağı bir şeyi yaptığım için kötüleniyorum.
I was vilified for doing what anyone in my position would do.
Hayır Anne, ne yapacağımı buldum.
No, no, Mum, you figured it out.
Yardım etseniz de etmeseniz de bunu yapacağım.
But... look, I am doing this with or without you.
Bugün böyle bir şey yapacağım aklıma gelmezdi.
Not what I thought I'd be doing with my day.
Bir sonraki kısmı yalnız yapacağım.
This next part, I'll do alone.
Korkarım bunu yapacağım.
I'm afraid I do.
Karbon hidrat yüklemesi yapacağım.
I wanna carbo-load.
- Harika ben ne yapacağım?
Cool, cool. What do I do?
Yapacağımız başka şeyler var.
Well, we do have this other thing.
- Sakın bana işimi nasıl yapacağımı söyleme.
Don't tell me how to do my job.
Yapacağım.
I will.
Bir şeyler ortaya çıkana veya başka bir iş bulana kadar burada tek yapacağımız oturup kafamızı duvara vurmak.
Until that shakes something loose or we get some other break, all we're doing is... Is sitting here, banging our heads against a brick wall.
Bizim yapacağımızı...
He knew we'd...
Sana bunu yapacağımı söylemiştim.
I told you I'd put this together.
Ama sana söz veriyorum, her şeyi yapacağım.
But I promise you... I will do everything.
Onu senin gurur duyacağın biri yapacağım.
And I will make him someone you will be proud of.
Şimdi ne yapacağım?
What should I do?
Ki size ne yapacağınızı söylemek bana düşmez toplantıyı planladığı gibi yapardım.
I'm not in any official capacity saying that you should do this... Do the Gold Meeting.
- Ne yapacağımı söyleyemezsin artık bana.
You don't tell me what I can or can't do any more.