Yayında перевод на английский
3,801 параллельный перевод
İşte radyonuzda, gece mikrofonunun kralı eşi benzeri olmayan Charlie Crowe yayında.
Now here he is, the king of the late-night mic... the one, the only Charlie Crowe on your radio.
Silahı telefon eden kişi mi ateşledi yoksa odadaki biri mi yaptı bilmiyoruz ancak şu kesin ki canlı yayında bir silah ateş edildi.
We don't know if that person fired a weapon, we don't know if somebody else in the room fired a weapon, but a weapon was fired live on the air.
Eğer dinlemişseniz geçen gece yayında sizinleyken dramatik bir kaza olduğunu duymuşsunuzdur bu yüzden bu gece biraz bu konuda herkesin düşünceleri neler, onu konuşacağız.
If you've been listening, then you know we had a rather dramatic incident on the air the last time I was with you, so tonight we're gonna take some time to talk about what's on everybody's mind.
Canlı yayında bunun bir kurmaca olduğunu ve gölge insanların olmadığını kabul ediyor musunuz?
So you're admitting on live TV that this is all a hoax and there are no shadow people?
Şimdi - Canlı Yayında!
Now... in the air!
Şimdi canlı yayında!
Now in the air!
Yayında.
It's live.
Times yayında.
The Times is live.
Video şuan WikiLeaks'in sitesinde yayında.
The video, now streaming on the WikiLeaks site.
Şu anda yayında.
It's on.
Birleşik Devletler Başkanı canlı yayında bir açıklama yapacak.
We now go live to a statement from the president of the United States.
İnsanlar bizim değerli yayın zamanımızı harcadıklarında ne diyorduk?
And what do we say when people waste our valuable air-time?
Tanıdığım en sinir bozucu kişisin. İskoç yayıncılığında çalıştığımı düşünürsek, ciddiyim.
You are frankly about the most infuriating person I've ever met, which considering I work in Scottish publishing, is saying something.
Ama WANK solucanı yayılmaya devam ederek dünyanın her yanında 300.000'den fazla bilgisayarı etkiledi.
But the WANK worm continued to spread, affecting over 300, 000 computer terminals around the world.
Bazı şeylerin kamuoyuna ulaşması için, paylaşmak isteyen kaynakları korumanız gerekir, ayrıca saldırı karşısında yayın yapabilme becerinizi de korumalısınız.
To get things to the public you need to protect sources who want to disclose, and you also need to protect your ability to publish in the face of attack.
2009 Temmuz ayında WikiLeaks ülkenin iflas eden en büyük bankası Kaupthing'e ait gizli bir dahili memoyu yayımlayarak kitlenin öfkesini körükledi. Özel ve Gizli
In July 2009, WikiLeaks fueled a growing popular rage when it published a confidential internal memo from Kaupthing, the largest failed bank in the country.
Tarihimizde ilk kez devlet televizyonuna bir konu hakkında haber yapma yasağı getirildi. Birgitta Jónsdóttir İzlanda Milletvekili Hem de haberi yayımlamalarından hemen önce.
It was the first time in our history that a gag order was placed on the state TV not to produce that news just before they were supposed to produce it.
2010 mart ayında Assange ve bir grup İzlandalı aktivist Reykjavik'te kiralık bir eve kapanıp videoyu yayımlanmak üzere kurgulayıp hazırladılar.
In March 2010, Assange and a team of Icelandic activists holed up in a rented house in Reykjavik to edit and prepare the video for publication.
Olayın kaydı ve pilotların konuşmalarının kelimesi kelimesine deşifre edilmiş metni ordu içinden bir yazarın The Good Soldiers adlı kitabında yayımlanmıştı bile.
A record of the incident and a word-for-word transcript of the pilots'conversation had already been published in a book called The Good Soldiers by a writer embedded with the Army.
Materyal ilk yayımlandığında Siviller başarısız askeri politikanın bedelini ödediler dünya Afganistan'daki sivil zayiatı ve Taliban'ın peşine düşen ölüm mangalarını konuşmaya başladı. Task Force 373 Taliban'ı alt etti
When the material was first published, the world was indeed talking about civilian casualties in Afghanistan, and about the existence of a squad that was going out and killing Taliban.
Yüzümün farklı yayın organlarında iznim olmaksızın gösterildiğini biliyorum.
And I know that different media have published my face without my consent.
Materyalin yayımlanmasında tam bir işbirliği yapmışlardı. Mark Davis Gazeteci ve Film Yapımcısı
They were fully complicit in the publication of the material.
New York Times, İngilizlerin Guardian'ı, Ve Almanların Der Spiegel'i... yayın sırasında beraber çalıştı. Bazıları belgeleri Nixon... zamanı ile karşılaştırıyor.
The New York Times, Britain's Guardian, and Germany's Der Spiegel... coordinated in publishing... what some are comparing to the Pentagon Papers, back in the Nixon years.
WikiLeaks'de polisin görevi istismarı hakkında yayınlanan şok edici rapor hükümetin sözcüsü Alfred Mutua tarafından batılı ülkelerden para toplama amacı ile oluşturulduğu gerekçesiyle ile yalanlandı.
The report posted on Wikileaks, which details shocking police misconduct, was dismissed by government spokesman Alfred Mutua as a front to raise money from the west.
Afgan savaş tutanaklarının yayınlanmasının ardında WikiLeaks 250,000 diplomatik yazışma üzerinde çalıştıklarını ve kısa bir süre içinde yayınlayacaklarını duyurdu.
Following the release of the Afghan war logs... WikiLeaks announced it is sitting on over 250, 000 U.S. diplomatic cables... and plans to release them shortly.
Son altı ayda tek başına yayınladığı tüm sızıntılar hakkında konuşuyordu. Sonra düşünmeye başladım.
He was talking about all the leaks he'd put out in the last six months alone... and I started thinking.
Elspeth Dickens'ı Asya-Pasifik yayınlarında harcamak yerine onu uluslar arası yayınlara Çıkaralım! Yıldız yapalım!
I have suggested that instead of wasting Elspeth Dickens on the Asia-Pacific campaign, they use her to spearhead the..... international launch!
Yani, parayı kaybettikleri hakkında bir haber yayınlarlarsa..
I mean, say there was a news report saying that they'd lost it.
Onun hakkında bir hikâye yayınlamıştım. Şehir efsaneleri falan Bayou Kasabı.
Had a big splashy article not long ago, local legends and lore...
Aslında, daha Prem Chopra'nın filmleri daha yayına girmeden önce posterlerden onun giysilerini dikeriz.
In fact we sew his clothes keeping Prem Chopra's posters as a reference... prior to film's release.
Bu arada Asia Channel'a düşen gizli bir bant yayınında Kıdemli Çavuş Mah yasa dışı olarak Taylandlı mahkumu serbest bırakıyor.
Mean while Asia Channel has descending broadcast a secret tape that Senior Sergeant Mah illegally released the thai convict.
Çünkü Kitap her ülkede bulabildiğin... dünya çapında bir yayıncılık başarısı olmuştu.
Because the book had been a worldwide publishing success that you could find in every country.
Ve "bam", Yüzünün etrafında, ışınsal çizgiler ve desenler... oluştu ve kafasının çevresine yayılmaya başladı. Yüzünün merkezde olduğu, dairesel... parıltılı bir mandala veya kaleydoskop. Gözleri gözlerime kilitlenmişti ve... odanın geri kalanı boşluğun içine doğru yok oluyordu.
And, Wham, out from his face shot these radiating lines of patterns which proceeded to produce around his head a circular, shimmering mandala or kaleidoscope-like pattern with his face in the center and his eyes fixed on mine and the rest of the room vanishing into oblivion.
İnatçı olduğun ve iyi yay kullandığın dışında hakkında pek bir şey bilmiyorum.
I hardly know anything about you except that you're stubborn and good with a bow.
Bana kısa dalga radyo yayınları hakkında bildiğiniz her şeyi söyleyin.
So tell me everything you know about shortwave radio broadcasts.
Berbat durumda olduğunu uyarlayıp yapılması gerekenler kitabında yayınlamazsan yayınlayacağın tek şey, lanet çeneni kapamak olabilirdi.
So unless you want to put out a book of don'ts based on all the ways you screwed up, which is the only thing you're ever likely to publish, you should probably just shut the fuck up.
William, haberleşme yayınında biraz parazit olmaya başladı.
William, I've got some static in the comm array feed up here.
Sonra 2011 sonbaharında, bilim insanları Europa'da sıvı halde yüzey altı gölleri olduğuna dair rapor yayınladılar.
And then in the fall of 2011, scientists realized- - they released data showing the presence of sub-surface lakes- - of liquid! And- - wow!
- Onları nasıl yenersin, göstereyim mi? William, haberleşme yayınında biraz parazit olmaya başladı.
William, I've got some static in the comm array feed up here.
Bu ürün, yatırım piyasasında RBI tarafından yayılan bir ürün.
The product is emitted by the RBI on the investment market.
- Yayında mıydık?
Oh, for Christ's sake.
George Sr'ın işi çok elit bir uçak dergisinde yayınlandığında bilinir hale gelmeye başladı.
But business really took off when an article about George Sr.'s operation appeared in an exclusively first-class in-flight magazine.
Yayın esnasında sana bakıp soru sorduğumda illâ cevap vermen gerekmiyor.
Uh, just'cause I look at you when we're doing the show and ask you a question doesn't mean you have to respond.
2003 yılında Carroll'un ilk ve tek romanı "Gotik Deniz" yayınlandı.
In 2003, Carroll's first and only novel "The Gothic Sea" was published.
Bu yıl ilk defa televizyonda yayınlanan ulusal heceleme yarışmasında yanımda Golden Quill in başkanı Profesör William Bowmandan başkasını düşünemezdik elbette.
This year marks the first year that the Golden Quill has been nationally televised, and we can think of no better captain for such a maiden voyage than the President of the Quill Institute itself.
Farkında mısınız, ihtiyacı olan Mona Lisa değildi, soygun haberinin yayılmasıydı.
You see, all he needed was the news of the theft, not the Mona Lisa.
Gelecek yıl kimya alanında doktora yapacak ve makaleleri özel dergilerde yayınlanacak.
Next year he's getting his degree in chemistry, he's going to publish in journals.
Ya da'Sword and Shadows'tarzı boktan serilerin herhangi birinden garanti % 90 daha iyi ve cidden güzel olan, yazdığın fantastik romanını bastırmak istediğinde hiçbir yayınevinin basmak istememesi dışında.
Or will actually even consider publishing your really good fantasy novel, even though it's clearly better than 90 % of the Sword and Shadows derivative crap that's out there.
Ve de hiçbir şey bilmeyen bazı yayımcıların bunu basmama nedenlerinin kitapta fetiş porno olduğunu düşünmeleri dışında, halbuki değildi.
And it's like these out-of-touch publishers are calling it fetish porn, and it's not.
Bu haftaki CW yayın akışında.
And then some, this week on the CW.
Jon, Post ve Daily News yorumlarını sabah radyo programında yayınlamak istiyorum.
Jon, I want Post and Daily News quotes in time for local morning radio.