Yazmak перевод на английский
4,212 параллельный перевод
Gözlemlemek ve yazmak için buradayım.
I'm here to observe and write.
- Tarih yazmak istiyorsunuz.
You wanna make history.
Telefonumu aldılar benden, bu yüzden bu zıkkımı yazmak zorunda kaldım.
They took away my phone, so I have to write this shit out.
Bunun hakkında da yazmak istiyorum.
And I want to start writing about it.
Ben seninle beni referans olarak yazmak istemenle ilgili konuşmak istedim.
I wanted to, uh... talk to you about what you asked... about putting me as a reference.
- Yazı yazmak mı?
Write?
Geçen sene akıllı telefonlara bir çeşit süper spam yazmak için işe alındım.
Last year I was hired to write a kind of super spam for Smartphones.
Konservatuvara saçma sapan güzel davranışlarla ilgili şarkılar yazmak için gitmedim!
I didn't study at the Conservatoire to sing with some pissy missy about good manners!
Haber başlıkları yazmak benim işim efendim.
It's my job to write headlines, sir.
Flaubert'in hiçlik konusunda bir kitap yazmak istediğini bilir misin?
Do you know that Flaubert wanted to write a book about nothing?
Yazmak, yoğunlaşmak ve huzur ister.
Writing requires focus and peace.
Flaubert konusu hiç olan bir kitap yazmak istedi ama başaramadı. Ya ben başarabilir miyim?
Flaubert wanted to write a book about nothing but he failed, so could I do it?
Yazı yazmak, iyi bir terapidir.
Writing's good therapy.
Demek istediyim, isterdim bir şeyler yazmak hoşuma gider, ancak gerçekten orada olamam.
I mean, I... what I meant was I would be happy to write something, but I really... I really can't be there.
Sonra yazmak istemiyorum.
I don't want to write later.
Tam şu anda yazmak istiyorum.
I feel like writing right now.
Şu şeyi yazmak için çok çalışıyorum. Daha çok zamana ihtiyacım var.
I'm like, totally overloaded with this whole writing thing
Anlamlı bir yazı yazmak mı?
Three paragraphs on the ant?
Ancak miktarların doğru, ve ben onlar hakkında yazmak istiyorum.
But the quantities are correct, and I want you to write about them.
Ben bu konuda yazmak için gidiyorum.
I'm going to write about this.
Cennetimiz hakkında bir kitap yazmak istiyor ve bence bu muhteşem.
This idea about this book about the Parish, I think it's brilliant.
Sonra ona yazmak istedim, neler hissettiğimi bilsin diye. Ama doğru kelimeleri bulup yazamıyordum.
And I tried to write to him about it so he'd know what it was like, but I just couldn't find the words to do it right.
- Belki de yazı yazmak senin yeteneğindir.
Maybe writing is your calling.
Yazmak ovalamak kadar zor değil.
Typing is not scraping.
Öyleyse bunları yazmak için zamanı nereden buldun?
Then how'd you have the time to write these?
En son model Cambridge romanımı yazmak istiyorum.
I want to do the ultimate Cambridge novel.
Her zaman ya kitap yazmak üzeresindir, ya da banyoyu dekore etmek ya da yaşamlarımızı sonsuza dek değiştirecek bir şey söylemek.
You are always about to write a book or about to decorate the bathroom or about to tell me something which will alter our lives forever.
Pekala, telefon numaranı yazmak için bunu yüz dolar say.
Well, use this hundred dollars worth to write down your number.
- Yazmak için çok fazla zaman bulamadım.
- I have not much time.
Ve iyi bir senaryo yazmak istiyorum.
And write a really good script.
* Bugün bir aşk şarkısı yazmak için sana *
♪ A love song today ♪
* Aşarım bütün denizleri, inanırsam yazmak için bir neden olduğuna *
♪ I'll walk the seven seas ♪ ♪ Walk the seven seas ♪ ♪ When I believe that there's ♪ ♪ A reason to write you ♪ ♪ Write you ♪
Asıl amacım kanunları yazmak, dünyayı ancak böyle değiştirebilirsiniz.
I wish to make the laws, for that is how I may truly change this world.
Gerçekleri yazmak bana iyi gelir.
It's good for me to write the truth.
Yazmak çok etkileyici.
Writing is intense.
Bay Blake, insanda her yetenek olmaz. Güzel sözler yazmak başka, ateş yakmak başka.
Ah, Mr. Blake, one cannot possess every talent, the talent to write beautiful words, and the talent to light fires.
Aslında şu anda beni asıl sinirlendiren şey siktiğimin kitabını sil baştan yazmak zorunda oluşum.
In fact, the only thing that's pissing me off now is that I have to re-write this entire fucking book.
Mesele kaderimizi yazmak.
It's about changing fate.
Yazmak canımı sıkıyor.
- I just- - it bothers me.
Ona şirin bir şeyler yazmak istedim ama çok da şirin olmasın dedim.
I wanted to write something sweet, but not too sweet.
Şanslısın ki, bir aktör olarak yazmak hakkında bilinmesi gereken her şeyi biliyorum.
Lucky for you, as an actor, I know everything there is to know about writing.
- Gerçekleri yazmak istiyorum.
I want to tell the truth. Yes.
Benim işim reklamları yazmak kim olduğumu insanlara söylemek değil.
My job is to write ads, not go around talking about who I am :
Benim için sana mektup yazmak ve seninkileri okumak büyük bir zevkti.
For me... I got a lot out of writing them and receiving yours.
Ayrıca, kalıcı ağır ilaçlar kullanıyorum ve sağ elim bir boka yaramıyor. Ki sağ elim, yazmak ve ateş etmek için kullandığım eldir. Bu yüzden rapor da dolduramıyorum, elim silah da tutmuyor.
Also, I'm on permanent heavy meds, and I have a useless right hand, the hand that I write and shoot with, so I can't fill out a report or hold a gun.
Peki, benim laptopımı da blog yazmak için kullanabilir.
Well she can use my laptop to write a blog.
Sekreterim olmayınca, mektupları kendim yazmak zorunda kalıyorum. Ve kötü niyetim olmadan yazıyorum.
'Without a secretary, I write my own letters'and I write without malice.
Sana yazmak istedim.
I wanted to write to you.
Bu oldukça uzun talep listesini yazmak için yanımda kalem yok.
I don't seem to have a pen to write down this rather long list of demands.
Ama bir gazeteci olarak gerçekleri yazmak benim görevim.
But as a reporter, I'm responsible to tell the truth.
Yani, çalışmayı önceden severdim, yurt odamda kod yazdığım zamanlarda çünkü ben yazmak istediğim için, hissedarlar bir ürün istedi diye değil.
I mean, I used to love working, when I was in my dorm room writing code because I wanted to, not because the-the shareholders needed a product.