Yaşıyorsunuz перевод на английский
1,865 параллельный перевод
- Paul, bence en çok kapakları yerleştirmekte sorun yaşıyorsunuz.
- Paul, I think your problem is mainly in lid placement.
Nerede yaşıyorsunuz?
Or do you live?
Niçin burada yaşıyorsunuz?
Why do you live here?
Şimdi annenle birlikte mi yaşıyorsunuz?
And now you're living together with your mother?
Ve de Stewart Bulvarı'nda yaşıyorsunuz, öyle mi?
And you live out on Stewart Avenue?
Barstow'da mı yaşıyorsunuz?
You live in Barstow?
Hepiniz krallar gibi yaşıyorsunuz.
- You all live like kings!
Siz bu mülkte mi yaşıyorsunuz?
- You reside in this premises?
Burada yalnız mı yaşıyorsunuz?
So, you'll be living here by yourself?
- Burada mı yaşıyorsunuz?
- Do you live here?
Frank'la sorunlar mı yaşıyorsunuz?
You having some problems with Frank?
Burada yalnız mı yaşıyorsunuz?
You live here all by yourself.
- Koruyucu aileyle mi yaşıyorsunuz?
- Are you guys foster kids?
- İkiniz de bir şeyler yaşıyorsunuz.
- You're both going through something.
Efendim oradamı yaşıyorsunuz.
Do you live there?
Üst katta yaşıyorsunuz, değil mi?
You live upstairs, don't you?
- Üst katta yaşıyorsunuz, değil mi?
You live upstairs, don't you?
Kara bir bulutun altında yaşıyorsunuz.
That you're living under a dark cloud.
Burada kaç yıldır yaşıyorsunuz, Bayan Foucorty?
How long have you lived here, Ms
Ama siz de yaşıyorsunuz.
Yet you live.
Yalnız mı yaşıyorsunuz?
Do you live alone?
-... diğer hayatınızı yaşıyorsunuz. - Hayır.
- living yourother life in San Diego.
Beraber mi yaşıyorsunuz?
Do you live together?
Nerede yaşıyorsunuz?
Where do you live?
Burada yalnız mı yaşıyorsunuz?
You live here alone?
Tekrar karınızla mı yaşıyorsunuz?
Are you living with your wife again?
Sizler artık hemen hemen burada yaşıyorsunuz.
. You people are practically living here. And by " "you people" " you mean?
Ev arkadaşı mı? Siz beraber mi yaşıyorsunuz?
You guys are living together?
Leonard, Stephanie, yaşıyorsunuz!
Leonard, Stephanie, you're alive!
Ne zamandır burada yaşıyorsunuz?
How long have you lived here?
Hala yaşıyorsunuz!
You're still alive!
Kaç yıldır dışarıda yaşıyorsunuz? 10 yıl? 20?
How long have you been out there, ten years, 20?
- Ve hala birlikte yaşıyorsunuz?
- And you still live together? - Yeah.
Bu civarda mı yaşıyorsunuz?
Hold on. Excuse me, sir.
Beraber mi yaşıyorsunuz?
You living together?
Babanın şirketi var ve Seul'de yaşıyorsunuz.
Your dad's running a business and you live in Seoul.
Ne zamandan beri bu ağrıyı yaşıyorsunuz?
And how long have you been experiencing this pain?
Demek burada yaşıyorsunuz?
So, you live here?
Uzun zamandır Iksan'da mı yaşıyorsunuz?
Have you lived in lksan city for long?
Aslında sahne dışında bir ilişki yaşıyorsunuz.
You're actually having an affair off set.
- Londra'da yaşıyorsunuz doğru mu? - Evet.
- You live in London, is that correct?
İstasyonda mı yaşıyorsunuz?
You live in a railway station? No, no.
Yürüyebiliyorsunuz, konuşabiliyorsunuz kıçınızın üstünde yaşıyorsunuz ve seks yapabiliyorsunuz.
You can walk, talk, afkuisen your own ass... and sex experience.
Üç yaşındaki küçük çocuklar gibi yirmi saniyeden fazla odaklanamıyorsunuz.
You cant focus for more than 20 seconds like 3 year olds
İkiniz kahrolası 12 yaşındaymış gibi davranıyorsunuz.
The two of you are acting like you're fucking 12 years old.
Burada mı yaşıyorsunuz?
You live here?
-... yaşıyorsunuz, değil mi?
- You've lived in this house
3 yaşından beri bale dersi alıyorsunuz.
You've been taking dance class since you were 3 years old.
- Birlikte mi yaşıyorsunuz?
Living together? How about you, bill?
Aah... 17 yaşındaki birisine niçin yumurta alma işlemi yapıyorsunuz?
Uh... Why are we doing egg retrieval on a 17-year-old?
Hangi şartlarda yaşıyorsunuz?
What conditions do they live in?