Yedi перевод на английский
25,333 параллельный перевод
- Yedi mi?
- Seven?
Beş dakika içinde, yedi Power cinayeti mi?
Seven Powers homicides in like five minutes?
Fibroitlerim kafayı yedi.
My fibroids are acting up.
Birkaç muhbirimizle işlere devam ediyorduk ama yaklaşık yedi aydır büyük bir şey gelmiyor.
We've been maintaining a couple of agents, but nothing big for... seven months.
Seksen yedi yaşındaydı, yalnız yaşıyordu.
She was 87. She lived alone.
Bu yaratıklar yeterince yakıtımızı yedi.
These creatures have eaten enough of our fuel.
Zeb, saat yedi yönünden iki gelen var.
Zeb, two incoming at point seven.
Beş yıl yedi ay, üç hafta ve iki gün önce karımı kaybettim.
Five years, seven months, three weeks, and two days ago, my wife passed away.
Bu araçta Abdül ve yedi ceddini havaya uçuracak kadar patlayıcı var.
I got a truck sitting right there with enough firepower to blow old Abdul and his boys to kingdom come.
Ayrıca fail 18'ine girene dek mühürlü kalmalıydı ve ben 26 yaşındayım. - Yirmi yedi oldum.
And that's supposed to be sealed when an offender turns 18, and I'm 26... 27.
Çok fazlalar! - Onlardan yedi tane var.
There's seven of them!
Altı, yedi!
Seis, siete!
Kamyonetimiz ayvayı yedi.
Our van went to shit.
Üç, dört beş, altı, yedi, sekiz...
Three, four, five, six, seven, eight.
Ölmesi yedi saat sürmüş. Gece boyunca öyle yerde kalmış.
Took him seven hours to die.
Öğle yemeğini yedi, şimdi de televizyon izliyor.
She just ate lunch, and now she's watching TV.
Geçen ay aynı çamaşırdan yedi tane satın aldı.
He's bought the same lingerie seven times in the past month.
- Yedi tane. - Kredi kartıyla almış olamaz değil mi?
I don't suppose he used a credit card for any of those purchases?
Olduğunu hayal ettiğim onca şey beni yedi bitirdi.
It ate at me, all the things I imagined were going on.
Geçen sene "Pastamı kim yedi be?" diye çıkışmıştın.
Until the last time you when you come over and you go, who ate my damn cake?
Saat 23 : 28'e kadar tam otuz yedi dakika orada kalıyor.
And he stays there for the next 37 minutes, till 23 : 28.
Aguirre'le arandaki fark yedi puana indi.
Well, you're within seven points of Aguirre now.
Altı-yedi yaşından beri oyunlarla büyümüşler...
... from the time they're 6, 7 years old with video games.
Güneşin batışından doğuşuna, haftanın yedi günü çalışırdık.
We worked from sundown to sunup, seven days a week.
Üç eyalette yedi dükkanım var.
I own seven in the Tri-State area.
Gerçi ben Kadim Torf olarak Büyük Yıldız Patlaması'ndan Yedi Ay Birleşmesi'ne kadar her şeyi gördüm.
Although, as Torf the Ancient, I have seen everything from the Great Star Explosion to the Seven Moon Alliance.
Beni öldürse bile Yedi'nin sonuncusunu avlayacağım.
We're gonna track down the last of the Seven if it kills me.
O, Yedi'nin sonuncusu.
He's the last of the Seven.
Yedi'nin sonuncususun, yani bu hiçbir şey anlatmayacağım demek oluyor.
The last of the Seven. Which means I'm sure as shit - not telling you anything.
Neden Yedi birliğini gönderdin?
- Why. Why send the posse of seven?
Unutma, yaşlı babanı öldüren Yedi Birliği değildi.
- Don't forget, it wasn't the posse that killed dear old Ward.
Ben Yedi'nin sonuncusuyum.
I'm the last of the Seven.
- İşte böyle, Yedi'nin sonu geldi.
Well, just like that, the Seven are gone.
Kuzey Kutbu'ndan gelen kutup ayısı öğretmeni yedi.
The polar bear from the North Pole ate the teacher.
Bu gaz hattının patlamasına... yedi dakikamız var.
We've got seven minutes until that gas line goes up.
Clark Westerfeld'in "ölü ikizini" bulmuş. Otuz sene önce araba kazasında ölmüş yedi yaşında bir çocuk.
Found Clark Westerfeld's "dead twin"... a 7-year-old boy who died in a car accident 30 years ago.
Riggs'te içinde bin yedi yüz dolar olan bir vadeli hesabı var.
She's got a savings account at Riggs with $ 1,700 in it.
Ta ki o arkadaşın o kızın can düşmanıyla yattığını ve bu konuda da yedi yıl yalan söylediğini öğrenene dek.
Until... she found out he had sex with her mortal enemy, and lied to her about it for seven years.
Son yedi yılın bütün fotoğrafları!
Every picture from the last seven years!
Durağan noktadan ayrılma süresi ; on, dokuz sekiz, yedi, altı... - Ne? Bunu kendim yapacağım.
Gonna do this on my own.
Yedi...
Seven...
Yedi tane attın.
There were seven.
Tamam o zaman eğer kendi sorunlarını başkasının sorununa katıp yedi yıl da bu konuda yalan söylersen al sana sorun.
Well, if issues means putting his issue into someone else's issue and lying about it for seven years, then yeah, it's an issue.
Yani Riley'i seviyorum ama bu olalı yedi yıl olmuş.
Really? I mean, I love Riley, but, good God, it was seven years ago.
Tony akşam yemeğini yedi ve 15 : 30 sularında yatıyor.
Tony has dinner and goes to bed around 3 : 30.
Yemek yedi, hakkında yazı yazdı.
Ate a meal, wrote about it.
Kadını sandık içinde yedi saatte Filipinler'e geri gönderebilirim.
You know, I could have her in a crate back to the Philippines in seven hours.
Yedi saat boyunca veremli, difterili, uyuz insanlarla, humusla, kuduz köpeklerle, koltuğuna saldıran, bozukluklarını çalan uyuşturulmuş çocuklarla bir teneke kutuda tıkılı kaldın.
You've been stuffed in a tin can for seven hours surrounded by people with consumption, diphtheria, scabies, hummus dip, rabid dogs, drugged up children attacking your chair, stealing your change.
Tüm bunlar... Dört, beş, altı, yedi, sekiz.
All of this four, five, six, seven, eight.
Yedi numara hazırla!
Number siete!
Yedi.
Seven.