Yeşil ışık перевод на английский
974 параллельный перевод
Beyler, nihayet bize yeşil ışık yaktılar. Japon kruvazörlerinden birini Subic Körfezi'ne batıracağız.
Fellas we finally got the green light to sink a Jap cruiser in Subic Bay.
Hız düşüyor, kilitlendi, yakıt pompası açık, basınç azaldı, yeşil ışık.
Gear down and locked, mixture rich, pressure up, green light.
Yeşil ışıklı karanlık bir odada... gizemli sıcak su şişeleri... lastik eldivenler... işler!
The mysterious hot water bottles... the dark room with the green light... the rubber gloves... the works!
Sana yeşil ışık yakıyormuş gibime geldi.
Sounds like he's giving you the green light.
Nasıl olduğunu söyleyeyim, sen güvenli olduğunu söyledin, yeşil ışık yaktın.
Because you said it would be safe, and you gave them the green light.
- Yeşil ışık mı?
- The green light?
Yeşil ışık mı?
A green light?
Yeşil ışık! Hazır ol!
Green light, stand by!
5. birim, yeşil ışık ver.
On the double, deck five. Give me a green light.
Yeşil ışık!
Green on!
Bana yeşil ışık yak yeter.
Just give me the green light.
Birisi yanıma gelip beni sarstı ve "Kaptan, ışık görüyoruz, yeşil ışıklar." dedi.
They had said me : "Captain, has green lights there"
Yeşil ışık geldi.
Green light.
Yeşil ışık aldık.
We got the green light.
Korsanlar, elektriği tamir etmemizi ve yolu açmamızı, Güney Ferry'e kadar yeşil ışık ve etrafta polis olmamasını istediler.
The hijackers want power restored, all tracks cleared, signals green to South Ferry, and no cops anywhere in sight.
Lakehurst'taki meteoroloji bize ne zaman yeşil ışık yakarsa.
Whenever Naval Air at Lakehurst gives us the green light.
- Orada, yeşil ışık ve açık yeşil.
- It's right there in green and light green.
Ama 3 dakika dolduktan sonra yeşil ışık gücünü kaybedecek.
But after the third minute The green ray loses it's power.
Dışı yeşil, içi kırmızı.
Outside, green. Inside, cerise.
Açık yeşil kadife şapkalı.
He's the fellow with the light green felt hat.
Yeşil kırlar göz önüne serilmişti. Sağa sola dağılmış sarı kolzalar etrafa bir masa örtüsü gibi yayılmış güçlü kokusuyla havaya sinmişti.
Green countryside unfolded Here and there yellow rape spread out like a tablecloth flooding the air with its powerful scent
Bazı zamanlar araba, büyük ağaçların arkasında kayboluyor sonraysa kırmızı ve mavi renk ile beneklenmiş yeşil ve sarı kırların içinde ortaya çıkıyor bu büyüleyici kadınları gün ışığında taşıyordu.
At times the cart disappeared behind large trees to emerge later into green and yellow fields dappled with red and blue carrying these stunning women in the sunshine
Kırmızı, yeşil ve siyah.
It's red, green, black.
Kan kırmızısı ve koyu sarı boyadım ve tam ortada yeşil bir bilardo masası.
I painted it blood red and dark yellow... and a green billiard table in the middle.
Yeşil tarlalar şimdi kırmızımsı, Mutlu günler artık yok...
Field was green, it's now reddish, Happy days already vanished...
Soğuk ve kasvetli kışında yeşil.
But also when'tis cold and drear
- Soğuk ve kasvetli kışında yeşil.
But also when it's cold and drear
Sadece o da değil, su varilimize ölü balık attılar kayıklarımızı bağladığımız yerden çözdüler tuvalet doluyken biri oraya yeşil boya bombası attı.
It's been playing all night long. Every night. Have you talked to them?
Bizim ülkemizi ele alalım, hepsi kırmızı, yeşil ve beyazdan ibaret.
In our country, on the other hand it's all red, green and white.
Yeşil yapraklardan yansıyan ışık yüzünden.
It's just the sunlight reflected off the foliage.
Bu tekrar Vina, yeşil Orion'lu köle kız olarak mı?
That's Vina again, as the green Orion slave girl?
Neredeyse bir yıldır yeni kıyafet almadınız. Yeşil elbisenizin de dirsekleri aşınmış. Hayır kurumuna gideceği günü bekliyor.
You haven't bought a garment in more than a year and the green frock is bien usée at the elbow and ready for the Salvation Army.
Sarı boyayı kullanıyorum fakat yeşil çıkıyor.
I'm using yellow paint, but it's green.
Kısım "C," mavi yola geçin ve "A" ve "B" kısımları kırmızı yol Yeşil Berenin yeteneklerine daha fazla uyum sağlamak için.
Section "C," take the blue trail and sections "A" and "B" the red trail for further orientation on the capabilities of the Green Beret.
Kızarmış istiridye ve küçük yeşil salaya.
Fried oysters and a little green salad.
- Ne kırmızısı Yeşil yandı! - Aaa...
It's not red, it's green!
Huzur verici açık yeşil perdeli ve altın işlemeli olanı.
The one with the restful chartreuse curtains and Angel's Breath gold trim.
Artık yeşil eldivenleri de kalmadı.,.
Look at him. He's as green as his gloves.
"Tabii Avrupa'da titreyen milyonlarca evsiz Hollywood yıldızları tarafından kibarca özveride bulunarak bağışlanmış 25 poundluk bu ipek sutyen açık yeşil kombinezon ve uyumlu külotlarla, yeni bir ümit buldu."
"Surely the shivering homeless millions in Europe... " found new hope from the 25 pounds of silk brassieres, pale green slips... "and stout matching panties... contributed by the gallant self-sacrifice of Hollywood starlets."
Kış gelince yine yeşil.
They all are green in winter time.
Derken yeşil ışığın üstünde kırmızı bir ışık gördüm.
Shortly afterwards vi a red light over the greens.
Yazın o ağır sessizliğinde kapanmış kepenkler, boş sokaklar yapışkan asfalt siyaha çalan yeşil renkli kıpırdamayan yapraklar dükkan vitrinlerinin, sokak lambalarının soğuk ışıklarındaki kış, kafe kapılarında nefeslerden çıkan buğular ölen güdük, kara ağaçlar.
in the heavy silence of summer, closed shutters, deserted streets, sticky asphalt, deathly-still leaves of a green that verges on black ; winter in the cold light of the shop-fronts, the street lights, the little clouds of condensing breath at cafe doors, the black stumps of the dead winter trees.
Daisyler'in rıhtımındaki yeşil ışığı ilk gördüğünde, Gatsby'nin hissettiği hayranlık geldi aklıma.
I thought of Gatsby's wonder when he first saw the green light at the end of Daisy's dock.
Daha açık söyleyecek olursak, bütün ışıklar yeşil yanacak şekilde ayarlanacak.
By clear I mean switches properly set, all signals green.
Görüyorsunuz, yiyeceğe ulaşmanın bir tek yolu var ve geçen hafta yolu kırmızı ile işaretledik, bu gün yolu yeşil yaptık.
You see, there's only one way to get to the food... and last week we had the route marked out in red... today we changed the route to green.
Kızı Tosun Paşa, Yeşil Vadi'yi de Tellioğulları alacak.
Tosun Pasha's gonna get the girl and Tellioğullari are gonna get The Green Valley!
Bir tanesi yeşil bir iskelet diğeri de Frankenstein canavarı kılığında.
One's a green skeleton and the other's a Frankenstein monster.
Özellikle de mor ayaklı yeşil tavuk çizen kızların.
MOMMA. WHAT'S THE MATTER, SWEETIE? [Sybil moaning] WHAT'S HAPPENING?
Üstün Kılıç Konağı Yeşil Su Gölünde!
Supreme Sword mansion's at Green Water Lake
Sizler Tian Dağında tarihi bir dövüş yapmış Kırmızı şeftali ve yeşil söğüt müsünüz?
Are you the Red Peach and Green Willow who had a historical battle at Tian Mountain
Bir de bakmışsın herkes yeşil adamların elini sıkıyor. Kimin aklına gelirdi.
THAT SHERIFF TELLS ME THERE WERE REPORTS OF INCIDENTS LIKE THIS ALL OVER THE COUNTY.
işık 176
ışık 57
işıklar 178
ışıklar 44
işık yok 16
işıkları aç 25
işıkları söndürün 27
işıkları açın 23
işıkları kapat 24
işıkları söndür 24
ışık 57
işıklar 178
ışıklar 44
işık yok 16
işıkları aç 25
işıkları söndürün 27
işıkları açın 23
işıkları kapat 24
işıkları söndür 24