Yoko перевод на английский
683 параллельный перевод
Kikugoro V's karısı rolünde Yoko Umemura
Yoko Umemura as Kikugoro V's wife
YOSHIKO TSUBOUCHI YOKO KATSURAGI
YOSHIKO TSUBOUCHI YOKO KATSURAGI
TO YOKO TAKAHASHI YOKO BENISAWA
TOYOKO TAKAHASHI YOKO BENISAWA
Kenbo, Yoko.
Kenbo, Yoko.
Yoko, Kenbo.
Yoko, Kenbo.
Kyoko KAGAWA • Osan Yoko MINAMIDA • Otama
- Kyoko KAGAWA Otama - Yoko MINAMIDA lshun
YOKO MIZUKI
YOKO MIZUKI
Senaryo : YOKO MIZUKI
screenplay YOKO MIZUKI
Del Monico, Yoko'daki bir lokantanın adıdır.
Del Monico's is an eating place in Yoko.
Bu her iki taraf için de geçerli. Yoko sabretmeyi öğrenmeli.
Yes, it would be alright if Yoko keep her temper a little.
Yoko'nun doğum gününde kafayı çektiğinde.
When Yoko was born, you were in drink then.
Original Story by Yakumo Koizumi Screenplay by Yoko Mizuki
Original Stories by YAKUMO KOIZUMI Screenplay by YOKO MIZUKI
TOSHIE KIMURA, YOKO MIHARA
TOSHIE KIMURA, YOKO MIHARA
O matematikte çok iyiydi... Biraz Yoko Tsukasa'yı andırıyordu.
She was pretty good at math... looked a bit like Yoko Tsukasa.
Hyoma Utsuki : Yuzo Kayama
YOKO NAITO, TADAO NAKAMARU KEl SATO, KO NISHIMURA
Yoko!
Yoko!
YOKO TSUKASA GO KATO
YOKO TSUKASA GO KATO
Ishihara Sumao Kitano Takuya Katsumura Jun Okajima Yoko
Ishihara Sumao Kitano Takuya Katsumura Jun Okajima Yooko
ASAOKA Ruriko, TSUKASA Yoko,
ASAOKA Ruriko, TSUKASA Yoko,
Hey, Yoko.
Hey, Yoko
Bayan Yoko'yu içeri gönderir misiniz?
Will you bring Ms Yoko in?
Tebrikler bayan Yoko.
Congratulations! Ms Yoko
- Gereko yoko dostum.
No necito man.
Yani Yoko Ono'nun yazdığı kitap mı demek istiyorsun?
Uh, you mean Yoko Ono wrote that?
Hayır, Yoko, söyle onlara!
I'm not, yoko, tell them!
Yoko?
Yoko?
Biz Yoko'ylayken... daha eserlerin yaratım aşamasında bunun farkına vardık.
So when I got with Yoko... we were able to turn a light on in the middle of the creation of it.
Kendimi düşünüyorum. Eğer bir aşk şarkısı ise Yoko'yu düşünüyorum.
I'm thinking about me or, at best, Yoko, if it's a love song.
"Seni seviyorum Yoko." gibi şeyler işte.
"and I love you Yoko," or whatever.
Yoko'nun, Londra'daki lndica Galeri'de bir sergisi vardı.
Yoko was having an art show in London at a gallery called Indica Gallery.
Dün, John Lennon ve kız arkadaşı Japon aktris Yoko Ono... marihuana kullanmaktan tutuklanıp mahkemeye verildiler.
Yesterday, John Lennon and his girlfriend, the Japanese actress, Yoko Ono... were arrested and charged with the use of marijuana.
Umutsuzlanınca, yanımda Yoko oluyor.
And when I'm negative, I've got Yoko.
Müzik yüzünden, beni tanıdığınızı ya da bir parçama sahip olduğunuzu... her şeyi Yoko'yla yaptığım için, tasmalı bir köpek gibi... beni idare ettiğini düşünüyorsanız... siktirin gidin derim size kardeşlerim.
If you think you know me or you have some part of me because of the music... and then you think that I'm being controlled like a dog on a leash... because I do things with her... then screw you, brother, or sister.
Bu dünyada sizin için değil, kendim için ve Yoko için varım.
I'm not here for you. I'm here for me and her.
Sanırım ikiniz de kabul etmek zorundasınız ki, özellikle sen John... bu evre, sizi bu ülkede esas sevmiş olan insanlara karşı yabancılaştırıyor.
I think you've got to accept, John and Yoko, that, particularly you, John... that it's alienated you from the people who originally loved you in this country.
Yabancılaşma, Yoko'yla tanıştıktan sonra başladı.
The alienation started was when I met Yoko.
Ama İngiliz basını, gazetelerde Yoko için "çirkin" diye yazdı.
But the British press actually called Yoko ugly in the papers.
"Oh, Yoko." Burada durmuştuk, hatırladın mı?
"Oh, Yoko." We stopped here once, remember?
"Oh, Yoko." kısmının uyumunu yapacağız. Haydi ama!
We're going to sing the harmonies to "Oh, Yoko." Come on!
Yoko ve ben... birlikteyken... ne yaparsak... Biliyorduk ki... ne yaparsak yapalım gazetelere çıkacaktık.
Yoko and I... when we got together... decided that whatever...
John ve Yoko. Çizer Al Capp ile tanışın.
John and Yoko, meet cartoonist Al Capp.
John, Yoko'yla evlendiğinde dedi ki... " Yoko artık, benim bir parçam.
When John hitched up with Yoko... he said, " Yoko is now a part of me.
" Başka deyişle, sağ ve sol ellerim olması gibi, Yoko'm da var.
" In other words, as I have a right and left hand, so I have Yoko.
Birdenbire, Yoko kontrolü eline almıştı.
Suddenly, she would appear in the control room.
Yoko, çaydanlıktaki çay taze mi?
Yoko, is that a fresh pot of tea?
Yoko'yla konuşuyordum.
I have been talking to Yoko.
Yoko'dan önce evliydim ve ara vermeden Yoko'yla evlendim. 20 yaşımdan beri bekâr değildim.
I had been married before Yoko, and I immediately married Yoko... so I've never been a bachelor since I was 20 or something.
Bir adam, ciddi bir adam olmak için... Yoko'yla olmak ve çocuk sahibi olmak için... masumiyetiyle ve gençliğiyle... vedalaşması gibiydi.
I think it was his departure... from his innocence and from his youth... to becoming a man, to becoming serious... to wanting to be with Yoko, to having a child.
Yoko, John'un bu görevi boyunca, Pang'in... uygun bir yoldaş olacağını söylemişti.
And Yoko suggested that she would be the ideal companion... for John for this mission.
En kötüsü Yoko'dan ayrılmaktı. Onunla olmam gerektiğini, onu istediğimi... onsuz yaşayamayacağımı... fark ettim.
The worst was being separated from Yoko... and realizing that I really, really needed to be with her... and wanted to be with her... and could not, literally, survive without her.
- Yoko'nun.
- It's Yoko's.