Ölmüştür перевод на английский
1,035 параллельный перевод
Umarım karım ölmüştür.
I hope my wife is dead by now.
Ölmüştür.
He's dead.
- Belki de ölmüştür.
- Maybe he's dead.
Su andan itibaren, Süleyman bizim için ölmüştür.
By now, Solomon is dead by his own deeds.
Belki şimdi ölmüştür.
Maybe dead by now.
Belki de senin de duymuş olduğun büyük yıldırımın sesinden korkup ölmüştür.
Perhaps it died of fright from big thunder you may have heard.
Ama bu avcıyı hatırlayan adamlar ölmüştür belki.
But the men who remember this hunter maybe they are dead.
Fukushima Klanının eski hizmetlilerinden Hanshiro Tsugumo akşam saat 6'da harakiri yaparak ölmüştür.
The former retainer of the Fukushima Clan, Hanshiro Tsugumo, died by harakiri at 6 : 00 in the evening.
Adam, kısa bir süreliğine döndüğü bu dünyada farkındadır ki,.. ... ona gönderilmiş olsa da, o ölmüştür.
He knows that in this world to which he has just returned for a while, only to be sent back to her, she is dead.
Bir intihar ya da kaza olabilir, ya da birisinin ellerinde ölmüştür.
It may have been suicide or an accident, or she may have died at someone's hand.
Belki hepsi ölmüştür.
Maybe they've all died.
... belki çocuk da ölmüştür.
and perhaps by now the child is too.
Belki adam ölmüştür.
Maybe he died.
- Şimdi ölmüştür.
- She'd die now.
89 yaşında ölmüştür.
Michelangelo died at the age of 89.
Belki de kızın bahsettiği hastalıktan ölmüştür.
Perhaps it died of the disease the girl's talking about.
Eminim adımı anarak ölmüştür.
I bet he died saying my name.
Umarım ölmüştür.
I hope he's dead!
Her zaman cesur olanlar ölmüştür.
Always it is the brave ones who die.
Belki buraya dönmüştür, bilmiyorum, belki de ölmüştür.
Maybe he came back here, I don't know, maybe he's dead.
Babası ölmüştür.
His father is dead.
Belki de çoktan ölmüştür.
Maybe he's already dead.
Muhtemelen ölmüştür.
She's probably dead.
Tedavisini yarım bıraktığı için, ölmüştür...
Insulin. If he missed his treatment, he'd go...
Kızım ölmüştür.
My daughter is dead.
- Eminim ölmüştür.
- I'm sure.
Onlar ölmüştür.
They're dead!
Neden? Ölen ölmüştür.
The dead remain dead.
O şimdi ölmüştür.
He's dead now.
Umarım huzur içinde ölmüştür.
Well, I hope she died peacefully.
Ailesi, ilk doğum günlerinden bir kaç gün önce bir araba kazasında ölmüştür.
Their parents died in an automobile accident only days before their first birthday.
Sıkıntıdan ölmüştür.
The place killed her.
- Belki ölmüştür.
- Maybe he's dead.
Belki de çoktan ölmüştür.
Maybe it already is.
Ölmüştür.
That's dead.
Eminim, gülerek ölmüştür.
Died smiling, I bet.
Baylar, Tiberius Claudius kesinkes ölmüştür.
Gentlemen, Tiberius Claudius is definitely dead.
Lu bey, heryere baktık kesin ölmüştür!
Mr. Lu, we've searched everywhere We can't go wrong
Muhtemelen ölmüştür.
Probably dead by now.
Güneybatı Pasifik'te savaştığım iki yıl boyunca,... ki bunlar uzun ve zorlu yıllardı sırf Anzio Savaşı'nda ölen asker sayısından daha az Amerikalı ölmüştür.
In my two years of fighting in the southwest Pacific area, and they have been long, hard years, fewer Americans have been killed than in the single battle of Anzio.
Burada yaşamış ve ölmüştür.
She lived and died in the city.
- Büyük olasılıkla ölmüştür.
- Then he's already dead.
Duymadım ama belki çoktan ölmüştür.
In fact, i haven't heard.
Aynı diğer balıklar gibi ölmüştür.
It died like any other fish.
Belki ölmüştür ve aşk sadece bir histir.
Maybe he's dead... and love's only a feeling.
Bu da sarı hummadan ölmüştür herhalde.
Died from amputee fever. I suppose.
Ölen ölmüştür.
that the dead be dead.
Birisi ölmüşse, ölmüştür.
One dead is dead.
Ya yaralanmış ya da ölmüştür!
He is either dead or wounded.
Belki Kansas City'de ölmüştür.
Maybe Kansas City.
Madam Rosa... belki de ölmüştür?
Madame Rosa? ... Maybe she's dead...
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20
ölmüş olmalı 19
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20
ölmüş olmalı 19