Ölüyor перевод на английский
6,684 параллельный перевод
Savruluyor, parlaklığını yitiriyor ölüyor, bu kadar işte.
Drifting, fading... Dying, that's it.
Ölüyor.
She's dying.
- Elbette ölüyor.
Of course she's dying.
Ne kadar sürede ölüyor peki insan?
How soon do people die from it?
Korkudan ölüyor olabilir, tamam mı?
She might be scared to death, okay?
Alex ölüyor ve sen sadece kendini kurtarmayı düşünüyorsun.
Alex is dying and you just want to save yourself.
Bu gezegende her gün insanlar ölüyor.
Well, people die on this planet every day.
Kız ölüyor, onu kurtarmalıyız.
She dies. We have to save them.
- Ölüyor musun?
- You're dying?
Milutin ölüyor, o ise "yakında" mı uğrayacakmış!
Milutin is dying and he will "stop by soon"!
Ölüyor muyum?
I die?
Margherita annemiz ölüyor.
Margherita, Mom's dying.
Öl ya da öldür. İnsanlar ölüyor burada.
People die in there.
Bakın, en yüksek oyu olan ölüyor.
Look, they're killing whoever gets the most votes.
Benimle yatmak için ölüyor gibi.
He's, like, dying to fuck me. Mm-hmm.
- Ne oluyor, ölüyor mu?
What's happening, is she dying?
- Ölüyor mu?
- Is she?
Nehirlerdeki, pınarlardaki balıklar ölüyor.
We got fish belly-up in the rivers and streams.
Hepsi yorgunluktan ölüyor olacak.
They'll be all tired and shit.
Ölüyor musun?
Are you dying?
- Ölüyor.
He's fucking dying.
Sanırım ölüyor.
I think he's dying.
- Servis ölüyor.
The service is dying.
Sanırım bu adamlar sadece sen çalışırken ölüyor.
I guess these guys only die when you're working.
Tek atışla 3 adam ölüyor.
3 men die from one shot.
Çocuklarım ölüyor.
My children are dying.
- Sıcaktan ölüyor.
It's dying from the heat.
Bazıları ölüyor elbette, ama çoğu, bu...
Some do, of course, but for most of them, it was a...
- Ölüyor, adamım!
He's dying, man!
Kara Elf, çok kanlı ölüyor
The Dark elf dies a bloody, bloody death
Orada bir yerde, kandırılmak için bekliyorlar... Milyarlarca aç beyin, susuzluktan ölüyor, onlara bunu vermeniz için can atıyorlar.
They're out there, waiting to be seduced... billions of thirsty minds, craving hydration, aching for you to give it to them.
İnsanlar ölüyor.
People are dying.
Dünya ölüyor, Connor.
The world's dying, Connor.
Sanırım ölüyor.
I think she's dying.
Onlar cahiller, fakirler ve ölüyor olanlar içindir.
They are for the ignorant, the poor, and the dying.
Sevdiğim her kadın teker teker ölüyor.
Every woman I truly love dies.
"... öbürü de öyle ölüyor.
"... so dieth the other.
Yani, tüm sorular ve ikinci tahminler onunla ölüyor.
Well, here's to all the questions and second guessing dying along with him. Salud.
Ölüyor bu adam, dostum.
He's in the process of dying, dude.
Adam ölüyor.
Yeah, he's fuckin'- - He's dying right here, man.
O ölüyor.
He's dying.
Annem... ölüyor dedim.
My mother... was dying.
Adam yaşlı, yalnız ve ölüyor.
Look, he's old. He's lonely.
Arazin beş para etmez, halkın açlıktan ölüyor. Kalmak için daha ne sebebin var?
The land is useless, its people are starving, what possible reason is there to stay?
Eğer tonlarca ilk okul öğrencisi ölüyor olsaydı, bir şey yaparlardı.
If there were thousands of school kids dropping dead, they'd do something about it.
Harlan ölüyor.
Harlan's dying.
- Ölüyor.
Going.
Boğa ölüyor ve binlerce insan da coşkuyla bağırıyor.
And, uh, thousands of people are just cheering.
Ölüyor muydu?
He died?
- Gün geçtikçe ölüyor gibiyim.
I feel like dying.
Ölüyor!
He's dying!